Kime Güvenecek?
Bir ara boardlarda sıkça gördüğümüz reklamlar vardı, eminim hepimiz rastlamışızdır.
“Sormadan alacak kadar kuş beyinli değilim”, “O kadar da kaz kafalı değilim” gibi. Bir de reklam oyuncusunun kafası dediği türden hayvan başıyla (muhtemelen photoshop la) değiştirilmiş. Tam bir pişti olmuş anlayacağınız.
Görünen yüzünün arkasında gizlenen ne çehreler var ki, tanıyabilmek mümkün değil açıkçası. Bizim hüsn-ü niyet(iyi-hoş niyet) le olaylara yaklaşan bir halkımızda var ki; açıkçası o arkadaki yüzleri çok kestiremiyor. Görünen masum yüzüne nazar ederek, öyle değer veriyor.
Fakat milletimizin beyinlerine yerleşmiş bazı temel olguları önde gösterip, güzelce bir paket halinde sunarak, olayın perde arkasında da çeşitli dolaplar döndürenler, acaba bu masum halkımız tarafından ne zaman fark keşfedilecek?
Kimisi elinde Atatürk portresi, kimisi başında takkesi dolaşan, düşüncelerinde de bin bir fesatlık düşünüp deryalara dalanları milletimiz ne zaman fark edecek doğrusu?
Tam da, artık devran değişti milletimiz hakikati görmeye başladı zannederken, birkaç kötü adamın peşinden sokaklarda milliyetçilik, anti-milliyetçilik solukları kovalayan insanlarımızı görünce, devranın pek de değişmediğine şahit olduk. Hala eski tas eski hamam(tabir-i caizse).
Öyle de, bu halkımız kime güvenecek peki?
Hükümete güvendiğinde, güveni pek veremediği çığlıkları duyuluyor.
Asker’e güvendiğinde, kozmik odadaki(özel harp dairesi- seferberlik tetkik kurulu) bulunanlar, bulunamayanlar gündeme geliyor, ergenekon ‘destanları’ muvazzaf subayların cebinde para gibi dolaşıyor.
Yargıya güvendiğinde, ne zaman düşüncemizden ya da bir yan bakışımızdan dolayı cezaya mahkum edecekler düşünülüyor.
İşte bu topyekün arızalar milletin düşünce dünyasını karanlığa çevirmiş durumda olduğunu gösteriyor.
Bu durumda iyi insanlar, iyi yerlerde, iyi işler çıkarırsa ancak güzel şeyler olur. Aksi halde yerinde sayan ülkemiz hale gelmekle kalmaz, ülkemize bir ‘darbe’ de asker den gelir de artık yerinde de durmaz, 20 yıl geriye gider.
Şahsi meselelerini, devletin önüne koyanlar, menfaatini düşünenler , bir gün emekliye ayrıldıklarında Amerika’dan hediye gelen jeep lere bindiğinde görevlerini tamamlamış olduklarının verdiği hazzını tadarlar.