content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

23 Ağu

Kavrayamadıkları!….

20. yüzyıl ideolojiler çağı idi, diyebiliriz. Kapitalizmin geliştiği, komünizmin parlayıp söndüğü, faşizmin ikinci dünya savaşından sonra tarihin derinliklerine gömüldüğü yüzyıl olarak hatırlayacağız yirminci yüzyılı.
Bir de şunun la hatırlayacağız,

Dinlerin geri plana atıldığı, hatta sosyal hayattan neredeyse hep silindiği, tu-kaka edildiği yüzyıl olarak da anacağız.
Her ne kadar hür dünyada( kapitalist blokta) din özgür olarak yaşanıyormuş gibi görünse bile; Hıristiyanlık iyice sosyal hayattan çekilmiş(bugün bile öyle), sadece Pazar günleri ve yılın birkaç gününde hatırlanan, daha çok kimlik oluşturmada kullanılan bir öğe gibi kullanılmıştır.

İslamiyet ise kapitalizm tarafından geri kalmışlığın müsebbibi ve simgesi olarak gösterilmiş, komünizm ve faşizm de ise (halkı uyuşturan afyon gerekçesi ile) düşman ilan edilmiştir.

Gerçekte ise bu ideolojilerin niyetleri, dinin kişi üzerindeki etkisini ve din adamlarının otoritesini kırmaktı.
Ülkemiz de bu yüzyıldaki gelişme ve çekişmelerden nasibini almış, her ne kadar geri kalmışlığın ve sosyal sınıfların gelişememesinden dolayı, ideolojik çatışmalar gerçek mecrasından çok , takım taraftarlığı gibi senlik- benlik çekişmeleri şeklinde geçse bile; gerek kapitalistler gerekse sosyalistler/komünistler dünyanın diğer gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi din üzerinde olumsuz propagandalarını en acımasız şekilde sürdürmüşlerdir.
Dolayısıyla, bu ideolojinin taraftarları dindarları gerici, çağ dışı, bağnaz , geri kalmışlığın müsebbibi olarak görmüşler, göstermişlerdir.

Din hocaları çember sakallı, kara cübbeli, menfaat kar, halkın masum duygularını sömüren, bilime ve ilerlemeye karşı kişiler olarak yazılmışlar/çizilmişlerdir.

Aslında, tüm çekişmeler ve saldırılar halk üzerinde hakimiyet kılmak, suyun gözünde egemenlik tesis etmekten öte bir şey değildir. Bunun bu kadar dar ve basit olmadığını söyleyebilirsiniz. Size 12 Eylül generallerinin dine karşı tavırlarını örnek olarak gösterirsem bana biraz hak vereceğinizden eminim.

Ben aslında konuyu bu yönde işlemeyecektim, işlemek istediğim insanların ideolojik saplantılarla karşısındakini ötekileştirmesi ve düşman ilan etmesi üzerine olacaktı.

İsterseniz bu minvalde devam edelim,

Demiştik ki yirminci yüzyılda ideolojik saplantılarla insanlar, dolayısıyla toplumlar karşısındaki ötekileştirdiler. Onlar için karşısındaki ya ak, ya da kara idi, ikisinin arasında gri tonlamalar yoktu.Bu tüm ideolojiler için geçerli olduğu kadar dindarlar için de böyleydi.

Mesela komünistler için tüm dindarlar gerici ve yobazdı. Dindarlar için ise tüm solcular komünist, yani dinsizlerdi.Hal böyle olunca toplumsal anlayış, hoşgörü yirminci yüzyılda en çok aranılan erdemler olmuştur.

İdeolojik çatışmaların durmasıyla birlikte, gelişen iletişim araçları ile beraber artan ekonomik özgürlükler, fertlerin ben merkezini geliştirmiştir.Ayrıca fertlerin birbirini tanımasına,incelemesine izin vermeyen ideolojilerin tarih olması ile birlikte karşılıklı birbirini anlama merakı ve melekesinin gelişmesiyle ve kişisel özgürlük taleplerinin artmasıyla hoşgörü ortamı da yaratılmıştır.

Mesela, eskiden kim oruç tutuyor,kim tutmuyor takip edilir, kişi ona göre yargılanırdı. Bu her ideoloji için de geçerli idi. Kişi eğer oruç tutuyorsa, komüniste göre gerici, dindara göre imanlı, dürüst kişi idi.Eğer tutmuyorsa komüniste göre ilerici, dindara göre imansız ve ahlaksızdı.

Bugün görüyoruz ki insanlar artık karşısındakinin ne yapıp, yapmadığı ile çok ilgilenmiyor. Önemli olanın toplumda nasıl davrandığı ve topluma ne verdiği.

Yazımın sonunda şu komplo teorisini ortaya atayım, belki yazımı daha ilginç kılar.

“Acaba generaller gerçekten dünyanın gidişatını takip edemedikleri için mi, yoksa bu güne kadar olduğu gibi ülkemizin “ağababa”ların pençesinden kurtulamadıkları için mi dünyadan,dolayısıyla toplumumuzdan bu kadar gerideler?

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank