KCK Ve Asrın Hukuk Bürosu
Öncelikle şu “KCK” denilen yapıyı ve “Asrın Hukuk Bürosu” adı verilen oluşumu bir inceleyelim.
KCK?
KCK’nın açılımı şu; “Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi”.
KCK’nın başı; PKK’nın şu andaki bir numaralı adamı olan Murat Karayılan. Karayılan, KCK Yürütme Konseyi Başkanı olarak adlandırılıyor. Bu yürütmenin bir Türkiye ayağı var ve buna da “KCK Türkiye Yürütmesi” deniliyor. İşte bugün bu gözaltına alınan şahısların tamamı, bu yürütmenin içerisinde yer alan şahıslardan oluşuyor.
KCK’nın görevi; Apo’nun “Demokratik Özerklik” projesine işlerlik kazandırmak, hayata geçirmek.
KCK’nın yeri; PKK’nın altında, BDP’nin üstünde bir yer. Bu nedenledir ki bu durum bazen KCK ile BDP arasında sürtüşmelere sebep olabiliyor. BDP tarafının “eskiden bir kocamız vardı, şimdi iki oldu” türünden serzenişte bulunduğu kulaktan kulağa konuşuluyor.
Asrın Hukuk Bürosu’na gelince…
Apo’nun yakalanma ve tutuklanma olayını “asrın olayı” olarak değerlendiren PKK yanlısı yaklaşık yüz avukattan oluşan AHB’nin kuruluş amacı ve görevi; Apo ve PKK olayını/davasını uluslar arası kamuoyuna taşımak, Apo ile PKK arasındaki ilişkiyi/irtibatı sürdürmek, Apo’nun talimatlarını, istek ve arzularını, şikâyetlerini Kürtçü basın vasıtasıyla kendi kitlelerine ulaştırmak.
Polisin AHB avukatlarından bazılarına yönelik yaptığı gözaltı uygulamasından hemen sonra, Kandil’den KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı imzalı bir açıklamada bulunuldu. Örgütün yayın organı Fırat Haber Ajansı vasıtasıyla yapılan açıklamanın altı çizilmesi gereken en dikkat çekici noktasını ise; “Süreç stratejik bir savaşa doğru tırmanıyor. Öcalan’ın avukatlarını hedefleme, Türk-Kürt birliğini dinamitlemektir” denilmesi oluşturuyor.
“Türk-Kürt birliğini dinamitlemek”…
İnsanın “Hoppala, nereden çıktı şimdi bu!” diyesi geliyor.
Bu uygulama, Türklerin Kürtlere yönelik gerçekleştirdiği bir uygulama değil ki! Bu uygulama, güvenlik güçlerinin, PKK uzantısı olduğu gerekçesiyle bazı avukatlara yaptığı sıradan bir uygulama. Türk-Kürt birliğiyle uzak-yakın ne alâkası var bunun!
Üstelik en basitinden, en taze eylemler olan, 40’a yakın askerin şehit edildiği Çukurca, on’larca sivil vatandaşın ölümüne sebep olan Ankara/Kumrular eylemleri Türk-Kürt birliğine zarar vermiyor da, bu gözaltı olayı mı bu birliği dinamitliyor!
Üstelik çok da umurunuzdaydı sanki Türk-Kürt birliği!
Tam tersine, siz değil misiniz, Türkiye’nin Doğu ve G.Doğu bölgesinde M-L bir Kürdistan kurmak amacıyla dağa çıkıp, en başından beri bu birlikteliği, içiçeliği bozmak isteyen?
Siz değil misiniz, Kürt vatandaşları tarafınıza katmak için özellikle Türk-Kürt çatışması yaratma gayretleri sarf eden!
Siz değil misiniz, “Biz kendi kendimizi yönetmek istiyoruz, özerklik istiyoruz. Dilimiz, kültürümüz ayrı, bayrağımız, coğrafyamız ayrı” diyerek, bu birlikteliğe nifak tohumları ekmeye çalışan?
Siz değil misiniz, ölen bir Suriyeli PKK’lıya “şehit” derken, öldürdüğünüz bir Türk askerine ise “düşman” diyen?
O halde?
O halde bu, “madalyonun öteki yüzü” anlamında, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit” anlamında, tamamen kendi kitlelerine yönelik korkarım özellikle bu yönde, birlikteliğin bozulması, dinamitlenmesi yönünde kışkırtma mahiyetli bir mesaj…
Sabahattin Talu
sabahattintalu@gmail.com