Kin’in Nefret’in Panzehiri Sevgi ve Adalet’tir
Dünya'da ve Türkiye'de ben ve öteki ayrışması, kıt kaynakların sömürülme
isteği, insanlardaki paylaşım, adalet, acıma, sevgi gibi insani değerleri
altüst ediyor.
Her din mensubu ve ideoloji sahibinin saplantısı ve kendini doğru haklı
görmesi; kin, nefret, öfke fırtınası yaşatıyor. Tabi bu fırtına belli
çevrelerce bilinçli bir şekilde yaşatılıyor. İlkel düşünce sahibi ucube
tipler, her nasılsa etkili ve yetkili konumdadır.
Ama ne yazık ki, rezilliğin dibine vuranlar, toplumun tümünü ya da bir
kesimini rencide edici, kırıcı, yaralayıcı ifadeleri kullanmaktan hiç
kaçınmıyor.
Bilinçli ya da değil gerçekleştirilen *çirkinlik kimin eseri* diye sormak
gerekir.
* *
İnsanlar; etnik köken, din araştırmasına yönelmiş durumda. Güvensizlik
ayrışma hızla artıyor. Birlik ve beraberlik söylemleri ciddiye bile
alınmıyor. Kamplaşma artıyor. Toplumda küllenmiş geçmişe ait ne varsa
tartışma konusu ediliyor. İnsanlar şaşkınlık içinde! Ne adına bunlar
yapılıyor, demokratikleşme ve özgürlük adına. Acaba gerçekten öyle mi?
Rezilliklerden sadece partiler, gazeteciler, akademisyenler mi, aydınlar
mı sorumlu?
Suç işleyenlere yaşa varolan diyenlerin, hiç bir işlem yapmayanların hiç
suçu yok mu?
Reyting canavarına kurban verdiğiniz topluma aşılanan zehir, etkisini gün
geçtikçe arttırıyor.
TV'deki programların, gazete manşetlerinin, köşe yazılarının, TV'de
konuşanların, hayatımızı işgal etmesi; hatta sadece hayatımızla sınırlı
kalmayıp hayallerimizi bile işgal altına alması sıkıntılı bir süreç.
Düşünen ve üreten beyinler yetiştiremezsek, gençlerin ellerine hamburger
kolayı verirsek, gerçek başarının iç huzuru ve mutluluk olduğunu unutturan
hayatlar yaşatırsak, sevmezsek/öpmezsek, kendine saygı kavramını
yaşamlarına entegre edemezsek, prensipler geliştirecekleri onurlu hayatlar
yaşatamazsak, sadece para ve bilgisayarla oyalanıp zaman öldürmelerine
müsaade edersek olacağı bu elbet!
Ne olmak istediğini bilmeyen ve hayatının merkezine dizi karakterlerini
oturtan gençler, bizim geleceğimiz...
Ama bizler, bugünümüzü ziyan ettiğimiz gibi geleceğimizi de yok ediyoruz.
Bu tabloyu görünce inanıyorum ki, küresel ısınma bile, insanlık kadar
dünyaya zarar veremez!
* *
Değerlerine sahip çıkmayan bir toplumda çözülüş kaçınılmazdır!
Girişimciliğin en önemli gereklerinden biri *özgür düşüncedir. Kafalar ne
kadar özgür olursa düşünceler de o kadar güçlü olacaktır. Özgürlüğün önü
açıldıkça girişimcilikte gelişecektir.
* *
Unutulmamalıdır ki; topluma ve insanlara gem vurulduğunda onlardan
yenilikçi düşünmeleri beklenemez. Amaçsız, idealsiz, hedefsiz, özgürlük te,
ekmek te olmaz!
* *
Bugün dünyada; gıda, su, enerji güvenliği, döviz kuru savaşları
tartışılırken, daha fazla nasıl zenginleşiriz, işsizliği nasıl çözeriz
sorularına yanıt aranırken, Türkiye'de anlamsız gereksiz konular
tartışılıyor. Enerjimizi o kadar lüzumsuz şeylere veriyoruz ki. Doğru
şeyleri tartışmalıyız, gereksiz konulara takılıp kalmamalıyız.
Dünya'da aydınlanmanın ışıkları tekrar yansımaya başladı. Bu ışıklar
gökkubbeden Anadolu coğrafyasına doğru geliyor. O ışık; bu topraklardan
yeniden doğacak.
Başarılı bir girişimci olmak için nelere ihtiyaç vardır? sorusunu herkes
soruyor. Özgüvene, paraya, yenilikçi düşünceye, iyi eğitime ihtiyaç vardır.
* *
Gençler kendilerine güvenmeli ve kendilerinden daha akıllı insanlarla
çalışmalıdır.
Başarı için; hedef belirleyecek ve hayal kurulacak, çalışılacak. Çünkü
çalışmadan belirlenen hedefe ulaşmak mümkün değildir. Yılmadan çalışmak
gerekir.
* *
Zenginlik önemlidir. Ülkeler zenginleştikçe işsizlik azalır. Ancak asıl
zenginlik güç ve vicdandır. Herkes birbirini mutlaka sevmesi gerekir.
Ayrılıkta azap birlikte rahmet vardır.
* *
Empati yapmayı öğretmeliyiz. Birbirimizi, şucu bucu ayırmaya ve dışlamaya
hakkımız yok. Bu bizim zenginliğimiz ve birbirimizi kucaklamak zorundayız.
Bunları sağlayacak ülkenin duyarlı bilinçli insanları, ortak değerlerde
buluşarak, birlikte hareket etmek zorundadırlar.
* *
GÜNÜN SÖZÜ: Hayalleri, hedefleri olan insan, çalışarak başarıya ulaşır.