Kaz Dağlarında Kara Bulutlar!
Not: 6000 ton maden çamurundan 1 külçe altın çıkıyor. 1 külçe altın (12,5 kg) için 8 ton siyanür kullanılıyor!
Kaz Dağlarının üzerinde kara giysili ölümün kapkara bulutları dolanıyor.
Kaz Dağlarının katilleri!
Doğanın, ağacın, suyun, bitkinin, börtü böceğin katilleri!
İnsanın katilleri!
Geleceğimizin gaspçıları!
Sarıkızın yurdunun talancıları!
Homeros’un düşmanları!
Bin Pınarlı İda’nın cellâtları!
Hepsi ama hepsi bu kara bulutun içindeler.
Öfkeli satırlar, biliyorum. Evet, öfkeliyim.
16 firma, dağın 34 ayrı noktasında altın arama ve işletme ruhsatı almış.
Dağın düşmanları yasalarıyla, tüzükleriyle, ruhsatlarıyla, izin belgeleriyle, makineleriyle, siyanür torbalarıyla ve bilumum silahlarıyla saldırıya geçtiler. Bu saldırının hazırlıkları 5 yıldan beri devam ediyordu. Ve şimdi Ankara çıkışlı, hükümet mühürlü, bakanlık imzalı belgeyi suratımıza doğru sallayarak, sırıtıyorlar!
Öfkeliyim çünkü…
Hayatımızın katlinden kazanç elde ederek banka hesaplarını şişirenlere kim izin vermiş?
AKP hükümeti!
Helal olsun, siyasetinde İslam telaffuzlu sosu sıkça kullanan AKP’ye; kısa zamanda kapitalizmle bir uzlaştı, pir uzlaştı.
Ben onun kapitalizmle uzlaşmasına değil (başka seçeneği yok), vahşi kapitalizmle uzlaşmasına karşıyım!
Vahşi kapitalizm, kapitalist sistemin olumsuzluklarını onlarca kez katlayan bir barbarlıktır.
Örneğin Kanada, kapitalist sistemin olduğu bir ülkedir. Altın madenciliği alanında çok sayıda firması da var. Ancak kapitalist Kanada’nın altın madenciliği firmaları, Kanada’da istedikleri gibi faaliyet gösteremezler!
Öfkeliyim çünkü…
Kendi ülkelerindeki faaliyetleri, çevre ve insan sağlığı açısından koşullarla sınırlanan bu firmalar, Türkiye’de cirit atıyorlar! Kaz Dağları’nı delik deşik ederek siyanürle zehirleme ruhsatı alan 16 firmanın kaç tanesi Kanada ortaklı, göreceğiz?
Kanada’da kapitalist, Türkiye’de. Neden Kanada’da değil de, Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerde bunlar iş yapıyor? (Kanada yerine bir başka Batı ülkesi de olabilir).
Çünkü Kanada’daki kapitalist sistemin bir hukuku var, bir ölçüde toplumuna, çevreye saygısı var ve geleceğini koruyor.
Ya Türkiye’de?
Öfkeliyim çünkü…
Türkiye’de vahşi kapitalizm var!
Türkiye’de çalışma koşulları, çevrenin koruması, kentleşme vb. alanlara bakın; bırakın saygıyı, bir vahşet var.
Türkiye’de sermaye çok fütursuz! Çünkü bu sermayenin sosyalitesi yok!
Türkiye’de sermayenin vahşiliklerini önlemeyen hükümetler de fütursuz!
Katliamcıların ellerine av belgesini veren hükümete, onun Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığına soruyorum: Kaz Dağlarında altın arama ruhsatını verirken hiç mi vicdanınız sızlamadı?
Firmalarda vicdan değil, kar hırsı vardır. Ya siz de ne var? Yoksa firmalarla bir ortaklığınız mı var? Hangi akıl, hangi izan, hangi neden size bu izni verdirdi?
Siz, firmalara esir mi oldunuz?
O firmalar ki, delik deşik edecek cennetimizi.
Milyonlarca ton toprağı elleyecekler.
Kilometrelerce kare orman alanını ve yer altı sularını zehirleyecekler.
Siyanür basıp altın çıkaracaklar.
Kasaları altınla dolacak, banka hesapları şişecek.
Öfkeliyim çünkü…
Biz ne olacağız?
Oradaki insanların ve dağların hali ne olacak?
Su kaynakları, bitki örtüsü ne hale gelecek?
Altın madenciliğinden devletin gelir elde edeceğini sakın söylemeyin! Bu kocaman bir yalandır!
Kaldı ki, ondan aldığın vergi, yani “harcı b.kunu öder mi?”
AKP, doğanın, çevrenin, insanın katillerine av izni verdi.
Yalnız ve yalnızca firmaların çıkarı uğruna.
Halk nerede, hak nerede, adalet nerede, canlıların hayat hakkı nerede?
Siz suçlusunuz!
Biz de suçluyuz, çünkü suçunuzun karşısında (yöredeki birkaç kuruluşun tepkilerine rağmen) suskun kaldık!