Kayserili Yuvan Yuvanoğlu’nun Çanakkale Öyküsü
Henüz çocuk denecek yaşta Kurtuluş Savaşı'na gönderilen; Tokat’ın ‘hey onbeşli onbeşlilisi’, Yozgat’ın ‘Kınalı Kuzuları’ derken her geçen gün yeni bir dramatik öykü çıkıyor Çanakkale Destanımıza dair. Şimdi de Rum asıllı Yuvan Yuvanoğlu'nun öyküsü çıktı.
Biz bu toprakları tek başımıza kazanmadık/almadık; onlar, bunlar, şunlar... herkes vardı, çünkü biz Osmanlı idik.
Bilinen gerçek o ki, Anadolu’da yaşayan; Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Ermenisiyle, Rumuyla, Yahudisiyle, Osmanlı Halkı olarak top yekun mücadele verip savaştık Çanakkale de düşmana karşı omuz omuz. Her ne kadar, dış güçlerin kışkırtması ile Doğu da Ermeni, Batı da Rum ayaklanmaları olsa bile.
İşte size bir Osmanlı vatandaşından Kurtuluş Savaşı öyküsü:
Çanakkale Savaşı'nın binlerce kahramanından biri, Kayseri'nin Develi ilçesinin Aygösten Köyü'nde 1891'de doğan Rum asıllı Türk vatandaşı Yuvan Yuvanoğlu'ydu. Yuvanoğlu öldüğünde 17 yaşında olan diş doktoru Todori (70) ile 12 yaşında olan kimya mühendisi Yani (65), dedelerinin günyüzüne çıkmamış 'kahramanlık' öyküsünü anlattı. Cumhuriyet Bayramlarını kaçırmayan dedelerinin Atatürk'e hayran olduğunu söyleyen Todori Yuvanoğlu, Sabah'tan Erhan Öztürk'e şunları söyledi: "Gazi rozetini yakasından hiç çıkarmadı. Cumhuriyet Bayramı'nda askeri jiple tören alanına gider, halkı selamlardı. Bacağı kesildikten sonra köye dönüp deri ticareti yaptı. Bir süre sonra ailesiyle İstanbul'a taşındı."
Savaştan sonra "muharip gazi" aylığı alan ve deri ticaretiyle uğraşan Yuvanoğlu'nun ailesi, aynı zamanda İstanbul'da Façyo adlı lokantanın da sahipleriydi. Dedesinin daha sonra Büyükada'ya yerleştiğini belirten Todori Yuvanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dedeme Büyükada'da 'Hacı Yuvan' derlerdi. Bana zaman zaman savaştan bahsederdi. Bir gün beni karşısına alıp, 'Evlat ben bu vatan için bacağımı kaybettim. Çanakkale'nin her daim bizimle yaşaması lazım. Onun için Büyükada'ya oturduğumuz bu evin yerine bir apartman yaptıralım ve adını Çanakkale koyalım' dedi. Babam Petro, dedem 1961'de 70 yaşındayken ölmeden bir yıl önce, isteğini yerine getirdi. Apartmanın ismini Çanakkale Apartmanı koydu. Dedesinin onlara sık sık savaştan bahsettiğini belirten Yani Yuvanoğlu da "Evimizde büyük bir Türk bayrağı vardı. Bacağını süngü savaşında kaybetmiş. Süngü savaşından dolayı askerlerin cesetleri tanınmayacak halde oluyormuş. İngiliz askerlerini altın dişlerinden, Türkleri ise normal dişlerinden teşhis ederlermiş. Babama zaman zaman, 'Anıtkabir'i ziyaret edin. Çocuklara da Atatürk'ü anlat' diyordu. Göğüs göğüse savaştıklarını anlatıyordu" dedi.
1955'te yaşanan ve birçok azınlık mensubunun Türkiye'den ayrılmasına neden olan 6-7 Eylül olaylarında Büyükada'da olduklarını anlatan Todori Yuvanoğlu, "Bütün sokaklar savaş alanı gibiydi. Yakıp, yıkıyorlardı. Dedem evimizde bulunan 6 metrelik Türk bayrağını alarak, iki katlı ahşap evimizin balkonuna çıktı. Bayrağı salladı. Biz korku dolu gözlerle bekliyorduk. Kendisi Çanakkale gazisi olduğu için herkes çok severdi. Göstericiler balkonda bayrağı sallayan dedemi görünce, 'Burası Çanakkale kahramanı Hacı Yuvan'ın evi. Bu eve zarar gelmeyecek' deyip geçtiler. Daha sonra dedem elindeki bayrağı boynundan aşağı sarkıttı ve uzun süre balkonda bekledi. Bu olaylar bizi çok etkiledi. 1969'da Yunanistan'a göç ettik. Türkiye bizim için önemli ve hatıralarımız olan bir yer" diye konuştu.
24 yaşındayken gittiği Çanakkale'de sağ bacağını kaybeden Rum asıllı 'Hacı' lakaplı Yuvan Yuvanoğlu, 70'ine kadar vatan aşkıyla yaşadı, yaptırdığı apartmana bile "Çanakkale" adını verdi...
...
Biz bu vatanı kolay kazanmadık, korumak ve geleceğe taşımakta elbet kolay olmayacaktır. Bunun tek yolu da birliğimize dirliğimize sahip çıkarak, sevgimizi saygımızı koruyarak, kimseyi korkutmadan, ürkütmeden, hep beraber emin adımlarla yarınlara yürüyeceğiz, ÇANAKKALE RUHU İLE…
Eğer aksini yapar; biribirimizi korkutur isek, -başkalarını korkutanlar da kendisi korku içerisinde yaşar,- mantığından, herkesin huzuru kaçar. Bunu yapmaya kimsenin hakkı yok. Bu ülke hepimize yeter…
Çanakkale bir gün değil hergün hatırlanması gereken bir toprak/efsane/destandır.
Çanakkalenin tarihini içimizde yaşamamız en doğru olandır.
Çanakkale’nin aziz şehitleri sizi minnettarız, ruhunuz şad olsun. Mehmet Ballı / 2013