Kipa’ya Hayır Oturumu!..
Uzun yıllardan sonra, Bandırma Belediye Meclisi gündüz oturumu gerçekleştirdi.
Geçtiğimiz ay su ve satış olaylarını görüşmek için üç-beş kişi ile toplanılanları (-ki onlarda meclis oturumu değildi) saymazsak, meclis üyelerine de, bürokratlara da, izleyenlere de ters gelen bir oturum yaşadık.
Yıllar yılı alışmışız akşam toplantılarına da gündüz 13.00’teki toplantıya katılımlar başlangıç saatinden sonra da devam etti. Hani biraz da alışmamış şeyde, birşey durmazmış hesabı!..
Allah’tan ramazan münasebetiyle böyle bir toplantı yapıldı. Sanırım bundan sonra da yapılmaz. Zaten bir sonraki toplantı yine akşam her zamanki saatlerine çe-kildi de, üyeler de rahatladı.
Yedi üye eksiği ile başlayıp, dört üyenin yokluğu ile devam eden meclise damgasını bu kez Kipa vurdu.
Hani yeni otogarı isteyip de, karşılığında Bandırma Belediyesi’ne bir belediye sarayı ile yepyeni bir otobüs terminali ile TIR garajı yapacak olan ve bugün için Türkiye’nin en büyük ve en ucuz alış veriş merkezi olduğu iddia edilen Kipa...
Meclis oturumuna katılan ve görüş belirten üyelerin ortak noktası Kipa’nın Bandırma’ya ve Bandırma esnafına zarar vereceği yönünde şekillendi.
Öyle ki, meclisin eski birinci başkan vekili, bugünün bağımsız üyesi Nuri Taşçı, Çanakkale’den çok çarpıcı bir örnek verdi. Tüm geçimi üniversite öğrencilerinin kente sağladığı katma değer üzerine kurulu bulunan Çanakkale’de, Kipa’nın kurulmasıyla birlikte geriye çöküş başladığı iddia ediliyormuş.
Hatta, öğrencilerin bir yılda kente sağladığı katma değerin en az üç katını da Kipa, kentten alıp götürüyormuş. Çanakkalelilerin yaptıkları hesap, bunu söylüyormuş. Ne kadar doğru bilemem ama sormakta yarar var.
Bir tek Kipa ile ilgili görüş belirtenler arasında yılların siyasetçisi Çetin Sever’in olumlu baktığı görüldü. O da, Bandırma’nın önümüzdeki süreçte nüfusunun en az 400 bin olacağını öne sürüp, kent esnafının da aç kalmayacağı savı üzerinde durdu.
Yalnız, burada ben bir tesbitte bulunmak istiyorum. Meclis’teki Kipa ile ilgili görüş belirten bütün üyeler (Çetin Sever hariç) Kipa’nın özellikle Bandırma esnafına büyük zararlar vereceğini öne sürüp, kurulmaması yönünde görüş belirttiler.
Bu olay aşağı yukarı bir aydan beri gündemde. Ama her nedense en çok zararı göreceği öne sürülen esnaf kesiminden ve temsilcilerin-den ses seda çıkmıyor.
Ne odalardan, ne odaların oluşturduğu kooperatiften...
Hatta muhabir arkadaşları gönderip, esnafın bir durumunu sorun bakalım deyip de, akşama doğru dürüst bir görüş göremeyince, nedenini sorduğumda aldığım cevap çok ilginç oluyor; “Kimse görüş belirtmek istemiyor!.. Herkes karşı çıkmaya korkuyor. Aman aman bize sormayın, sonra zabıta gelip bize ceza yazıyor...” diye mikrofonlardan kaçıyormuş.
Şaşırmamak elde değil. Özellikle zabıta korkusuna!..
Bandırma esnafı sanki zabıtadan, (tövbe haşa) sanki Allah gibi korkuyor... Nedeni de, ceza yazdığı iddiası. Hayret etmemek mümkün değil.
Bandırma Belediye zabıtası, yıllar yılı İnönü caddesindeki iki-üç tane seyyar satıcı ile baş edemedi, ama bravo ki koskoca Bandırma esnafını iyi sindirmiş.
Baksanıza zabıta korkusundan hiçbir esnaf geleceğine yönelik bir açıklama yapmaktan çekiniyor, neredeyse ölesiye korkuyor.
Zabıta bir esnafa neden ceza yazar? Yönetmeliklere aykırı davrandığı için herhalde.
Anlaşılan bizim Bandırma esnafının tümü de yönetmeliklere aykırı bir şekilde faaliyet gösteriyor olmalı ki, bu kadar büyük bir korku içerisinde bulunuyorlar.
Öte yandan, üç telefoncu, iki gözlükçü, beş balıkçı ile başedemeyen ve “bizlere saldırıyor” diyerek, gördükleri yerde yollarını değiştiren zabıtanın, esnafa karşı uyguladığı bir korku ve baskı da, bir anlamda esnafın kendi bindiği dalı kesmekle eşdeğer sanırım.
Yarın bir gün hiç kimsenin ses çıkarmaya, konuşmaya hakkı kalmayacak. Bu da unutulmasın. Sonunda, fıkradaki gibi papazı almaya geldiklerinde, ses çıkaracak kimse kalmamış olacak.
Ama sanırım zaten atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti. Bu saatten sonra konuşmak da yararsız ya!..
Ersin buruk gibiydi!..
Bandırma Belediye Meclisi’nin son oturumunda söz alanlar arasında yer alan AKP’li Zeki Ersin, sanki biraz grubuna buruk gibi geldi bana.
Her zaman, en ön sıranın en sağdan ikinci koltuğuna oturan Ersin, bu kez ikinci sıranın en soldaki sıra başındaydı.
Ön sıranın en sağı Çetin Sever’e aitti ve o partisinden istifa edince, bir arkada tek başına oturmayı tercih eder oldu şu sıralar.
Sanki Zeki Ersin de, ayrılma sinyalleri verir gibi her zamanki yerinde olmayınca, ister istemez “acaba” dedik.
Yalnız, en hesaplı kitaplı ve de bol rakamlı konuşmayı da Zeki Ersin yaptı. Tam bir işletmeci gibi. Zaten kendisi de yıllar yılı perakendecilik sektörünün içerisinde yer alması dolayısıyla, bu avantajını iyi bir şekilde ortaya koydu.
Gazetemizin dünkü sayısında, uzun uzun yer aldığı gibi Zeki Ersin, Kipa’nın Bandırma Belediyesi’ne 10 milyon dolarlık, kendisi için de 78-80 milyon dolarlık yatırım yapıp, karşılığında 200 milyon dolarlık bir rant sağlayacağını öne sürdü.
Tabii bu 200 milyon dolarlık rant 29 yıl içerisinde gerçekleşecek ve yılda yaklaşık 7 milyon dolarlık bir ekstra gelir elde edecek. Çünkü, bu hesabın içerisinde Kipa’nın satışlardan elde edeceği gelir yer almıyor.
Böyle bir işletme kârını da koyduğunuzda, yıllık onlarca milyon doları bulduğunuz söylemek mümkün.
Yalnız, Zeki Ersin bir şeye dikkat çekti. Başkan Recep Eraydın, Kipa’nın belediye için yapacağı yatırımları, belediyenin kendi imkanları ile yapmasının mümkün olmadığını dile getirmişti ya.. Buna karşılık, “Yeri satalım” teklifinde bulundu Ersin.
Karşılık olarak da Çetin Sever’in kiracısı olduğu ve belediyeye ait olan arsanın bedeline işaret ederek, “Bu küçücük yeri böylesine bir fiyata satabiliyorsak, koskocaman yeri kim bilir ne kadar yüksek fiyata satabiliriz!..” de-meye getirdi.
Bu durumda da yeni otogarın arsası en azından 50-60 milyon dolar eder.
Aslında bu satış çok daha mantıklı. En azından, Bandırma’nın borçları ödendiği gibi yatırım yapacak para da elde edilmiş olur.
Yalnız bir tek riski var o da satılan arsanın tekrar geri alınamayacağı.
Bu durumda Bandırma’nın, ciddi bir konsensüs oluşturup, çeşitli esnaf ve iş adamı temsilcilerinin de katılımıyla ortak bir karara varması gerekir.
Bandırma’ya büyük bir yatırımın gelmesini herkes ister. Tabii bu yatırımı getirirken de, kenti mağdur etmenin bir anlamı olmaması gerekir.
Belediye bandomuz da özelleşti!..
Bandırma Belediyesi’nin son meclis oturumunda özelleştirme birimlerine bir yenisi daha eklendi.
Ancak, özelleştirilen bu birim, gerçekten çok ilginç!.. Belediye Bandosu...
1954 yılında kurulan ve bugüne kadar yüzlerce kez belki de binlerce kez Bandırmalılar’a eşsiz nağmeler eşliğinde müzik ziyafeti çekip, çeşitli etkinliklerde en önde yürüme onuruna sahip olan belediye bandosu da özelleşti.
Bando şefinin de emekli olması, personelin de 5 kişiye düşmesi, beraberinde Bando’nun da özelleştirilmesini gündeme getirdi.
Şimdi, Bandırma Belediyesi özel kutlama günlerinde, hizmet alımı şeklinde bando hizmeti de alacak.
Bunun için bir ihale açılacak ve bando da özelleştirme kapsamındaki nihai yerini alacak.
Bandonun özelleştirilmesine yönelik meclis kararının alınmasında da ilginç diyaloğlar yaşandı.
CHP’li Namık Havutça, bunun için Çınarlı mahallesindeki Roman vatandaşlarımızın değerlendirilmesini istedi.
Başkan Eraydın da, “Biz de zaten öyle düşünüyoruz” deyince, Havutça en azından birkaç kişiye sürekli bir iş kazandırılmasının verdiği rahatlıkla tam koltuğuna oturacakken, tüm hayallerini Başkan Yardımcısı Mehmet Aslaner yıktı.
“Belediye bandosunda çalınan müzik aletleri, normal konserlerde yer alan müzik aletlerinden çok farklı. Bunları da herkes çalamıyor. Biz bu konuda çok araştırma yaptık ve bu aletleri çalan arkadaşları bulamadık. Onlar daha çok davul, darbuka, klarnet ve keman gibi aletleri kullanıyorlar. Bu nedenle biz de mecbur kaldık hizmet alımı yapmaya” deyince, hayaller de suya düşmüş oldu.
Ne yaparsınız işte, bazen kısmet ayağınıza geldi diye düşünürken, bir anda avucunuzun içinde uçup gidiyor.
Bakalım önümüzdeki etkinliklerde nasıl bir bando izleyeceğiz.