content
03 Eki

Kimin Mustafa Kemal’i? (II)

"...bizim ana programımız CHP programıdır, bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasetde bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipleri gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla bir tutulmamalıdır. Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz"

Yukarda göreceğimiz gibi bu sözün aynı yıla denk gelmesi mümkün değildir.

Dincilerin Atatürk Sancısı

Bizim ülkemizde laiklik devlet tarafından katı bir şekilde uygulanır. Amerika'da Başkanlar İncil'e yemin ederek göreve gelirken bizde buna tesebbüsde olacakları düşünemiyorum.

Devlet İdeolojisi ile ( Devletin Kemalizm'i) büyümüş dincilerin bazıları Mustafa Kemal sevgisini üzerinden atamamışlardır.

Buna örnek olarak Cübbeli Ahmet Hoca'yı gösterebiliriz.

Ahmet Hoca'nın Mustafa Kemal'i kullanma gibi bir derdi olduğunu düşünmüyorum. Bahsedilirse hakkında bir iki olumlu şeyler söylüyor. Mesela "Kuran'ı kendi parası ile tefsir ettirmesini" övüyor.

Ama Adnan Oktar ve Yaşar Nuri Öztürk gibi kişiler ise onu doğrudan doğruya kullanmaya çalışıyorlar.

Dinci çevreler tarafından da pek sevilmeyen bu ikili yazdıkları ve söyledikleri ile insanlara kendilerini güldürmekten öteye gidememektedirler.

Yaşar Nuri Öztürk ve Atatürk

"Atatürk ve Din" hakkında 100'lerce makalesi bulunan, onun her yaptıgını "Din için" yapmış gibi gösteren, laikliği din ile birleştirmeye çalışan Yaşar hoca İmam-ı Azam ile ilgili son yazdığı kitabında Mustafa Kemal'i kitabın kaburgasına  koymayı ihmal etmemiş.

(Aslında Yaşar hoca'nın bir gün Mustafa Kemal'i peygamber ilan etmesini bekliyorum.)

"Atatürk için Hz. Muhammed esareti tanımamanın sembolüydü... Pozantı Kongresi'nde Peyamber'in esaret tanımayan dindar ümmetinin cihat ordularının öncüsü olmanın şerefiyle iftihar etitiğini dile getiriyordu"

Yaşar Nuri'nin Mustafa Kemal'i nasıl kullandığını (Diğer dinciler, Türk-İslamcılar ve Kürtçüler de aynı yöntemi kulanmaktadırlar) görmemiz için bu iki satırlık cümle bize yeter de artar bile.

Mustafa Kemal'in değişik zamanlarda (Savaş öncesi, savaş sonrası) farklı farklı konuştugu bilinmektedir.(Aynısını Napolyon yapıyordu) Mesela Rusyadan yardım almak için şunları diyordu "Komünizm ile birleşiriz" Napolyon örneğini vermek gerelirse Mısırda kendisini müslüman olarak tanıtmıştı ve güven almıştı. Bu bir taktikdir, hemen hemen bütün tarihciler bunu bilir bazıları ise söylemekten çekinir ve ya saklar. Mesela Murat Bardakçı "el yazmalarını açıp okuyun" diye bilmişti içindekilerden hiç bahsedemedi.

Ama Mustafa Kemal'i çıkarları doğrultusunda kulanmak isteyenler, Onun bu taktik gereği söylediği sözleri gerçek görüşü imiş gibi sunmaya devam etmektedirler.

Mustafa Kemal için "hz. Muhammed esaret tanımamanın sebolüdür" demek Mustafa Kemal'in görüşünün tam zıttıdır. Çünkü Mustafa Kemal'e göre "Müslümanlık insanların beynini sulandırmıştır" ve "Allah ve Peygamber için topraklarını unutmak" demekti.

Yine Pozantı kongresinde söylediği sözler savaş sırasında söylediği sözlerden biridir. (yıl 1920)

Mustafa Kemal'in gerçek görüşleri savaş sonrası yani iktidar elinde iken söylev-demeç yazıları ve pratikte uyguladıklarıdır.

Ama Mustafa Kemal kendi kurumu tarafından sansürlenirken, Onunmuş gibi laf uydurulup "öyle gerekliydi" denirken, tarih bilincinden yoksun nesiller devletin Kemalizm'i ile yetişirken bu ve bunun gibiler kendi çıkarları doğrulsunda "Atatürk"ü istismar ederken Mustafa Kemal'i anlamak imkansızdır.

Gelecek Haftaya Türk-İslamcılar ve Harun Yahya üzerine yazımız olacaktır.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

4 Kere Cevaplanmış to “Kimin Mustafa Kemal’i? (II)”

  1. 1
    hakan başaran Says:

    Atatürk'ün kendi sözleri, kendi calismalari ortada. "Din lüzumludur" diye sozu var, mason localarını kapattırmış, Kuran okutturup dinliyor. kendi icraatlerine, uygulamalarina bakarak "Atatürk dindardır" diyebiliriz tabi ki.

  2. 2
    eser varan Says:

    Her devlet adamının taktikleri olabilir ama özde belli olan, taviz verilmeyen prensipler vardır. Eğer bunlar bir devlet adamında hissedilemiyorsa güvenilirliği tehlikeye girebilir. Taktik olanlarla özde olanları iyi analiz ve ayırt etmek gerekir. Bence Atatürk’de bu çok nettir. Dini taktik olarak kullanan biri değildi. Aksine dine olan bağlılığı ona bu başarıyı getirmiştir. Komünizm ile ilgili fikilerini de çok açık ve samimi olarak belirtmiştir. Şunu belirtmek gerekir. Bir Kuran’da anlatılan, Peygamberimiz (sav)’in hadislerde açıkladığı gerçek ve doğru islam var, bir de sonradan bidatlarla bazı yanlış uygulamarın dine katıldığı islam var. Atatürk bu ikisinide biliyordu. Ama gerçek ve doğru olan, Peygamberimizin öğrettiği dinin güzelliğini farketmiş ve benimsemiştir. Gerçek dini kavrayan bir kişinin de taktik yapması mümkün değildir, o kişi samimi bir insan demektir.

  3. 3
    ihsan ungan Says:

    öncelikle Atatürk'ümüzün dindarlığı konusunda hiçbirimizin artık şüphesi yok. bunu da adnan hocaya borçluyuz. bunu inkar etmenin de faydası yok. şimdiye kadar Atatürk'le ilgili bir şekilde gizlenmiş olan bu gibi bilgileri ilk açığa çıkaran kendisidir. buradan adnan hocaya teşekkür etmek istiyorum. sizi de konuyu iyi araştırıp ona göre yazı yazmaya davet ediyorum

  4. 4
    Sami okutan Says:

    Laikliği savunan, Atatürkçü olduğunu söyleyen kişilerin, Atatürk'ümüzün İslam dinine, Peygamberimize (sav) ve din adamlarına gösterdiği sevgiyi ve saygıyı çok iyi bilmeleri gerekmektedir. Ben Atatürk'ün dindarlığını Adnan Hocamın açıklamalarından öğrendim. Atatürk'ü sanki dinsizmiş gibi göstermeye çalışanların Adnan Hocamızın açıklamalarından aydınlanmalarını tavsiye ederim.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank