Kin Kusan İçtimai Yılanlar (Terör)
Bireysel ya da toplumsal garezin sonucu olan şiddet eylemlerini yani terörü bütün çirkin ve mide bulandırıcı yüzleri ile tanımaya mecbur kaldık. Bitmek ve tükenmek bilmeyen hertür kin ve infial sadece yok etmeye niyetli … Değiştirmek ya da haklı bir talebin elde edilmesi için ses getirmek değil…
Kin taşımak, damarlarında sürekli acı veren , kıvrandıran bir zehir taşımak demektir. Kesintisiz bu acıyı hisseden için öldürmek ve ölmek korkusu yoktur, nitekim…
Hasılı; kin olmadan terör olmaz!. Terör bir hedef için direnişi kırmak amacıyla gerçekleştiren şiddetlerin bütünü olduğuna göre, verilmemesine kin duyulan amaçlar için siyasi tavır geliştirmelerine yol açılmadığı sürece dünyanın hiçbir yerinde terör kaynaklarını kurutmak mümkün olmamıştır.
Kürt meselesinde karşımıza çıkan terör ise ; her halükarda sürekli olarak öfke ve gerginlik için sadece karşı tarafı suçlamak ; her iki millet için de ancak kendi eksikliklerini sahiplenmekten kurtularak kini büyütmekten başka bir sonuca taşımıyor. Tek çarenin siyasi platforma yansıtmak olduğunu kabul ederek herkes elinden geleni yapmak zorundadır. Aksi takdirde sürekli aynı kavganın peşinde olmak halkların toplumsal hafızalarında travma oluşturmaktan öte hiçbir çıkış sağlamıyor.
Mesele böyle sahiplenilmediği sürece , gerginliklerin içinde meselenin boğulması muhakkaktır. Ötelenen sorun da toplum kesimlerini, hatta siyasi tarafları; öte tarafı suçlamakla kendini pasifize etmesine neden oluyor. İslam kardeşliği ve ortak değerlerimiz gibi esaslarda birleşmek için siyasi platforma taşınacak tüm yolları açamaz isek kinden vazgeçmek ve terörü durdurmak konusunda adım atılmamış olacaktır. Hesaplaşmakla zaman geçirmek isteyenler tekrar düşünmeliler, her akıl sahibi kinin önemli adımlar atılmasında engelleyici olduğunu bilir.
Özellikle doğuda yerleşik Kürt halkı önce feodalite ve töreler gibi kendi kendini boğduğu çıkmazlar ve makus kilitlerden kurtulmak için seçimlerde attığı adımların daha büyüklerini de atabilmelidir. Bildiğiniz gibi bu seçimlerde ağaları meclise taşımadılar. Köhnemiş zihinsel ve geleneksel prangalardan kurtulmak her kavim için kendi kurtuluşunu hazırlamak demektir.
Şimdi de bugüne kadar devlet eliyle gel-e-meyen, bilfiil adaletsizliğe neden olan eğitim ve ekonomik kalkınma gibi kıstasların önüne kasten set çeken terör örgütünden kurtarmalı kendini…
Şimdi kadınınla, erkeğinle, çocuğunla daha eğitimli, üretken ve aktif olarak demokrasinin içinde varolmak için açılan yollara taş koyan kendi içindeki PKK kindarlarına dur de!
Bugüne kadar onlar da ölümden başka hiçbirşey getiremediler . Çünkü terör örgütlerinin dünya tarihindeki kaderi budur. Bu söylediklerimi farklı yorumlayanlar çıkacaktır ; Kürt halkına siyasî olarak demokratik haklarınızı doğru kullanın demekle ( federasyon ve ayrılma isteyin demek istediğimi kastedeceklerdir); ekonomik olarak kalkınma ve refah seviyenizi üreterek artırın ve kültürel olarak kendi yolunuzu çizin dememi de (sekülerleşin ki,kimlik ve etnik, kültürel taleplerinizi unutun olarak algılayanlar da çıkacaktır). Hayır yafta ve tanımlamalarla yapılan dayatmalar umrumda değil, medeniyetin gereği olan , toplumsal hak ve adaleti taşıyacak ölçütler bunlardır. Çözüm niyetli kelimelerin manasını boşaltıp, izah ve ispatdan uzak ithamlarla, anlaşılmaz kılarak ümitsiz ve kısır tenkitlerle milleti boğazlaşmaya sürüklemek isteyen üçkağıtçılardan haberdar olmalı. Meseleyi girift, çarpık ve boğuk hale getirerek şimdiye kadar kurulan köprüleri berhava etmek isteyenleri görün.
Analar! bari siz, silkeleyerek uyandırın evlatlarınızı!
Vakit tamamdır!
Yılllardır Doğu üzerinde yapılan ve halen devam eden bir türlü cözülmeyen yada çözülmek istenmeyen,anaların feryadının dinmesini istemeyen kirli odaklar artık yeter çekin ellerinizi üzerimizden bizleri biz yapan yıllarça kardeşce yaşama sevincimiz olan kardeşlik duygularımız üzerinden siyaset yapmayın.. milli duygularını arka plana atmış, dini duygularımızla kenetlenmiş kardeşçe yaşamak istemiş bu halkın üzerinden çekin artık ellerinizi..kardeş kanı dökülmesin yürekler kanamsın Edi besse...kaleminize yüreğinize sağlık Ayşe hanım..
Ağustos 7th, 2011 at 23:19Kürt sorunu bir türlü tarihin sayfalarında pas tutmayı eskimeyi başaramadı .Hergün tazeliğini korumayıda başarıyor.Sık duyduğumuz bir söz vardır bu millet ne çektiyse Kürt ve Türk milliyetçiliğnden çekti diye.Nasıl ki memleketim Tekirdağda iki iş sahasından biri kürt kardeşlerimize ayıtse huzurla da işlerini yürütüp, kimse sen Kürtsün burda ne işin var burda iş yapamassın demiyorsa.Bu durum doğuda da gelişmedikce.bilinçli olma artmadkca, belirli amaçlar uğruna yapılan, Kürtlere karşı uygulan kışkırtma politikarının etkisi azalmıyacaktır diye düşünüyorum.Tabiki bildiğimiz gibi ,sizinde yazınızda bahsetiğiniz gibi bir çok etkenleri var Kürt sorununun bu benim bahsetiğim sadece bir noktası lakin bence önemli ...daha sitratejik güvenlik çözümlerinin üretilmemesinin yanında..doğuda Kürt ve Türk kardeşliğini kabulleniş noktasında,gelişmişlik noktasında sorunlar var ....Kürt acılımının yanında vicdanlara, beyinlere acılım sağlanmadığı müddetçe üzülmeye devam edeceğiz gibi geliyor bana ::(:(:(:(:(bu hükümet kadar cesaretle bu olayın üzerine gidilmediği halde kürtlerin bu çekimserliği karşısında kürtler gerçekten çözüm istiyomu diyede kendi mi düşünmekten alamıyorum.belki tarihte oynan kışkırma oyunlarına bir sayfa daha eklemek insan oğlunun zevkleri arasında mı?
Ağustos 8th, 2011 at 01:37