Kıdem Tazminatına Farklı Bir Bakış
Geçen hafta bu köşede “Ödenmeyen Kıdemler Ne Olacak?” başlıklı yazımızda, kıdem tazminatı sisteminde öngörülen değişiklikleri yazmıştık.
Konuyla ilgili olarak önceki gün kadim dostum Hizmet İşverenleri Sendikası Genel Başkan yardımcısı ve birçok işveren örgütünde görev ve sorumluluk alarak elini taşın altına koyan İbrahim Doğan Salman ile bu tartışmalarda en çok gündeme gelen taşeron işçilerinin durumunu görüştüm.
Sayın Salman; yaygın bir şekilde hem kamuda hem de özel sektörde var olan ve her geçen gün daha yaygın bir hale gelen alt işveren işçilerinin ve özellikle belediye, hastane ve diğer kurumlarda çalışan işçilerin hak kaybı yaşamayacakları ve aynı zamanda bu sektörde milyonun üzerinde işçi istihdam eden hizmet işletmelerinin ve işverenlerinin mağdur edilmeyeceği bir sistem arzusunu dile getirdi. Sayın Salman diyor ki; “Ülkemiz iş hayatındaki en belirsiz ve ileriye dönük olarak ta bu belirsizliğin devam edeceği anlaşılan; ekonomik temelli ve hukuksal çözüm bulunması arzu edilen, ‘kıdem tazminatı’ konusudur. Bu konu; sadece işverenleri değil, aksine çalışanlarımızın tamamını ilgilendirmekte, ülkemiz işçilerinin büyük çoğunluğu bu haklarından mahrum kalmaktadır. Şöyle ki;
1- Kıdem tazminatından yararlanma hakkı; yasaya göre bütün İş Kanunu’na tabi çalışanlara ait olmakla birlikte, uygulamada çalışanların %92’si yararlanamıyor.
2- Kıdem tazminatı; işçinin çalışma süresinin sonunda verilen bir hak olduğundan ve bu tazminata da en yüksek faiz işletildiğinden işverenler üzerinde çok ciddi bir ekonomik yük oluşturmakta ve yukarıda belirtildiği şekliyle, çalışanların bu haklarına ulaşmada problemler çıkmaktadır.
3- Kıdem tazminatının belirtilen ekonomik yükü nedeniyle, bazı işletmelerde aşağıdaki yolların tercih edildiği, basın ve yayın organlarında sıklıkla yer almaktadır.
a. Bazı işyerlerinde, yılını doldurmadan çok büyük işçi sirkülasyonları (yılını doldurmadan işten çıkarma gibi) yapılarak ‘kıdem tazminatı’ hakkına ulaşılması engellendiği, bütün çalışma hayatına dair yazı yazan uzmanlar tarafından ifade edilmektedir. Böylece, çalışanlarımızın çalışma hakkına halel gelmektedir.
b. Bazı işyerlerinde, kıdemli işçinin işyerlerinde kalmasını önlemek için, bazı hukuk dışı uygulamalar yapıldığı sürekli ifade edilmektedir.
c. İşverenin aczi, iflası ve konkordato ilan etmesi halinde, zaten bu tazminatın ödenmediği bilinmektedir.
d. İşyeri kapatıldığında da, işçilerin hiç ulaşamadıkları haklarının başında “kıdem tazminatı hakkı“ yer almaktadır.
e. İşyerleri iflas ettiğinde; mevcut iktisadi ve hukuki düzenimize göre, bankaların alacakları önceliklidir. İşçilerin son bir yıl içinde hak etmiş oldukları alacaklardan, sadece 3 ayı geçmeyen ücret alacakları ‘Ücret Garanti Fonu’ tarafından ödeme yapılmaktadır. Söz konusu garanti kapsamı dışındaki alacakları ile birlikte ‘kıdem tazminatı’ alacağı hiçbir şekilde kendilerine ödenmemektedir.
Belirtilen nedenle; İş kanunlarında yer almakla birlikte, pratik olarak uygulanmayan ‘Kıdem Tazminatı Fonu’ derhal kurulmalıdır.
a- Bu fonun, hükümetler karşısında, bağımsızlığı mutlaka sağlanmalıdır.
b- Özellikle işçi kesimini endişelendiren ‘İşsizlik Fonu’na müdahele gibi uygulamaların, bu fonun uygulama döneminde olmayacağı deklare edilmelidir.
c- Kıdem tazminatı fonu; kamusal gözetim altında ve fakat ‘işçi, işveren ve kamu yetkililerinin eşit sayıda temsil edildiği’ bir yönetim tarafından idare edilmelidir.
d- İşverenlere, tıpkı SGK priminin bir parçası gibi düzenleme yaparak ödeme imkanı getirilmelidir.
Kıdem tazminatı ile ilgili hizmet işveren sendikası, Kamu İhale Kurumu tarafından; işçilik maliyeti hesaplanırken, kıdem tazminatı bedelinin de dahil edilmesinin doğru olacağını” belirtiyor.
Esasen kıdem tazminatı konusunu çok konuşacağız. Ama bu düzenlemeler yapılırken sağduyulu, sosyal tarafları anlayan ve taleplerini imkanlar ölçüsünde yerine getiren bir yapı kurulmalıdır. Özellikle büyük bir mağduriyet yaşan kamuda çalışan taşeron işçilerini kapsayan bir yapı kurularak zaman içerisinde özel sektör çalışanlarının da faydalanabileceği bir sistem dönüştürülmesi hem çalışanların ve hem de işverenlerin endişelerini giderecektir.