Kelimelerin Kızaran Yüzü!..
Hayata akıl almaz bir şehvetle bağlananların insani damarları kuruyor…
Her şey mübahlaşıyor onlar için…
Meselelere bakışları ben merkezli bir hal alıyor…
Vicdansızlaşıyorlar vesselam!
Nazarları mana çerçevesine bir türlü uymayan bu tipler, her şeyi maddi sınırların içerisine hapsetmekte hiç sakınca hissetmiyorlar.
İnsan hayatının bile bir ederi oluyor bu sefiller için.
Savaşları da bu akıl çıkarıyor, terörü de…
Akıllarının arkasındakine ulaşabilmek için ne gerekiyorsa feda etmeye hazır ve nazır bir halde tetikte bekliyorlar…
Haksızca bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek gibi olduğuna hiç aldırmıyorlar…
Çıkarları yok etmek üzerine kurulu bir çalar saate benziyorlar…
Çıkardıkları fesat çığlığını kim duysa mahvoluyor.
Bu tiplerin bir gruba, bir millete, bir ırka mensup olduklarını söylemek de mümkün değil….
Her ırktan böyle insanlık düşmanları peyda oluyor.
Üstelik işledikleri cinayetleri öyle cümlelerle açıklıyorlar ki…
Kelimelerin yüzü kızarıyor!
Bu insanlık düşmanlarının en belirgin meziyeti kibir olarak ortaya çıkıyor…
Kendilerinden olmayanlara hayat hakkı tanımayacak kadar dehşetli bir kibir!
Bu sefillerin en önemli kozlarıysa ırkçılık oluyor…
Irklarını önlerine koyup, ne kadar gerçek varsa inkâra haklı görüyorlar kendilerini…
Bu ırkçıların, gücü elinde tutan tarafı imtiyazlarını kaybetmemek için…
Diğerleri daha fazla semirebilmek için her türlü nefreti kendilerine kalkan ediyorlar…
Bu hesaplaşmayı anlamsızca seyretmenin bedelini ise, canlarıyla zavallı insanlar ödüyor…
Ölenlerin habersizce öldürenlere destek verdiği kirli bir insanlık suçu ırkçılık!
Üstelik vazgeçmenin ve temizlenmenin olağanüstü zor olduğu nadir hastalıklardan…
Kardeşliğin en eşet düşmanı…
Hayatın baş belası!
İnsanlarını kaybeden bir ülkenin, mensubiyetine bakmadan bu kirlenmiş savaşa dur demesi için çok şey gerekmiyor…
Bütün başka şeylerden arındırılmış bir insani refleks yeter de artar bile…
Böyle büyük acıların bir son bulmasına.
Vatan için canını feda edenlerin, vatan denilen coğrafyanın insan için olduğunu unutması, bir cerahatin deşilmesi gibi kirletiyor bütün kutsalları…
Ve maalesef insandan daha büyük bir kutsalın olmadığını unutturuyor bize…
Irkı, rengi, milliyeti ne olursa olsun…
Allah’ın sadece bu coğrafyayı değil bütün kâinatı insan için yarattığını işimize gelmediği için yok sayıyoruz.
Unuttuğumuzsa; bizim yok saymamızın beş para etmediği gerçeği!
Bütün zaman dilimlerinde anlamını kaybetmeyen, sevgili kardeşim, tiyatro sanatçısı , araştırmacı yazar İrfan Gürkan :ÇELEBİ”nin bu değerli yazısını önemine binaen siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim..