Kıdem tazminatında ne olacağı sorusunun cevabını herkes merakla bekliyor. Kıdem tazminatı ilk defa 1936 yılında 3008 sayılı İş Kanunuyla Türk Hukuk sistemine girmiştir. Bu dönemde, sosyal sigorta sisteminin son derece yetersiz olması nedeniyle, adeta bir işsizlik sigortası işlevi görmüştür. 931 sayılı İş Kanunun 14. Maddesinde ihbar tazminatından bağımsız olarak düzenlenen kıdem tazminatı, İşsizlik Sigortasının işlevini yüklendiği ifade edilmiştir.
Bugün geldiğimiz noktada işçilerin hem ihbar tazminatından, hem işsizlik sigortasından ve hem de kapsamdaki işçiler açısından iş güvencesinden yararlanmaları mümkün olup, ayrıca kıdem tazminatı da ödenmektedir.
Bir süredir kıdem tazminatında yöntem değişikliği tartışılmaktadır. Bireysel Kıdem Tazminatı Hesabı yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa veya yeniden işe alınan işçiler ile işyerinde çalışmakta olanların yürürlük tarihinden sonraki hizmet sürelerine ilişkin kıdem tazminatlarının kıdem tazminatı hesabından karşılanacak.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik, kıdem tazminatı konusunda müteaddit defalar bir araya geldi. Ancak öyle görünüyor ki, işçi ve işveren tarafının uzlaşması, bu konuda ortak bir noktada buluşması mümkün olmayacak. Eğer uzlaşmazsa sağlanmazsa da bu konu gündemden düşecek.
***
Yeni sistem nasıl olacak?
Konuyu yeniden özetleyecek olursa mevcut sisteminden farklı olarak, Bireysel Kıdem Tazminatı Hesabı kurulduğunda kıdem tazminatı SGK aylık prim ve hizmet belgeleriyle birlikte SGKna ödenecek. Söz konusu taslağa göre işverenler her işçi için hazırlamak zorunda oldukları Prim ve Hizmet Belgesinde işçinin prime esas aylık brüt kazancının belli bir miktarını (Yüzde Dördünü veya Yüzde Beşi civarında olacağını tahmin ediyoruz) kıdem primi olarak ödeyecekler. İşverenler, kıdem primi yükümlülükleri nedeniyle işçilerin ücretlerinden herhangi bir indirim veya kesinti yapamayacaklar.
Bu hesaplardaki tutarlar Emeklilik Gözetim Merkezi aracılığıyla işveren tarafından seçilecek şirkete aktarılacak. Bireysel kıdem hesabındaki birikimlerin hangi yatırım aracı vasıtasıyla değerlendirileceğine işçi karar verecek. İşçinin, bu yönde bir tercih beyan etmemesi halinde söz konusu birikimler, asgari yüzde kırk oranında Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen kamu borçlanma araçlarını veya kira sertifikalarını içeren bir fonda değerlendirilecek.
Kıdem tazminatı, şüphesiz işçi ve işveren arasında en fazla tartışılan konulardan birisidir. İş mahkemeleri üzerindeki yükün önemli bir bölümü kıdem tazminatı ile ilgili davalardan oluşmaktadır. Bireysel Kıdem Tazminatı Hesabı kurulduğunda hem iş mahkemelerinin yükü azalacak, hem de işçilerin işe iade ve diğer alacak davaları kısa zamanda sonuçlanacak.
Bireysel kıdem hesabındaki birikimlerin hangi yatırım aracı vasıtasıyla değerlendirileceğine işçi karar verecek. İşçinin, bu yönde bir tercih beyan etmemesi halinde söz konusu birikimler, asgari yüzde kırk oranında Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen kamu borçlanma araçlarını veya kira sertifikalarını içeren bir fonda değerlendirilecek.
***
Başarı için bunlara dikkat
Bireysel Kıdem Tazminatı Hesabının (Fonun) başarısı amaçlara uygun ve sürdürülebilir olmasına bağlıdır. Diğer bir ifadeyle;
- Oldukça kapsayıcı olmalı,
- İşverenin belini bükmemeli,
- İşçi tatmin etmeli,
- Sosyal adalet duygusunu yaralamamalı,
- İşveren arasında haksız rekabete yol açmamalı,
- İstihdamı kaliteli ve barışçı bir biçimde geliştirmelidir.
Aslolan tarafların birlikte olarak bu fon idaresini gerçekleştirmesidir.
Ancak yönetimde devlet tüm gücü eline alıp işçi işveren taraflarını etkisizleştirmemelidir. Bunun için tarafların empati yapması şarttır. Birlikte var olma, problemleri birlikte çözme yeteneğini kazanma şarttır. Sağlıklı bir beraberliğin olması tarafların karşılıklı güvenine bağlıdır. Türk endüstri ilişkilerinin en büyük sıkıntısı bu güvenin olmayışıdır. Bu noktada ise akademisyenler ilmi ve tarafsız bir yaklaşımla tarafları bir araya getirebilirler. Ancak çözümün bütün tarafları tatmin etmesi şarttır.
****
twitter/resulkurt34