Kent Estetiği Açısından Kıyı Dolguları
Kıyılara dolgu yapılmasına prensip olarak karşı çıkmak pek anlamlı olmaz. Çünkü olayı bir çok kriter açısından değerlendirmek gerekir. İster yerel olsun ister merkezi olsun bir ihtiyacı oraya koyan veya dile getirenden bu ihtiyacın bir çok açıdan uygun olup olmadığını düşünmesi veya göz önünde bulundurması beklenemez. Bunu düşünmek ihtiyacı dinleyen ve icraatı yapacak olan kişi veya kuruma aittir. Bu kişi veya kurum da icraat için 40 kez düşünüp 1 kez uygulayacaktır. Bu düşün sürecinde ise, ihtiyacı talep edenin bakış açısını, halk katmanlarının bakış açısını, ticaret ve sanayi kesiminin bakış açsını geleceğin de düşünülmesi için bilim çevresinin bakış açısını öğrenmesi gerekmektedir. Burada ortaya konulan talep, bilim insanlarına ulaştırıldığında bilim insanları herhangi bir kişi veya kuruma angaje olmaksızın bahsini ettiğimiz kesimlerin bütününü birden düşünerek optimum öneriyi yapmak durumundadır. Nasıl ki doktorlar Hipokrat yemini ederler, bu yenimde hiçbir yaş, ırk, cins, meslek ayrımı gözetmeksizin görev yapılacağını belirtirler, bilim insanları da varlıkları gereği, topluma optimum çözümü üretmek için bütün kesimler için en uygunu düşünmek ve bunları açıkça belirtmek durumundadır.
Kıyıların doldurulmasında bizleri sınırlayan unsurlar nelerdir?
1. Hukuksal Mevzuat (Kıyı Kanunu) Hukuksal mevzuatta bir sınırlama veya engel yoksa
2. Doğal Çevrenin ve Doğal Hayatın Korunması (Doğal hayatın Korunması için endemik veya nesli tükenmek üzere olan canlı türleri yoksa ya da özel bir çevresel değer yoksa)
3. Kamu yararının Korunması (Kamu yararı açısından bir sorun yoksa)
4. Ekonomik faydanın gerekliliği. Şimdi bu maddeleri KONUNUN FAYDA MALİYET ANALİZİ AÇISINDAN teker teker ele almamız gerekecektir.
1. Hukuksal Mevzuat:
Kıyı dolguları açısından en temel sınırlayıcımız mevzuattır. Bu mevzuatın başı da 82 Anayasasının 56. maddesi ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu dur. Kıyı kanunu, deniz, tabii ve suni göl ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma ve toplum yararlanmasına açık, kamu yararına kullanma esaslarını tespit etmek amacıyla düzenlenmiştir. Bu kanunda, kıyı, kıyı çizgisi, kıyı Kenar çizgisi, sahil şeridi, dar kıyı, toplumun yararlanmasına açık yapı kavramları tereddüde meydan vermeyecek bir şekilde tanımlanmıştır. Bu tanımlara göre zaten dolgu yapılacak yerlerin ne olarak adlandırıldığı ve hangi tanım kapsamına girdiği bellidir. Bu konuda mevzuat gerekçeye de baktığımızda genel olarak kıyıların korunmasını, kıyılarda kamunun rahatça dolaşabilmesini, kıyıların kamusallığını, kıyı şeridinde bulunan doğal hayatın korunmasını amaçlamıştır. Bu noktalardan mevzuata aykırılık yoksa diğer kritere geçebiliriz. Burada mevzuatta zaten 2. 3. 4. maddeler amaçlanmıyor mu diye soru getirilebilir.
Malumunuz olduğu üzere mevzuatın sık sık değişmesi beklenmeyeceği için hem özel ayrıntıları kapsamayabilir hem de güncel değişiklikleri göz önümde bulunduramayabilir. Bu nedenle sadece hukuksal açıdan optimumu yakalamak pek mümkün değildir.
2. Doğal Çevrenin ve Doğal Hayatın Korunması:
Doğal çevrenin korunmasında kapsam, o bölgenin görünüm ve estetikle ilgili olarak faydalarının korunmasını, doğal hayatın korunmasında ise kapsam, o bölgede yaşayan flora (bitki) ve fauna (hayvan) türlerinin yaşamlarının sağlıkla devam ettirilebilmesidir. Doğal çevrenin korunması maddesi prensip olarak çevreciler tarafından çok fazla abartılmamalıdır. Burada çevresel faktörlerin korunmasında özellik taşıyan çevresel değer yoksa sorun yoktur. Ama doğal hayatın korunmasında hassas olunabilir. Bu hassasiyet endemik (sadece belli yerlerde yetişen) bitkilerin korunması ve nesli tükenmekte olan canlıların korunması açısından önemlidir. Bunun dışında bu gün için ve yarın için doğrudan bitki ve hayvanların yaşamını tehdit edecek veya ortadan kaldıracak bir kıyı dolgusu düşünülmemelidir. Endemik bitkiler ve nesli tükenmekte olan hayvanların varlığı yoksa bu durumda kıyı dolgusuyla elde edilecek kamusal fayda ile bu bitki ve hayvanların kısmen veya tamamen zarara görmesi kıyaslanabilir. Bu konuya özel fayda maliyet analizi yapılarak karar verilir. Kıyı dolgularında dolgu malzemelerinin kıyı flora ve faunasına zarar verebileceği endişesi çok geniş olarak yorumlanmamalıdır. Aksi takdirde gerekli dolgunun yapılması gecikecektir.
3. Kamu Yararının Korunması:
Bazen kamu yararı gereği kıyı dolgusu gerekebilir. Yollar, rekreasyon alanı yapımı, önemli anıtlar vb. durumlarda kıyılar doldurulacaksa burada kamu yararı olup olmadığı zaten düşünülemez. Bu yararın varlığı ortadadır. Burada önemli olan, yeni doldurulacak alanların kişiye mahsus veya özel mülkiyete konu olmayacak şekilde düzenlenmesidir. Yani önceden kıyı veya sahil olan ve kamuya açık olan bu alanların yine kamuya açık olarak kalmasının sağlanması veya temin edilmesi gerekir. Kamu yararı kavramı yoruma veya idare hukuku açısından takdir yetkisine açık bir kavram olduğundan bu konuda iktidar sahiplerinin yerel otoritelerin sorumlu davranması vicdani bir zorunluluktur. A belediye başkanı için kamu yararı olan B belediye başkanı için kamu yararı olarak görülmeyebilir. Bu konuda hizmette yerellik ilkesi esas olmalıdır.
Yerel siyasal irade, talep sahiplerinin ve bundan etkilenecek kesimlerin karşılaştırmasını yapmalıdır. Bu karşılaştırmada bu güne göre değil belki gelecek 100 yılı düşünerek karar vermelidir. Bazı kıyı dolgusu talepleri özel kişiler tarafından ve salt ekonomik amaçla gelebilir. Bu konuda hem kamu otoritelerinin hem bilim insanlarının hem de gönüllü kuruluşların müteyakkız olması gerekir.
4. Ekonomik Faydanın Gerekliliği:
Kıyı dolgusu talepleri zaten çoğunlukla ekonomik beklenti veya talepler çerçevesinde kamuoyuna yansır. Bu konuda ortaya çıkacak fayda çoğunlukla kişisel veya kurumsal nitelik gösterir. Bu talepler ile kamusallık fayda maliyet açısından çarpışacaktır. Çünkü birilerinin veya üç beş kişi veya kurumun ekonomik beklentileri için çok büyük kitlelerin çıkarları veya mutlulukları zedelenmemelidir. Burada mutlak bir çıkar üstünlüğü veya düşüklüğü dile getirmek gereksizdir. Çünkü bazen büyük kitlelerin çıkarları çevresel değerlerle de çelişebilmekte, hatta kamu yararı kavramı endemik bitkilerle veya doğal bakir ve tabiat anıtı durumunda olan çevrenin bozulmasıyla çelişebilmektedir. Kısaca bu kıstaslar mutlak olmakla birlikte, tercihler ve durumlar son derecede esnektir.
Burada özellikle şunu vurgulamak zorundayım. Hukuksal mevzuatın ve yöneticilerin koyacağı çok katı kurallar veya engeller, vatandaşı illegal yöntemlere başvurmaya itecektir. Bu durumda da hiçbir illegal eylemde olmayacağı gibi kıyı dolgusunun kendine özgü bir durumu vardır. Her illegal eylemin geri dönüşü veya önlendikten sonra eski hale getirme mümkün iken kıyı dolgularında bu mümkün olamamaktadır. Çünkü doldurulan kıyının tekrar boşaltılması veya eski haline getirilmesi mümkün olamamaktadır. Yani kıyı doldurulduysa artık maalesef iş işten geçmekte ve çaresi neredeyse imkansızlaşmaktadır.
Bu hassas duruma göre yerel iktidar sahiplerinin icraat ve değerlendirmede gelen kamusal taleplere verilecek cevaplarda son derece dikkatli olmaları gerekmektedir.