Kendimiz Olmayı Öğrenebildik mi?
Hayat ne kadar ağır olursa olsun, zaman ne kadar çabuk geçerse geçsin, kendimi yeni den keşfetmeye çalışıyorum. Birde diğer taraftan bakayım istiyorum. Geçmişi şöyle bir göz önüne getirip bakıyorum, hayat defterimde yırtılıp atılması gereken bir sayfaya rastlamıyorum şahsım adına. Yaptıklarımın ardında duracak garanti veriyorum kendime.
Kalbimden geçen bütün karamsarlıkları siliyorum tek tek. Benim için bir değer taşımayan bütün isimleri de. Sanki mas mavi bir gökyüzü gibi göreceğim artık kendimi. Gök kuşağım olmasa bile.
Kendimi avutmak yerine, hayal kurmak yerine gerçekleri yaşayacağım. Şimdiye kadar çok merhametli oldum, hep kırıldım, hiç kırmadım. Ama artık vurma sırası bende. Kimlere ve nasıl merhametli olacağımı da sınırladım. Artık unutmak ya da affetmek te yok her soruya uygun olan cevabı vereceğim.
Efendilik, dürüstlük pahasına hep öz veride bulundum. Fakat hiç karşılığını görmedim. Anladım ki iyi niyetli olmanın, merhametli olmanın yeri yokmuş bu düzende. İzime basanın bende gözüne basacağım artık. Böyle bir karar almakta belki geç kaldım ama sonunda kendim olmayı öğrendim.
Bu hayatın bana kazandırdığı tecrübelerin içinde en güzel olanı şimdiye kadar benim yaptıklarım, inancım, onurum, yaşam biçimim, insanlara bakışım bunu biliyorum. Hep doğru olan yaptım, hep doğrudan yana oldum. İnsan olmanın gereği de bu değimlidir zaten. Elbette iyi insan olmak, içinde yaşadığımız toplumun bizden beklediği olumlu davranışlar içinde olmak en güzel olanı ama çoğunun işe yaramadığını gördüm.
Zararı hep ben çekmişim şimdiye kadar. Büyüğe saygıda, küçüğe sevgide kusur etmedim hiç aklım yeterek. Hep affedici bağışlayıcı ve fedakâr oldum. Başkalarının malına, namusuna asla yan gözle bakmadım. Ben böyle oldukça huzur buldum kendimce fakat üzülen hep ben olmuşum maalesef
Öyle bir yere gelmiş ki insanlık anlayışı, bakış açıları kim ne için yaklaşıyor, kim ne için değer veriyor belli değil. Oysaki bize öğretilen bunlar değildi. Büyüklerimizden kötü olan nasihatler duymamıştık hiç. Onlar bize hep doğru olmayı, dürüst olmayı, mert olmayı öğrettiler. Kaçımız bunlara bağlı kaldık. Hangimiz doğru dürüst olana değer verdik.
Bu ilkeleri prensip edinen insanlar diğerleri üzerinde ne kadar etkili oldular. Bu bozulmanın, dağınıklığın sebebi nedir. Bu soruların cevabını bulmak o kadar da zor değil aslında ama önemli olan o doğru cevapları verebilmek.
Hayır! hayır! Ne kadar yeni kararlar alsam da aslımı inkâr etmem bana yakışmaz ben yine bildiğim yoldan yürümeliyim. Doğruluk, dürüstlük benim temel ilkemdir onlardan ayrılamam.
Gördüğüm densizlikler, haysiyetsizlikler ve basitlikler böyle düşünmeye sevk ediyor insanı. Toplum düzeninin bozulmasına, insanlığın yoldan çıkmasına gönlüm razı olmadığı içindir söylediklerim. Karşılaştığımız yanlışların bizim yapımıza uymadığı içindir.
Aslında ben beni iyi biliyorum, benim sitemim kendime ya da dürüst yaşantıma değil. Hayat içerisinde gördüğüm çirkefliğe, insanların ikiyüzlülüğüne ve yüzsüzlüğüne.
Karamsar davrandım, sitem ettim belki ama asla umutsuz değilim. Dünya da şüphesiz iyi insanlar da çok onların yüzü suyu hürmetine insanlık yanlış yolda olanlar da kendine gelecek bir gün. İşte o gün geç olmamalı. Değerlerimiz daha fazla zedelenmeden kıymeti bilinmeli.
Her şeyin, herkes tarafından anlamlı ve değerli olduğu günlerde yaşamak ortak arzumuzdur hepimizin. Eğer o günleri arzu ediyorsak bizlerde payımıza düşeni yapmalıyız. Bizden sonrakilere, özellikle son derece bozulmuş genç nesle iyi örnek olmalıyız. Bizi içten yıkmak, yok etmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. İşte o zaman insanlık görevimizi en güzel şekilde yapmış oluruz.
Başkalarına uşaklık yapmak yerine en doğrusu biz yine kendimiz olalım.Bu gün hizmet ettiklerimiz yarın bizide harcayacaktır.