Kılavuz Meselesi…
Bir insan neden satar şerefini acaba. Namusunu, haysiyetini neden ayaklar altına alır. İşine, insanına, ekmeğine nasıl ihanet eder. Yanlışlığına inandığı bir şeye nasıl bir çıkar için doğru diyebilir. Nasıl bu kadar çukur! Olabilir, ölen ve yaralanan insanların kanları üzerinden nasıl bir menfaat beklentisine girebilir, İsrail yalakalık yapmak adına kalem tutanlar bir kariyer beklentisi dışında neyin hesabını yaparak bunu yapabilirler.
Yalçın Bayer, Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı Siyonist İsrail’e kalemleriyle, yaptıkları hizmetin yüzde birini de ülkelerine yapsalar sesimi çıkartacak değilim. Özkök ile Altaylı tamam da bu Yalçın Bayer duvarına işleyeceği caminin kıblesinin hangi yöne olduğuna bile bakmadan en ufak bir bilgi sahibi olmadan akıtmakta salyalarını. İnsan husumet besleyip yalan haber yapmak için bile bir edebe bir üsluba ihtiyaç duyar. Onun için İsrail satın aldığı kalemleri seçerken maliyet hesabı yapmış olacak ki bu kadar derin bir yanılgının içine düşmüş bu kadar isabetsiz kararlar vermiş olsun.
O gemide can veren kardeşlerimizin yanında 50'ye yakın ülkeden insan vardı. Hiç biri diğerine ihanet etmedi Müslümanı, Yahudi’si, Hıristiyan’ı, Ateist’i ve bilmem daha niceleri girdikleri yolun doğruluğundan hiç şüphe etmeden gerekeni yaptılar. İrlanda’dan, Kanada’dan, Yunanistan’dan ve diğer ülkelerden gelen herkes İ.H.H’yı ve yaptıklarını çok yakından tanıyor ve biliyor olmasına rağmen, bizim iltihap birikmiş çıbanbaşı yazarımız İ.H.H’yı yeni duymuş.
Olabilir! dünya gündeminden ve ülkemizde olup bitenlerden habersiz olması gayet normaldir, bu vatandaşımızın. Anormal olan bu kalem(un)leri satın alanlara, birileri kelek yapmış, Haziran ayında karpuz yerine, portakal kakalamış.
Anlaşılan o ki, basireti bağlanmış Siyonist İsrail’in eskiden daha dikkat ederdi, alım satım işlerinde. Her malın en iyisini üretip, hep en iyi mallara sahip olmayı isterdi. Ama artık cinayet ve katliam dışında hiçbir şeyi beceremediklerini, tüm dünyaya kendi kalemlerinden ve kendi kanallarından kendilerini savunmak adına, yaptıklarının farkında bile değiller.
Kim ne derse desin görünen köy kılavuz istemez... Biz köyümüzü gördüğümüz için kılavuza ihtiyaç duymadan adımlarımızı insanlık adına, mazlumdan yana atmaya devam edeceğiz. Ama Siyonist İsrail köyden uzaklaştığının farkında olmalı ki kargaları kendine kılavuz edip tüm dünyanın gözü önünde panikleyerek burnunu pisliğe saplamaktadır.
Adem Ağabey,
ilginçtir, geçen sizi rüyamda gördüm.
Ben de müzikle ilgili biriyim. 5 yıldır yeni bir tarz üzerinde çalışıyorum.
Rüyamda sizinle bir şeyler söylüyorduk.
Müzik yapıyorum ama,
gündemi, prosedürü, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Belki rüya, bir sevk-i ilahi idi. Temel bazı bilgileri sizden almak için ne yapabilirim?
Fâni hürmetler!
Kasım 2nd, 2010 at 11:12Ha bu arada,
Kasım 2nd, 2010 at 14:05yazının üslubu biraz sert olmamış mı ağabey?