Keskin Sirke..
Bugün annelerin, eşlerin, çocukların diliyle yüreğiyle konuşmak istiyorum. Bugün bir ulusun eğitimli bir ferdi olarak düşünmek istiyorum. Bugün Tüm dünyayı kucaklayan bir insan olarak kollarımı açmak istiyorum.
Bazen okullarda ya da sokaklarda çocuklara bakarım ve aklıma hep aynı soru takılır. Bu masum güzel canlılar nasıl oluyorsa şu anda tüm dünyayı saran dehşetin vahşetin sorumlusu olabiliyorlar.
Bugün insanları canice katleden, her türlü namussuzluğu hırsızlığı ve kötülüğü yapan, hapishaneleri dolduran kadın ve erkekleri düşünüyorum. Terörü yaratanları askerleri öldürenleri ya da askerlerin öldürdüklerini düşünüyorum. Zavallı, insan öldürmekten başka yol bilmeyen, acizliğini böylece sergileyen ve kalleşliği desteklenen İsrail li yöneticileri düşünüyorum. İki yüzlü, sadece parası yüzünden yalakalıkla ödüllendirilen ve katilleri destekleyen süper güçlerin yöneticilerini düşünüyorum.
Bu insanlar kimdi ki bu hale geldiler. Bunlarda bir zamanlar annelerinin kucağında gülücükler saçan sevimli bebekler değil miydi? Bu tatlı çocuklar ne zaman hangi arada ve hangi toplumsal nefretle eğitildiler ve onlar canavarlara dönüşürken toplumlar neredeydi?
Çocukları bir hiç için ölen annelerin, babasız kalan çocukların yüreğiyle Türk halkının vicdanıyla paralel olarak diyorum ki gidelim dalalım vuralım. Vurmayana küfredelim. Bizim gibi düşünmeyene ya da yapmayana yüreğimizi bizim istediğimiz yollarla soğutmayana nefret besleyip onları yok edip hırsımızı onlardan da alalım.
Sonu ne olur diye düşünülmeden atılan adımlarla çıkmıştır savaşlar ve en büyük acılara sebep olmuşlardır yüzyıllardır. Hayatımızda da böyle değil mi? Fevri öfkelerimize ne zaman yenik düşsek zararını görürüz.
Şimdi eğitimli bir ulusun mantığıyla düşünmek istiyorum.
Öncelikle atalarımızın bir tabiri vardır derler ki ‘İte taş atma’ . Savunmasız gemileri birer taş şeklinde ortaya atıp sonrada ölenlere rahmet dileyen zihniyeti de kınıyorum ben. Ya da bir yaşındaki bebeğini bu tehlikeye atan anne babayı da kınıyorum ve ilgili bakanlık tarafından uyarılmalarını istiyorum. Nasıl bir sorumsuzluktur ki bu göz göre göre ite taş atıldı. Bunu yapacaktık madem kendi insanımızı da tehlikeye atmadan yapmanın bir yolu bulunamaz mıydı? Uluslararası hukuka önceden başvurularak işlem başlatılamaz mıydı?
Şimdi herkes hırslı, vuralım kıralım dalalım mantığında vatandaşlar. Hükümet hukuki yolla gereğini yapıyor ama bu kimsenin yüreğini soğutmuyor.
Diyelim ki binlerce İsrail malı protesto edildi. Onları ülkemizde satıp pazarlayanlar işsiz kalınca milli onurumuz kurtulmuş mu olacak. O işletmelerde çalışan insanlar evlerine ekmek götüremediklerinde milli onurlarını düşünecekler mi?
Ya da diyelim büyük bir kısım vatandaşın istediği gibi elçilerini linç edip ülkelerine dalalım. Ne olacak sanıyorsunuz. Desteksiz cesaretin hayal kırıklığını yaşarken korkaklık etmediğiniz için mutlu mu olacaksınız. Yani savaş onurunuzu kurtaracak mı?
Bu devirde savaşla onur kurtarma isteği duymak sadece akılsızlıktır. Belli ki bizi de bölgesel savaşın içine çekip kışkırtmak isteyenler var. Hatta bazı siyasilerimizin fazla saldırgan ve ardını düşünmeden yaptığı kahramanca! çıkışlar nedeniyle de bugün olaylar bu boyuta vardı.
Kendimizi sevelim düşünelim ama başkalarını da sevelim. Sizin dalıp yok etmek istediğiniz insanlarda anneler babalar kadınlar çocuklar. Onları öldürünce sizde katil olmayacak mısınız? Kendinizde aynı seviyeye düşmeyecek misiniz? Savaş çığırtkanlığı yapanlara sesleniyorum ve sakin olmaya davet ediyorum.
Sabırlı ve sakin davranmakla onursuzluğu karıştırmayalım. Türkiye onursuz değildir ve asla olmayacaktır. Ama bu zamanda ite taş atıp bile bile lades diyerek sonra da savaş naraları atarak onur kurtarılmaz. Daha dağlarda evlatlarımızı kurtaramıyorken bazı çevrelerin ince planlarının kurbanı olmakta onur kazandırmaz.
Duygularımıza mantığımızla gem vurup serinkanlılığımızı koruyarak ulusça topraklarımızda yaşayan her ferdin refahı için savaş vererek bir daha onurumuzun kırılmasını engellemek elimizde. Yurdumuzda yaşayan tüm Yahudi vatandaşlarımızınsa huzurunu bozmadan Türk asaletine uygun misafirperverliğimizi koruyarak hezeyanlara fırsat vermeden barışçıl davranış ve politikalarla daha çok yol almanın onursuzluk olduğunu düşünmüyorum.
Dünyada ki tüm çocukları gelecekte sevgiyle dolu insanlar olmaları için kucaklayalım ve sahip çıkalım. İnsanı sadece insan olduğu için sevelim.
Sevgi ve barış dolu günler dileğiyle…