Kendini “Bil ki”, Kendini “Tanı”yasın (II)
Savaşın en yoğun olduğu yer neresidir? İnsanın nefsidir öyle değil mi? Ortaya koyduğumuz değerler neyin belirtisi? Neler pusulamız olmuş, nerelerde gezinir, kimlerle tokalaşır? Kimlere “merhaba” deriz?
Ya da herkesi “ötekileştirmeye” mi niyetleniriz. Doğruların paragrafı var mı? Ya da yanlışların artısı? Hangi matematik çözer değersizliğimizi?
Hangi kimya hayatın tuzunu alır elimizden? Hangi fizik kanunu Rabb’ i bil (e) memenin boşluğunu doldurur?
Her gün bir başlangıç yapan insanın kıblesi neresidir? İnsanların yüreklerine girmeye çalışan, acılarına ortak olan insan neden uğraş verir?
Ya da bunları yaparken, etiketlenmek, ya da kötü olsun diye mi yapar?
Kendisine dahi yardımı olamayan aciz insanoğlunun kendisini neden bilmesi gerekir ki?
Elimizi kolumuzu sallaya sallaya gezsek olmaz mı?
Duyguları askıya alsak, hep otursak, “bana neci” olsak kime ne zararı olur ki demez mi bu tembel nefis?
Şimdi nefsimi benliğimden alıp karşıma oturtturuyorum. Ve diyorum ki;
Sen tek bir şey için geldin dünyaya “imtihan” için.” İmtihan ne içindir?” diye soruyorum.
Duruyor, cevap ver (e) miyor.
Çünkü: İssekaltüm ilel ard ( yeryüzüne çakılı kaldınız.) (9/38) Ayeti beyinde cereyan ediyor ve fırtınalar koparıyor. Gerçekten de çakılı kalmadık mı?
Çok güzel elbiseleri üzerimize geçirdik ama “libasut takva” (takva elbisesi) (7/26) var mı üzerimizde?
Siracen Münira (nur saçan kandil)’ imiz var mı hayatta?
Saygı olsun diye duvarlara astırdığımız, kandilimiz neden yüreklerde değil. Aşırıcılık diye nitelenen Müslümanlıktan utanıyor muyuz yoksa?
Cat Seven, Tony Blair’ in baldızı, Furkan’ ın kabri başında Müslüman olan yabancı asıllı kadın, Amerika’ da yaşayan tam tesettürlü hanımlar doya doya yaşarken islamı biz neden aşırıyız acaba.
Müslümanın farkı nedir (olmayana göre) ?
“Müslümanları görseydim Müslüman olmazdım, iyi ki İslamı Kur'an’ dan öğrenmişim." Diyen Yusuf İslam neden Amerika da islamı yaşarken kısıtlanmadan, alay edilmeden yaşar da, Türkiye de dinini öğrenemeye giden, dinden bahseden insanlarla ne-den alay edilir küçümsenir?
Yine mesele insanın kendisini bilmemesine geliyor. Bilmek için düşünmek gerekir. Bilmek akıllı insan işidir. Ama akıllı olan insanlardan da kendini bilmeyenler olabilir. Her akıllı kendini bilmez, ama her kendisini bilen akıllıdır. Dolayısıyla da insan bu dünya da İslam’ın şartı beştir şartını kabul ederken, İslam’ın altıncı şartını da bilmelidir.
ALTINCI ŞART’ DA İNSANIN HADDİNİ BİLMESİDİR.
De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? ...( zümer/9)
SİZ HİC BAŞKA KONULARDAN YAZMAZ MISINIZ.
Kasım 7th, 2010 at 08:39MERAKLA BEKLİYORUM.
Yazılan her yazının farklı konusu var.
Kasım 7th, 2010 at 14:03Fark-edememiş olmanıza üzüldüm.
sevgiler.
"ALTINCI ŞART’ DA İNSANIN HADDİNİ BİLMESİDİR."
Kasım 7th, 2010 at 16:37Evet,
İnsanların kendileri ile tanış olmaları onların hadlerini bilmeleriyle direkt alakalıdır.