Kentlilik Kültüründe Yaya Trafiği
İnsanlar bazen yürürken karşıdan gelen kişiyle kesişirler, her iki kişi aynı yönde hareket ederler birkaç kez aynı yöne gittikten sonra 3. veya 4. seferde yola devam edilebilir. Bu durum hemen hemen, bütün insanların mutlaka yaşamış olduğu bir durumdur.
Tarih içinde insanlar hep bir mükemmelleşme sürecinin içinde olmuşlardır. Dünyaya geldikleri çağlardan beridir hep daha iyiye ve daha mükemmele varmanın arayışı içinde olmuşlardır. Bu mantıkla bakıldığında insanoğlunun evcilleşmesine kentlileşme süreci demiştik.
Bu evcilleşme sürecinde bazı davranışları insanlar toplumdan alır. Bu davranış kalıplarından büyük bir bölümü yaşam içinde taklit edilmek suretiyle öğrenilir. Trafik kurallarına saygı, yayaların da trafik akışına göre (kaldırımdan) yürümeleri, vb. İnsanoğlunu evcilleşmeye iten asıl neden topluluk halinde yaşamasının bir sonucudur.
Topluluk halinde yaşayan ve en temel özelliği düşünme olan insan, bir arada barınma ihtiyaçlarını karşılayarak antik çağlarda olsun bilgi çağında olsun KENTLERİ oluşturmuştur.
Kentte yaşayan bu insanlar birlikte yaşamaları gereği birtakım davranış kalıplarını yönetim ve ticaret kalıplarını ve değerlerini kendileri oluşturmuştur kendiliğinden. Zaman içinde bu oluşum da karşımıza KÜLTÜR kavramını ortaya çıkarmıştır.
Çünkü toprağı ekip biçmek anlamına gelen kültür aslında insanların dünya üzerindeki artı ve eksi katkısıdır. İktisadi tabirle dışsallıklarıdır.
1, Yayaların kaldırımdan yürümesi, 2, Yollara ve yerlere tükürmeme, 4, Araç ve yaya trafiği değerlerine uyma, 8, Kendi özgürlük sınırının diğerinin özgürlük sınırının başladığı yerde bittiği erdemini kabul etme, 9, Sorunlarını barışçı ve hukuksal zeminlerde çözme eğilimleri vb. Kentlilik bilinci uzun zaman süreci içinde kendiliğinden ortaya çıkmış değerleridir.
Kentli insanların beynindeki trafik açık olursa insanların para, mal, ve zaman kaynakları israf edilmemiş olur. Kentlilik kültürü, kette yaşayan insanların öncelikle empatik bir davranış sergilemesini gerektirmektedir.
Kentiçi ulaşım ve trafik konusunda örgün eğitim kurumlarında verilen dersler bizzat branşı trafik olan eğitimciler tarafından verilmeli ve mutlaka bu dersin üçte biri uygulamalı olarak yapılmalıdır. Uygulamalı olarak yapılan dersler kentlilik kültürünün oluşturulmasında ve trafik değerlerinin edinilmesinde son derece önemlidir.
Kentlilik Kültüründe Yaya Trafiği
Yayalar da tıpkı araçlar gibi kendi trafik kurallarına uymaları gerekmektedir. Bu ne demek tabi ki sadece kırmızı ışıkta yayaların geçmemesinden bahsetmiyoruz. Bu zaten bir mecburiyet. Burada söz konusu olan yayaların da yani insan trafiğinin araçlar gibi yolun gidişe göre sağ bloğunu kullanılmaları, yavaş gidenlerin de sağ bloğun sağında hızlı gidenlerin de yine soldan yollarına seri bir şekilde gidebilmesine imkan verilmelidir.
Yaya yollarında gidişe göre sağdan, yavaş gidenlerin de yine gidiş yönünün en sağından gitmeleri yürüyen merdiven veya bantta olanların ise duracaksa sağda konumlanmaları yürüyecek ise soldan yoluna devam etmeleri gerekmektedir.
Gidişe göre sağdan yürümek kalabalık yaya yollarında kaldırımlarda pazar aralarında çok önem taşımaktadır. Aksi durumda insanlar sürekli araçlar gibi birbirine çarpıp durmaktadır. Bu açıdan yaya trafiği bilinci, kentlilik bilincinin değer yargısı haline gelmelidir. Ancak böyle bir ortamda ne yaya çarpışmaları ne yürüyen merdiven tıkanıklığı meydana gelecektir.
Kaldırım, Refüj; Ayrım Bantları ve Kentlilik Kültürü
Refüjler ve kaldırımlar yayalar ile araçlar veya yönleri farklı olan araçları birbirinden ayırmak amacıyla kullanılan, aynı zamanda ulaşım araçlarının eksi dışsallıklarını artıya çevirmek için yeşillendirilerek kent estetiği kapsamında kullanılan bir dokudur.
Bu yapılar kentte yaşayan insanlar tarafından kentlilik bilincini taşımayanlar, hor kullanılmakta ve tahrip edilmektedir. Yolcu bilgilendime trafik uyarı tabelalarında olduğu gibi kaldırım taşlarının bile yerlerinden sökülerek alındığı görülmektedir.
Engellilerin Kentiçi Araçlı ve Yaya Trafiği ve Kentlilik Kültürü
Kentte yaşayan her on kişiden biri engellilerdir. Bu açıdan kentiçi ulaşım sistemlerinin altyapısından, orer yönetimine, konumlandırmadan, iç dizayna kadar bütün alanlarda engellileri düşünme zorunlu olmalıdır. Kentsel hizmetlerden toplu ulaşım, (otobüs, raylı taşıma sistemleri, deniz taşımacılığı v.b.) hareketliliği sağlaması açısından özürlüler ve diğer engelliler için farklı bir önem ve gereklilik taşımaktadır. Tüm toplu taşıma araçlarının, altyapısının ve tesislerinin özürlülerin bağımsız kullanımına yönelik olarak hizmete sunularak gerekli kolaylıklar sağlanmalıdır.
Toplu taşıma kolaylıkları ile birlikte yerel yönetimler tarafından yapılan tüm mekansal uygulamaların (parklar, kültürel, sosyal, sportif tesislerin, iletişim altyapısı ve tesislerinin) de engellilerin bağımsız olarak kullanımına uygun yapılandırılması gereklidir. Özellikle taşıt trafiği kent merkezinden uzaklaştırılarak, kentiçi ulaşımda yaya dolaşımına ağırlık verilmeli; yaya bölgeleri engelliler dahil tüm kullanıcılar için erişilebilir ve kullanılabilir olmalıdır.[1]
Bu konuda kentin yönetiminde mutlaka engelli bir veya birkaç kişinin bulunması gerekmektedir. Çünkü bütün kentsel hizmetlerde özellikle zamanla ayrılmaz bir bütün olan engellilerin ulaşım ihtiyacının karşılanması, bürokrasideki bir kısım yöneticilerin veya icracıların iki dudakları arasındaki (varsa) empati duygusuna bırakılmamalıdır. Bu konuda ulaşım otoritesinin genel kurulunda mutlaka söz sahibi olmaları gerekmektedir.
Kentiçi Ulaşım Sistemi ve Altyapılarının Engellilerin İhtiyaçlarını Dikkate Alarak Planlanması Kentiçi ulaşım sistemlerinden (otobüs, raylı taşıma sistemleri, deniz taşımacılığı v.b.) hareketliliği sağlaması açısından özürlüler ve diğer engelliler için farklı bir önem ve ihtiyaç taşımaktadır. Tüm ulaşım araçlarının, altyapısının ve tesislerinin özürlülerin bağımsız kullanımına yönelik olarak hizmete sunularak gerekli kolaylıklar sağlanmalıdır.
Kentiçi ulaşımında ulaştırma sistemlerinden yararlanmanın yanında yaya olarak engellilerin bütün ihtiyaçları dikkate alınarak kent ve kentsel hizmetlerin tasarlanması yapılmalıdır. Özellikle taşıt trafiği kent merkezinden uzaklaştırılarak, kentiçi ulaşımda yaya dolaşımına ağırlık verilmeli; yaya bölgeleri engelliler dahil tüm kullanıcılar için erişilebilir ve kullanılabilir olmalıdır.Engellilerin kentsel mekanları bağımsız olarak kullanabilmesi için öncelikle mevcut fiziksel çevrede gerekli düzenlemelerin yapılması, yeni yapılaşan alanların ise “ulaşılabilirlik” ilkesi doğrultusunda düzenlenmesi gerekmektedir.
Engellilerin kentsel mekanları bağımsız olarak kullanabilmesi için öncelikle mevcut fiziksel çevrede gerekli düzenlemelerin yapılması, yeni yapılaşan alanların ise “erişilebilirlik” ilkesi doğrultusunda düzenlenmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, nasıl ki motorlu taşıtlar yollarını şaşırtmadan gidiyorlar. Her sürücü şu ya da bu şekilde şeridini biliyor ve şeridinden çıkmaması gerektiğini düşünüyor. Kazalar hariç bu bilinç altına gizlenmiş oluyor. Oysa ki yaya trafiğinde durum bu kadar net değildir. Toplu alanlarda kitlesel bir panik anında herkes anında birbirini ezmeye başlıyor. Oysa ki motorlu taşıtlarda olduğu gibi yayalarda da giden ve gelen yayalar sağdan ve soldan yürüseler böyle tuhaf durumlar olmayacak.
Gündem bu kadar doluyken bu kadar teferruat yazmamın nedeni, bu gün yolda yürüyen birisiyle kesişmem oldu. Bu konuyu yine başka bir açıdan ayrıca ele almak üzere esen kalınız.
[1] DPT; Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Ulaştırma (Kentiçi Ulaşım) Özel İhtisas Komisyon Raporu. Ankara, 2001, s. 23.
Özürlüler yasası gereği 7 yıl içerisinde kentler engellilerin erişimine uygun hale getirilecekti. Aradan gecen bunca zaman zarfında bir arpa boyu yol alınamadı.
Ocak 24th, 2010 at 23:43Diyeceğim odur ki ne çıkan yasalar, yönetmelikler hepsi lafı güzaf.
Samimiyet önemli bu samimiyeti malasef etkili ve yetkili kişilerde göremiyorum...