Kent İçinde Bireysel ve Toplu Ulaşım
Ulaşım; insanların bireysel ve toplumsal gereksinimleri için, bir coğrafi konumdan başka bir coğrafi konuma yerlerini değiştirme sürecidir. İnsan işine, okuluna, suya , yeşile, sevdiklerine, birbirine ulaşmak durumundadır. Dolayısıyla insanların bir araya gelmesini gerektiren her türlü süreç kaçınılmaz olarak ulaşım gerektirir.
Ulaşım esasında bir amaç olmayıp, kentsel yaşam, ulusal kalkınma ve gelişmenin aracıdır. Ulaşımda temel öge insandır. Temel yaklaşımda taşıtların değil, insanların hareketliliğini ön plana çıkaracak şekilde, ulaşım alt yapısı ve araçlarını, en verimli bir biçimde kullanmak olmalıdır.
Gün geçtikçe daha fazla kişi kentsel alanlarda yaşamaktadır. Dünya nüfusunun % 50’den fazlası bugün şehirlerde ve kentsel alanlarda hayatını idame ettirmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde trafik karmaşası, lineer artış gösteren nüfusa ve otomobil sahipliliğine, kullanımına bağlı olarak artmaktadır.
Kentsel yerleşimler her geçen gün daha büyümekte ve yoğunluğu düşmektedir. Özellikle sanayileşmiş ülkelerde, yaşam seviyesinin yükselmesi ile otomobil ulaşımına dayalı olarak yerleşim alanları yayılmakta, yerleşim yoğunluğu azalmaktadır. Kent içi seyahatlerin toplam maliyeti doğrudan kentsel yoğunluğa bağlıdır, yoğunluk düştükçe seyahat maliyeti de artmaktadır.
Trafik tıkanıklıkları önemli maddi kayıplara yol açmaktadır. Her gün üretime dönüştürülebilecek saatlerce verimli zaman, trafik tıkanıklıkları nedeniyle kaybedilmektedir. Ticari hayat etkilenmektedir. Toplu ulaşım hizmetleri düşük hızlara inmekte ve servis kayıpları ortaya çıkmaktadır.
Hız düşünce motorlu araçlar en yüksek düzeyde egzoz gazı yaymaya başlamaktadır. Böylece bu olguların yaşandığı yollar boyunca, yaşam kalitesi hızla düşüş göstermektedir. Trafik tıkanıklıkları artık sadece bir sıkıntı kaynağı olarak görülmemeli, aynı zamanda ekonomi üzerinde olumsuz bir etki olarak da görülmelidir.
Kent içi seyahatler, kentler arası seyahatlerden daha uzun zaman almaktadır. Kentler arası tren seyahatleri 150 - 300 km/saat hızla yapılırken, kent içinde zirve seyahatlerde otomobillerin ve otobüslerin hızı 10 km/saate kadar düşmektedir. Bazı kesimlerde ise yaya hızının daha altında seyahat edilmektedir. Her geçen gün daha fazla kişi kentsel alanda yaşadığı için toplu ulaşım yönünde daha yoğun çözümler gerekmektedir.
Hareket halindeki otomobiller kentsel alanda çok kıymetli mekanları egemenliği altına almaktadır. 50.000 kişiyi bir saatte bir yöne otomobil ile taşıyabilmek için 175 m., otobüsle taşıyabilmek için 35 m., raylı sistemle taşıyabilmek için 9 m. genişliğe gereksinme vardır.
Park eden otomobiller değerli kent mekanlarını verimsiz şekilde işgal etmektedirler. Otomobiller ömürlerinin % 95’ini park ederek geçirmektedirler. Bir otomobil için, işe getirdiği bir çalışan için gerek duyulan çalışma alanı kadar otopark alanına ihtiyaç vardır.
Otomobil ulaşımı, kısıtlı kentsel mekanı heba etmektedir. Değişik ulaşım türleri, bir seyahat için kullandıkları hareket ve park mekanları birleştirilerek ortak bir birim (mekan x süre) içinde değerlendirildiğinde, 10 km.lik bir ev-iş seyahati için otomobil yolcusunun 90 m²xsaat, otobüs yolcusunun 20 m²xsaat mekan kullandığı hesaplanmaktadır. Raylı sistem kullanıcısı ile yaya için bu değer 1 m²xsaattir.
Otomobiller aşırı enerji tüketmektedirler. Ortalama 1,2 - 1,4 kişi taşıyan 1.000 kg. civarındaki otomobiller yolcu başına en çok enerji sarf eden ve CO2 yayan ulaşım sistemidir. 1 kg akaryakıt eşdeğeri enerji ile bir yolcuyu otomobiller 19, otobüsler 39, metro 48 km taşıyabilmektedir.
Teknolojik gelişmeler ile otomobiller çevre dostu, hale getirilmeye çalışılsa bile, yolcu başına toplu ulaşım sistemlerinden daha fazla enerji sarf etmekte ve daha çok CO2 yaymaktadırlar. Karayolu taşıtlarından, özellikle de otomobilden kaynaklanan kirlilik kentsel alandaki yaşam kalitesini yok etmektedir. Gün geçtikçe hızla çoğalan otomobil kullanımı ve kentlerin dışa doğru büyümesi ve dışa doğru yoğunluk kaybetmesi nedeniyle uzayan seyahat uzunlukları, motorlu araç kullanımı kaynaklı hava kirliliğini arttırmaktadır.
Teknolojik gelişmelerin yarattığı ‘katalitik dönüştürücüler’e rağmen havaya yayılan, kirletici bileşenlerin, artışı hızla devam etmektedir. Gürültü kirliliği de hava kirliliği gibi kentsel alandaki yaşam kalitesini yok etmektedir. Araçlardan kaynaklanan gürültü kirliliği kentlilerde doğrudan görülmese de, gizli sağlık bozuklukları ortaya çıkarmaktadır.
Prof. Dr. Mehmet TEKİN