Kilit Açılmazsa…
Alaca karanlıkta başladı.
Şimdilik her yönüyle alaca karanlık.
Birileri “ Siyasi husumet”…
Bazıları “Baskı, korku yıldırma politikası”…
Kimileri de “ Belge, bilgi, ihbarlar var” diyecektir.
Yasal süre bitip, yargı ilk kararı verdiğinde…
Her şey gün ışığına çıkacaktır.
* * *
Özel yetkili savcı talimatı verdi.
Bir tabur polis, Büyükşehir belediyesi ve şirketlerini bastı.
Amiri, müdürü, kurmayları götürüldü.
O dakikadan sonra… Gelecek kilitlendi.
* * *
Kilitlenme; belediye kapısına asma kilit vurmak…
Evrakların toplanması…
Bilgisayarın kaldırılması…
Disketlerin götürülmesi değildir.
Bu kilitlenme; çalışanlarda beynin durması, imza atacak elin oynamaması, denetleyecek gözün kapanması, ağzın sadece” ben bilmem” cevabını vermesi, kulağın çalan telefonu duymamasıdır.
* * *
Bu kilitlenme; İzmir’in bir binasında değil Büyükşehir’e bağlı ilçe ve beldelerde meclis kararlarının gecikmesi, aldığı hizmetin kesilmesi, bağların zayıflamasıdır.
Bu kilitlenme; Büyükşehir Belediyesi’nin 5 milyar 198 milyon TL’lik bütçesinin tıkanmasıdır.
Hizmette – eğer varsa- sistem politikasının çökmesi, eylem planının donmasıdır.
Bu kilitlenme; amiral gemileri ESHOT, İZSU ve İZBAN’ ın moral kaybıdır.
Bu kilitlenme; esnaf-tüccarın kaybı, sanayicinin gecikmesi, vatandaşın eziyetidir.
Bu kilitlenme; Büyükşehir belediye tarihinde ilk kez yaşandığı için onur kaybıdır.
* * *
Ve bu kilitlenme; Başkan’ın kaçan keyfidir.
Önündeki üç yılın çilesidir.
Yaşanan sarsıntı, bürokratı ürkütmüş, bürokrasiyi sindirmiştir.
Tedavisi güç, rehabilitesi uzundur.
* * *
Saraydaki kilitlenmeye farklı anahtar şarttır.
Paslanmadan açılmalıdır.
Aksi halde…
İzmirli mahkûm, Başkan gardiyandır