Katil Yakalandı
Bu günlerde tüm kanallarda yoğun bir şekilde, hunharca işlenmiş bir cinayetin haberi var. Herhalde yakın tarihte hiçbir cinayet haberi bu kadar detaylı yer almadı haberlerde.
Ermeni gazetecinin haberi bile bu kadar süre kullanılmadı.
Haberlerde özellikle öne çıkarılan avukatın mesajları. Katili teslim eden veya ettiği ileri sürülen avukat. Kelimenin tam anlamı ile katil için seçilmiş bir koruyucu melek. İki sözünden biri “ çocuk” ifadesi.
Nerde ise cinayeti “ hayır için “ işlediğini bile söyleyecek.
Sanki kamuoyunun kafasına ve yargıçların şuur altına bunun bir “ çocuk” olduğunu monte etmeye çalışıyor.
Bizde bir söz var; ” Kıçını sarı bok değdirin biraz”
Bu zaman zarfında dersine iyice çalıştırmışlar. Bu cani, bu şekilde eminim cinayet fakültesini birincilikle bitirir.
Ne imiş efendim. Aniden sinirlenmiş. Kendini kaybetmiş. Mutfaktan ekmek bıçağını almış kızın karnına sapladığını hatırlıyormuş ondan sonrasını hatırlamamış
Yani bu mantıkla bakarsak şuurunu ilk bıçağı vurduktan sonra kaybetmiş olmalı.
Öyle değil mi ? Hani şuurumu yitirdim diyor ya. Hatırlamıyorum diyor ya. Merak ettim acaba nerde şuurunu kaybetti? Acaba kızı başkası ile yatakta mı yakaladı? Hem yakalasa bile üzerinde hiçbir hukuki hakkı olmayan birini neden bu denli, cinayet işleyecek kadar kıskanır.
Sanki çok kıskanç biride kendisi!
İfadeler şöyle sanırım. Eve gittik. Bilmem ne kapısından girdik. Hatta kapı kilitli idi dışarıda kaldık bir süre. Sonra içeri girdik”
Dikkat edilirse aradan altı aydan fazla zaman geçmesine rağmen katil detayları hiç unutmamış
Devam ediyor katil ;” İçeri girdik sohbet ettik öpüştük, sonra telefonunu kurcaladım. Orada bazı mesajlar vardı. Bunu sordum. Beni geçiştirdi. Bende bir anda şuurumu yitirdim öldürdüm”
Katil diyorum çünkü öldürdüğünü mahkemede ve savcılıkta itiraf ediyor. Mahkemede bunları söylemiş katil. Nasıl öldürdüğünü de anlatırken hiçte şuurunu yitiren birisine benzemiyor.
Ama mutfağa gittiğini hatırlıyor. Demek ki daha şuurunu kaybetmemiş. Ekmek bıçağını alıyor. Demek ki daha kaybetmemiş şuurunu. Geliyor kızın karnına saplıyor. O sırada yine şuuru üzerinde. Bilerek vuruyor bıçağı. şuurumu kaybettim dediği dönem ise kızın telefondaki kişileri geçiştirmesi. buna göre burdan sonrasını hatırlamaması gerek. Ama hatırlamadığım dediği dönemlere bakıyoruz. İlk bıçak darbesinden sonrasını hatırlıyor ve anlatıyor. Kimi kandırıyor anlamadım.
Eğer o mahkeme üyeleri bu ifadeye inanarak bu soğukkanlı katile çocuk muamelesi yaparsa,
Eğer bu ifadelere dayanarak bu caniye masumiyet, planlamadan işlenen cinayet şuursuz işlenen cinayet şeklinde hafifletici sebepleri öne alırlarsa doğrusu bu hâkimlerinde yargılanması gerekir.
Yani kızın cesedini bavula sığmadığını, bunun için destere almaya gittiğini, başını destere ile kesmesi gerektiğini düşünen bir kişi nasıl olurda cinayeti şuursuz işler anlamak mümkün değil.
Ani kararla işlenen ve şuursuzca yapılan bir eylemin devamı böyle olmaz. Olması için, yani katil şuurunu yitirmişse orada bir veya birkaç kişi daha olması gerekir. Katil şuurunu yitirmişse diğerlerinin anlatılan bu hikâyede ortak olmaları gerekir.
Yani kızın cesedini torbaya koymak, başını destere ile kesmek müzik aletinin çantasına yerleştirmek , ve evden çok uzağa götürmek fikri şuursuz adamdan çıkmaz. Sonra kaçmak ve aylarca polisin yönünü değiştirmek için basını kullanmak dedi kodu fısıldamak ve zmana kazanmak. Bunlar şuursuz adam işi değil.
Kaldı ki katil yalan söylüyor. Dedik ya dersine iyi çalıştırılmış
“Yalnızdık” diyor. Israrla çocuk olduğu vurgulanıyor. Baştan sona yalan uydurulmuş bir kurgu.
Satanist değilim diyor. Öyle demesi gerek. Çünkü ayin işi araya girerse başkaları da girer. Öyle ayinde tek olunmaz.
Çocukmuş. Kazık kadar adam çocuk oluyor. Ama yaptıkları çocuk işi değil.
Nasıl çocuksa. Genç bir kızı evine götürüyor. Kadın erkek ilişkisini biliyor. Votka içmeyi ihmal etmiyor. Cep telefonunu kontrol edecek kadar da dikkatli. Çocuk ruhlu sevgilerde kıskançlık böyle olmaz. Avukatı sürekli psikolojisinin bozuk olduğunu vurguluyor ve kamuoyunu bu katile acındırmaya çalışıyor.
Polis ve savcılık araştırmayı sürdürüyordur. Sürdürmeleri de gerekir.
Bu yalan hikâye ile mahkeme karşısına çıkmakla bu cinayet ört bas edilemez.
Ben şahsen satanist bir ayin konusunda ısrarlıyım.
Mutlaka bu yalan hikâyenin gerçeğini ortaya çıkaracaklardır.
Ben şahsen ne o zavallı kızı ve ailesini tanırım, ne de katil tarafını. Bu sebeple her iki taraf içinden birine taraf olmam mümkün değil.
Ancak şu var ki zavallı bir kızı soğukkanlı bir şekilde öldürüp, parçalara ayırtıp çöplüğe atan kim olursa olsun onun tarafı da olmak mümkün değildir.
Onu masum görmek mümkün değildir.
Cinayete kılıf aramak mümkün değildir. Kendi ifadesi ile basit bir kıskançlık yüzünden de olsa işlenen bu cinayetin cezası asgarisinden müebbet hapis olmalıdır.
Allah kimsenin başına vermesin