content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

20 Nis

Kim, Neyi Sömürüyor?

Türkiye içinden geçtiği siyasi türbülansı “daha otoriter bir siyaset yaklaşımından daha demokratik olana gitmek için yaşıyor” görünüyor. Evet, görüntü bu…

Bu görüntünün ardında, korku devleti efektleri artarken, “herkes için en iyi olanı ben düşünürüm” yaklaşımı geçmişte olmadığı kadar soluklandığımız havayı sarmaya başladı.

İktidar, herkes sussun ve beni dinlesin anlayışını öyle bir noktaya getirdi ki; bugüne kadar yumurta kabuk ilişkisi olarak gördüğü Anadolu sermayesi bile bu hodri meydanlardan nasiplendi.

Belki bir kısmı kayıtsız şartsız iktidar destekçileri olarak görülen Anadolu’da doğan, aynı iktidarın gücüyle yeşeren sermaye kesimi bile, sivil vesayetin herkese ateş püskürür, herkesi susturur yaklaşımlarına maruz kalıyor.

Kim inanırdı, iktidara yüzde 40’ların üzerinde oy taşıyan Anadolu’nun üretim gücünün Başbakan tarafından bir anda “emek sömürücüleri” ilan edilebileceğine ?.

Bu tanım, öncelikle ekonomik bir yorum gibi görünse de siyasi uslubun, hakimiyet gücünün sınır tanımazlığının sonucu olmalı.

*****

Ne oldu da birden bugüne kadar reel ekonominin gücü, Anadolu sermayesi emek sömürücüsü oldu ?

Asıl dönüp dönüp üzerinde düşünülmesi gereken nokta budur.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, işçi babanın oğluydu daha sonra küçük bir atölyeden büyümüş, yanında işçiler çalıştırmaya başlamıştı. AKP’nin sağ eğilimleri merkezde birleştirmenin ortak noktası, Cumhurbaşkanının babasıyla sembolleşen Anadolu sermayesini, burjuva sermayesine karşı destekçisi olması değil miydi ?

Başbakan istihdam sorununu çözemediği için mi çok sinirlendi ?

Şimdi görünen başka ve ağır hesaplaşmanın yaşandığıdır.

“Başbakan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu rakip gördü, uyarıyor” demek de bugüne kadar ki Hisarcıklıoğlu ve Erdoğan yaklaşımlarına denk düşmüyor.

Belki cemaatler savaşı var, belki tarikatlar dünyası var, belki Hisarcıklıoğlu sancısı var.

Ama kesin olan şu ki, rakamlar yok. Kriz döneminde 1 cent’in hesabını yapan işdünyasına, eleman almıyorsunuz, alsanız da sömürüyorsunuz diye yaklaşmanın ekonomik hesaplamalardan çıkmadığı açık.

Alınteriyle büyüyen, tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelen Anadolu sermayesini bile bir anda “Başka başka niyetlere kurban edebiliyorsunuz. Üstelik istihdamın yükünü bugüne kadar Anadolu’nun da kaldırdığını bile bile.

Bugün İstanbul’da işgücüne katılım oranı yüzde 46.5, Batı Marmara’da yüzde 50.1’ken, Anadolu sermayesi olarak tanımlanan n Batı Anadolu yüzde 47, Akdeniz yüzde 49,5, Karadeniz yüzde 54,7 istihdama katkı sunuyor. İstanbul’un Marmara’nın gerisinde kalmıyorlar.

İşsizliğiniz yüzde 13’lerdeyken, emeği ucuza kullanıyorsunuz demek de zaten başlı başına ekonomik bir çıkarsama değil.

Ve önemli olan şu; siyasetteki uslup öyle noktaya geldi ki, hiç bulaşılmaması gereken yerlere bulaşıyor artık.

Bundan daha ürkütücü olan da var.

Kendine güvenmekten öte, iktidara güvenerek büyümeye çalışanların işdünyasında ağırlığı arttıkça, “kendine getirmesi gereken” bu sözler, unutulmaya mahkum olacak.

İnce kıpırdanma biraz umut

Evet biraz da iyimser olmak gerekiyor. İyimserliğin tohumları tutuyor ancak. Ekonomi dünyasına bakınca, uzun bir süreden sonra birkaç iyi gelişmeden söz etmek mümkün. Yeni açıklanan sanayi üretiminin şubat ayında yüzde 18.1 oranında artması çok önemli. Krizin ardından uzun süre sonra gerçek kıpırdanmaya işaret ediyor. 2008'den bu yana çok hızlı daralan dayanıklı tüketim mallarının üretiminde de iç talep ve ihracattaki toparlanmanın etkisiyle hızlı bir büyüme gözlendi. Otomotiv sektörü üretimindeki artış yüzde 71’i buldu ki, ileriye dönük büyüme eğilimini göstermesi açisindan üretim verilerinin asıl umut verici yanı, ara mallar ve yatırım malları üretimlerinde geçen yılın Kasım ayında başlayan artışların devam ediyor olması. Geçen yılın aynı ayına göre, ara malları üretimi yüzde 23.2, yatırım malları üretimi yüzde 32.9 artış gösterdi. 2010 başından beri büyüme beklentilerini yüzde 3.9 olarak belirten Merkez Bankası büyüme tahminini 4.3’e kadar yükseldi.

Mart ayı rakamlarının Şubat'ın da üzerinde olumlu çıkması bekleniyor.

Evet, bir ekonomi gazetecisinin iyimserliği böyle olur. Yine de altını çizmekte yarar var. Gelişmeler çok kötü geçen 2009'a göre, baz etkisi nedeniyle umut taşıyor. Kriz öncesiyle aramızda hayli açık var.

Bu kadar uyarı olsun artık!

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank