Kimin Katsayısı Daha Yüksek?
Yıl 2001. Ünye Askerlik Şubesi Başkan Vekili olarak görev yapıyorum. Uzun dönem askerliğimi kendi memleketimde bir askerlik şubesinde başkan vekili olarak tamamlamama günler kalmış. Her akşam mesai sonu Samsun Trabzon karayolu kenarında bulunan Askerlik Şubesinin Kapalı Otoparkından otomobilimi çıkarıp Fatsa'ya gitmekteyim. Her akşam olduğu gibi, askere “ben çıkacağım oğlum, arabayı hazırla” dedim. Tabi bu arada beş dakikada çıkmayı beklerken iki telefon geldi bir onay imzası işi çıktı derken yarım saate yakın gecikmişim.
Dışarı çıktığımda bir de ne göreyim. Karayolunda sağlı sollu beşyüz metre kadar trafik kitlenmiş. Askere sordum. Oğlum ne bu kaza mı oldu niye trafik sıkıştı? Onbaşı hemen atladı. Komutanım, sizin araç çıkacak diye yol emniyeti için trafiği kestik. Siz de gecikince yığılma oldu. Bunu duyar duymaz sinir katsayım zirve yaptı tabi. Derhal yolu açın hiç öyle şey olur mu dedim. Onbaşı yolu hemen trafiğe açtı.
Burada asıl olay, komutanın arabası çıkarken yol emniyeti için eş zamanlı olarak trafik durdurulup otomobilin çıkması güvene alınması iken, şimdiye kadar devam eden bu başkanlık emrini asker “vur deyince öldür” sözü gibi fazla abartmış tabi böyle bir sonuç çıkmış. Şimdi asıl emir, yol emniyetinin sağlanması için bir ölçüde makul hatta gerekli bir emir. Çünkü kapalı garaj ile karayolu çok yakın. Manevra alanı yok. Ama burada komutanın emri, araç çıkarken yolun trafiğe kapatılması şeklinde. Oysa ki emir, aracın tam harekete başlamadan önce uygulanması gerekir. Emir abartılarak uygulanınca böylesi garabetler ortaya çıkmış tabi.
Otoparktan yola çıkıp trafikte seyrederken bir yandan derin düşüncelere daldım. Acaba bu trafik zincirinde hiç mi bir insanoğlu neden yolu kesiyorsunuz, madem yolu kesiyorsunuz neden bu kadar bekletiyorsunuz diye sorgulama cesaretini göstermemiş. Bu davranış tam olarak Türk milletine özgü bir davranış. Askere karşı sınırsız sorumsuz teslimiyet. Hatta sadece askere karşı değil kamu otoritelerine karşı.
Gidin her hangi biriniz gazeteci telsizi, veya kurye telsizi, veya zabıta telsizini elinize alın. Semt pazarına çıkın. Hangi emri verirseniz anında yerine getirildiğini göreceksiniz, hatta pazardan ne isterseniz para talep edilmeksizin size bahşedilecektir. Neden, çünkü insanımız otoriteye karşı bu kadar cömert ve hoşgörülü. Bu tepki katsayısı da takdir edersiniz ki son derece esnektir.
Bir üniversite rektörü veya üst düzey bir askeri rütbeli sivil kıyafeti ve sivil otomobiliyle herhangi bir karayolunda 2 dakikalık bir tıkanıklığa sebep olsa acaba o trafik konvoyu oluşur mu. Elbette ki oluşmaz. Oluşmadığı gibi o trafikte bekleyen araç sahipleri sorgusuz sualsiz trafiği 2 dakikalığına kitleyen kişiyi oracıkta linç eder.
Yine aynı şekilde bir çoğunuz şahit olmuştur, kırmızı ışıkta beklerken siz en öndesinizdir, sizin arkanızdaki aracın arkasındaki aracın arkasındaki araç sürücüsü sarı ışıığın yandığı salisede kornaya basarak bir an önce hareket etmeniz için sizi sesli olarak dürtmektedir. Bu ne garabet çifte standartlı bir davranıştır.
İşte bu davranışların toplumsal bilinçlendirme eğitimleri veya seminerleriyle trafik kültürü eğitim ve seminerleriyle düzeltilmesi gerekmektedir. Elbette ki her bireyin sinir ve stres katsayısı farklıdır. Bir karayolu veya bir yaya yolu tıkandığında bekleşen insan kalabalıklarında insanlar stres veya sinir katsayılarına paralel olarak tepki gösterirler. Bu tepki bazılarında bir dakika iken bazılarında on dakikaya kadar çıkar. Ama her halükarda yarım saat bekleyen herkes mutlak surette itiraz eder. Bu kadar süre içinde itiraz etmeyen kişide zaten bir bozukluk vardır demektir.
Stres veya sinir katsayılarının her birey için farklı olması gayet doğaldır. Burada yapılması gereeken, kitlesel eğitim hamleleriyle bu tepki sürecinin makul süreye çekilmesi, veya makul düzeye taşınmasıdır.
Cem Yılmaz'ın “Eğitim şart” mizahi sloganı kitleler üzerine bilinçlendirme eğitimiyle devlet otoritesinin meşruiyet desteği, özel sektörün finans desteği, üniversitelerimizin içerik desteği gönüllülerin bireysel desteği ile bir an önce başlatılmalıdır. Bunun için www.bilinclenme.com internet sitemizden bununla ilgili bir hareket başlatmış bulunmaktayız. Sizleri de bu kutsal halk bilinçlendirmesine katkı sağlamaya destek olmaya bekliyoruz efendim.
Esenlik dileklerimizle.