Kent Dokusunu Yenilemek
1950 yılından bu yana görev yapmış iktidarların tümünün sebebiyet verdiği mevcut rezil tablonun düzeltilmesi bir süredir gündemde, başarısız ve beceriksiz sosyal ve ekonomik politikalarının yükünü (iç göçü teşvik ederek, hiçbir ciddi tedbir almayarak, gecekondu mafyasının Hazine ve Vakıf arazilerini yağma etmesine göz yumarak, sayısız imar affı çıkararak, oy uğruna her türlü tavizi vererek) İstanbul/Ankara/İzmir/Bursa/Adana/Mersin/Diyarbakır vb. büyük şehirlerin sırtına yüklemiştir.
Bu şehirlerde tam bir yağma furyası yaşanmış, çarpık şehirleşme olmuş, sosyal huzursuzluk kaynakları doğurulmuştur. Suç ve terörün azmasına yol açılmıştır. Tarım alanları heba edilmiştir. Mafyanın her tarafa hakim olmasına sebebiyet verilmiştir.
Herkes sorumluluk almalı
Şimdi bu çok ama çok bozuk tablo daha ziyade deprem korkusu ile düzeltilmek istenmektedir. Ciddi ve yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Ancak iş çok zordur. Cenab-ı Hak, Erdoğan Bayraktar kardeşime, gayret/evliya sabrı ve güç versin. Zira, yükün büyük ağırlığı onun sırtındadır. Devamlı olarak koşturup durmakta, çoğu çıkarcı tiplere dert anlatmaya çalışmaktadır.
Tek başına bu çok güç işlerin üstesinden gelmek imkânsızdır. Herkesin, sorumluluğunu üstlenmesi gerekmektedir:
l- Önce, tüm şehirlerde, çok ciddi/titiz ve detaylı plânlama yapılması şarttır. Burada; belediye başkanlarının tutumu/kapasitesi/samimiyeti/dürüstlüğü/kadrosu/çıkarcılara karşı dik duruşu, taviz vermeyişi, çok önemlidir. idareler görevini yapmaz ise ve işi oy avcılığına dönüştürürse başarı şansı olamaz.
2- Çok ciddi bir denetim mekanizması kurulmalıdır.
a) Gerçek hak sahipleri muhatap alınmalıdır. Ahlâksızlara fırsat verilmemeli, mafyaya kaynaklar aktarılmamalıdır.
b) İnşaat kalitesi titiz biçimde denetlenmelidir.
3- Vatandaş mantıklı taleplerde bulunmalıdır. Aç gözlülük etmemeli, fırsatçılık yapılmamalıdır.
Ne yazık ki, ciddiyetsiz politikalarla vatandaşlarımızı beleşçi/gözü doymaz/haram-helâl tanımaz/herşeyi devletten bekleyen/köşe dönmeci/oy pazarlıkçısı hale getirdik. Şimdi karşısında resmî bir makam görünce, talepleri bitmiyor. Mezbele gecekondusunun yerine saray versen, daha fazlasını istiyor.
İşler sarpa saracak
İşte, 2/B olayı; yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Uygulama kaç defa değişti? Fiyatlar ve ödeme şartları, kaç defa (işgalciler lehine) düzeltildi? Ama, yine de gözler doymadı. İkide bir, provokasyonlar yapılıyor, yollar kesiliyor; Defterdarlık binaları işgal edilmek isteniyor. İktidar da, taviz üzerine taviz veriyor.
İlk günkü tahminler nerede, bugün telâffuz edilen rakamlar nerede? İş cıvıdı, tutarlar sadaka düzeyine indi ki, bunların da tahsil edileceği şüphelidir. Zira, insanımız ödeme yanlısı değildir. İlle de bir seçim arifesinde verilecek tavizleri bekler; ödeme yapmaz.
Şimdi 2/3 çoğunlukla karar alınacak. Mutlaka, vatandaşın arzusu esas olacak. Yani işler sarpa saracak. Ne vatandaşların hırsı, ne de fırsatçılık yapan müteahhitlerin rant beklentileri normal seviyede olmayacaktır.
Zaten müteahhitlik düzenimiz ayrı bir alemdir. Tüm AB'de 23 bin müteahhit var. Türkiye'de ise bu sayı 300 bin. Ama hala ciddi bir Müteaahhitlik Kanunu yok. İhale mevzuatı da, yaz-boz tahtası gibidir.
Neticede yeni ve eski milletvekillerinin birçoğu (istisnalara saygı duyarım) ihale takipçisi durumundadır. Ne yazık ki, teröre en büyük kaynak da kamu ihaleleri yoluyla sağlanmaktadır.
4- Tabii, diğer menfi faktörleri de saymamaz gerekmektedir:
a)Kartel uygulaması: Hemen demir, çimento, inşaat malzemeleri fiyatlarına inanılmaz zamlar yapılacak; maliyetler sıçrayacaktır.
b)İdeolojik ve politik saplantılarla başta malûm meslek odaları olmak üzere (İdare Mahkemeleri de desteğini esirgememektedir) her türlü engellemeler yürürlüğe konulacaktır.
c)Gerekli, çok büyük kaynağın bulunması mümkün olamayacaktır. Biz; İzmir'de, Ege-Kent ve Ev-Ka projeleri ile kent dokusunu yenilemede güzel örnekler verdik. İnşallah, engellere rağmen bu güzel rüya gerçekleşir.