Katıksız Kazmaların Kimyasal Analizi
Kazma Olmanın Faydaları Üzerine
- Oğlum Büyüyünce Ne olacaksın?
- Kazma olacağım baba!
Sanırım küçüklüğünde kazma olmak isteyen bir çocuk yoktur ama, büyüdükçe hangi meslek cins ve ırktan olursa olsunlar, sıfatlarının yanına "kazma" yı da eklemekteler. Doğuştan normal olunsa bile, canlının çevresel ve genetik etkilerle kazmalaştığını görürüz. Kazmalaşmanın daha çok genetik mi yoksa çevresel etkilerle mi ortaya çıktığı konusunda bilimsel bir veri yoktur. Ancak her iki faktörün neredeyse eşit etkisinin olduğunu nesnel gözlemlerimiz ışığında söylememiz mümkündür.
Kazmalaşma faktörü konusunda ayrıntıya inmeye gerek görmüyorum ama, hangi mesleklerin, hangi toplumların, hangi yaş ve cinsiyetin kazmalaşma faktörüne daha fazla destek sağladığı bir başka bilinmeyen durumdur.
Kazmaların Özellikleri:
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, kazmalar toplumun her katmanında görülebilmektedir. Yani her yaşın, cinsiyetin, ırkın, mesleğin, bölgenin ayrı kazma türleri ve türevleri bulunmaktadır.
Genel olarak bu özellikleri şöyle sıralayabiliriz.
1. Kazmalar yavaştır, hız onlar için ifrit olunacak bir olgudur.
2. Kazmalar üşengeçtir, onun için gerekli hiç bir şey ve durum neredeyse yoktur. Hayatın kendisi zaten nefes alınmak asgari şartlarda da olsa yemek içmek için bir olgudur.
3. Kazmaların egoları aslında güçlü olmasa bile, başkalarını düşünmeme adına ne varsa eksiksiz yaparlar. Bunlar arasında, toplum içinde bağırarark telefonla konuşmak, yakınında çöp kutusu varken çöpü (çöplük gibi olan) bedenine en uzak mesafeye fırlatmak, hatta fırlatmaya bile tenezzül etmeksizin olduğu yere bırakmak, trafikte 2 saniye olan sarı ışık sürecinde korna çalmayı başarabilmek vb.
4. Kazmalar nezaket, centilmenlik, sanat vb. özel yeteneklerden mahrumdur. Bu tür inceliklerin varlığından bile habersiz olduklarından gerekliliğini de doğal olarak hissedememektedirler.
5. Kazmalar teknik ve teknoloji konusunda özel yeteneklere sahiptirler. Onlarla teknolojiyi en geriden takip etme konusunda kimse yarışamaz. En dramatik olan tarafı da, son model teknolojileri en ilkel yöntemlerle ve en fazla bir iki fonsiyonuyla kullanabilmeleridir. Örneğin cep telefonunun yeşil tuşuna basarak alo demek, veya tuşlarına basıp aramak, otombil kullanımında da kontak anahtarını çevirmek, radyo/cd, klima düğmesine baskamktan öteye gitmezler. Bilgisayarlar ise, solitaire (kağıt oyunu), müzik dinleme, messenger açmak bilgisayar biliyor olmak için yeter de artar bilgilerdir.
Kazmayı tamamlayıcı meslek kabul edersek, meslek sahibi olma açısından, en kolay intibak edilen yegane meslek olarak ta değerlendirebiliriz.
Kazma Olmanın Faydaları:
Kazmalar ve Kariyerleri:
Kazmaları bu kadar karaladık karalamasına ama, toplumda en başarılı kişilerin çoğunun kazma olduğunu ayrıca belirtmek gerek. İyi de hem kazma hem başarı nasıl bir araya gelmekte sorusunu sorarsınız şimdi. Zevkle izah edelim. Kazmalık bir olgudur. Kazmalık, karizmatik olsun olmasın, hasbel kader lider olmuş tepe yöneticileri veya genel müdürler için en ideal yönetim ekibidir. Çünkü kazmalar için hiç bir şey farketmeyecek, kendilerine ait fikirleri olmayacak, kafalarıyla üretecekleri tek şey kepek olduğundan bu tür homosapiensler ideal ekip insanlarıdır. Liderin en basitten en çetrefillisine bütün nanik, numara, oyun ve sahtekarlarına katlanan, onları görmezden gelen yegane kişiler kazmalardır. Eee, bu kadar güzide özelliklere sahip olan kişiler kamuda olsun özel sektörde olsun çok rahatlıkla terfi etmekte ve kazmalarla dolu toplumun kazma yöneticileri oluvermektedir.
Kazmalar ve Sağlık:
Kazmalar homosapiens insanların en sağlıklı olanlarıdır. Çoğu kalın enseli ve şişmandırlar. Daha düz ifadeyle obezdirler. Hemen çoğunun ensesi fazlacak kalın veya zayıf ise de fazla uzunboyludurlar. Bu fiziksel özelliklere sahip olamayan kazmalar bulunsa bile çoğu bu tür fiziksel özellik içeren genom dizilimine sahiptir.
Kazmalar genellikle gamsız olduklarından hemen hemen kendilerini hiç kasmazlar ve aceleleri yoktur. Farketmezlik üzerine kurulu olan hayatları onları riskten korur, stresten korur ve habire kilo alırlar.
Kazmaların kilo rejimleri de son derece istikrarlıdır. Pek tabi ki bu istikrar kilo artışı yönünde ve artan oranlıdır.
Kazmalar ve Duygusallık
Erkek kazmalar için:
Erkek kazmalar B tipi bayanlar için ideal erkeklerdir. Çünkü onlar uyumlu insanlardır. Ancak zevksizlikleri o kadar zirvededir ki, bu konuda malesef cilalayıcı hiç bir cümle bulamamaktayım.
Kadın kazmalar için:
Kadın kazmaların A tipleri ve B tipleri de görülabilir. Ancak kadın kazmaları bildiğiniz her yere götürebilirsiniz. Sizinle çoğu yere gelmeyi kabul ederler. Ancak onların beraberlikleri saman tadındadır. Erkeğe eşlik eden kazma bayanın varlığı ile yokluğu arasındaki fark sadece fiziksel yöndedir. Ruhsal açıdan yok hükmündedirler. El ele tutup yürüken olsun, yağmurda yürürken olsun, bir yaz akşamında gece mehtabı izlerken olsun tam anlamıyla ölü bir deniz gibi hareketsiz haşlanmış patates gibi tatsız ve tuzsuzdurlar. Hatta bir çoğu böyle durumlarda el ele tutuşmaya bile gerek görmeyecek ruhsuzluktadır.
Kazmalar en sıradan ve en kısa süreli cinsellik yaşadıklarından dolayı, cinsellikten hoşlanmayan veya önemsemeyen bir ton kadın için ideal tiplerdir. Cinsellikte bay ve bayan kazma son derce mutlu bir ilişki yürütürler. Çünkü her ikisi de cinsel fantezilerden münezzehtir.
Kazmalar ve Para:
Ne yazık ki paralı insanların çoğunun kazma olduğunu en başta belirtmek gerek. Kazmalar iyi para kazanırlar. Çünkü onlar harcamayı bilmezler. (Gerçi harcasalar bile en zevksiz alanlara harcamaktan özel zevk duyarlar.)))
Sevgili okurlarım, kazmalar hakkında inanın ortaya konulacak o kadar şey var ki, değil makale kalınca bir kitap bile yazabiliriz. Eee, şimdi gelelim etiket koymaya. Bu yazyı okuyanların hiç birisi kazma değil, çünkü kazmalar böyle internet sitesine girip te köşe yazarı gazetesinden makale okuma zevksizliğini yapmaz. Eh bu da yazımınız en popülist, faydacı ve yalaka cümlesiydi. Neme lazım, bir de güzide okurlarımı ürkütmeyeyim. Gazetemize kazmalar okuyamaz diye etiket yazma gereğini bu yüzden duymadık. Bu yüzden hiç biriniz kazma değilsiniz anacığım. İçiniz rahat olsun. Zaten kazmaların böylesi traji komik pazar yazılarını anlayabilmeleri için edebiyat bilgileri yeterli değildir.
Son Not: Bunca satırları peş peşe dizdikten sonra "Kazma nedir" sorusu artık anlamsız kalmaktadır. Zira kazma işte bu yazdıklarım ve yazmaya zaman bulamadıklarımdır. Pazar keyfiniz yaz yağmuru tadında, yağmuru sevmeyenler içinse kış güneşi serinliğinde olsun. En azından psikolojik olarak. Bu gün cezvenizin içine koyduğunuz kahveye bir parça da Ahmet Fidan cümlerinin ezmesinden katın. Kahveniz daha köpüklü olacaktır.))) Sevgi ve saygılarımla.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.kamudanhaber.com, http://www.siyasalforum.net, http://www.gercekgazete.web.tr, http://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Böylelerine kırsal kesimde kazma, şehirlerde ise maganda denilebilir miydi?
Ağustos 1st, 2010 at 03:11Çapar Kanat
Çiftçi-Çiğ Süt Üreticisi
Değerli hocam,
Tam da pazar neşesi olabilecek bir yazıydı.
Derler ya hani "güleriz ağlanacak halimize" diye.
Öyle güzel betimlemişsiniz ki o kişileri gözümün önünde canlandırmadan edemedim. Haliyle de gülümsedim.
Sözlerinize katıldığımı da kendi gözlemlerimin ışığında söyleyebilirim.
Saygılarımla.
Ağustos 1st, 2010 at 13:09Sayın Ahmet Fidan hocam,
Ağustos 1st, 2010 at 14:34Yazınızı okurken bir yanda güldüm, bir yandan da endişelendim anlattığınız özelliklere uygun kişilerin etrafımızda çoğaldığını düşündüm bir an, gerçekte belki yeterince var bu kişilik bozuntuları ama daha da çoğaldığını düşünmek korkutuyor. Şimdi bizler bazen onlardan kendimiz uzak tutmayı başarabiliyoruz, mesela şambriyel lastikle denizde yüzenleri görmek istemediğimizden o tür yerlere gitmiyoruz.:) Boynunda zinciriyle yılın modasını yarattığını düşünenlerden, yemeğini yedikten sonra bakın neler yedim der gibi etrafa garip sesler verenlerden, bindiği son model arabanın yaptığı en iyi şey olduğunu sananlardan, sorsan bu yıl oscar kimin oldu diye cevap veremez tabiki de sana bön bön bakıp sen onu boşver bak yen cebim nasıl ama diyenlerden, gittiği 5 yıldızlı otelin kendine ait olduğunu düşünüp parasıyla etrafına hükmedenlerden (bu arada ben 5 yıldızdan nefret ederim.)Allah bizleri korusun çünkü onlar dışı insan görünümlü boş şişme oyuncaklar gibiler. Kaleminize sağlık hocam...
Kıymetli hocam
Şahane bir yazı olmuş kutluyorum
Manisa nın meşhur cehennem sıcağında tatlı bir esinti oldu ruhuma ve güldüm ve düşündüm tabiki.
Evet kazmalar çok güzel tarif görmüş buna fazla bir katkı bulamam
Sadece şu minik tespitimi eklemek istiyorum
Mezarımızı kazmalar kazsa da onlara inat biz kürek olalım ve sevgi toplayıp dağıtalım
Selamlar sevgiler saygılar
Ağustos 1st, 2010 at 15:20Çok güzel bir yazı olmuş hocam kaleminize ve yüreğinize sağlık cidden....kazmaların yapmış oldugu eylemler hakkında daha çok düşündürdünüz bizleri?yazınızı okurken kendimi gülmekten alıkoyamadım doğrusu iyiki varsınız:)))))
Ağustos 1st, 2010 at 15:22Sevgili arkadaşlar,
Güçlü ve tamamlayıcı yorumlarınız için çok teşekkür ederim.
Amacımız, plastikleşen dünyada, sahici insan ve sahici dostluklar ile, kanserojenleşmeden, yaşamımızı peşimizden artılar ekerek sürdürmektir.
Ağustos 1st, 2010 at 15:25Küçüklüğünde anlamını bilmediği için “kazma olmak” isteyen çocuk hocam... Çoktur da… Yaşam içinde kazmanın ne demek olduğunu bildiği halde “kazma” olduğunu bilen yoktur sanırım…
Ağustos 1st, 2010 at 16:37Değerli paylaşımınız için teşekkür ederim.
Bu arada Nesrin hanımın:
"mesela şambriyel lastikle denizde yüzenleri görmek istemediğimizden o tür yerlere gitmiyoruz.:)" sözlerinin biraz ağıra kaçtığını düşünüyorum, her ne kadar sözlerinizin sonunda gülümsemişseniz de ben bu sözleri içim burkularak okudum Nesrin hanım... Ha "şambriyel lastikle" denize girdim mi ? Hayır girmedim, açıkçası denize girmediğim için girmedim ama girenleri biliyorum, görüyorum...
Neyse ben "mesela şambriyel lastikle denizde yüzenleri görmek istemediğimizden o tür yerlere gitmiyoruz.:)" bu cümleleri okumamış saydım kendimi vee sayenizde bir kahve molasının zamanın gelmiş olduğunu farkettim 🙂 bana müsade 🙂 Kazmalardan uzak bol köpüklü bir kahve beni bekliyor 🙂
Saygılarımla...
Küçüklüğünde anlamını bilmediği için “kazma olmak” isteyen çocuk çoktur hocam... Çoktur da… Yaşam içinde kazmanın ne demek olduğunu bildiği halde “kazma” olduğunu bilen yoktur sanırım…
Ağustos 1st, 2010 at 16:41Değerli paylaşımınız için teşekkür ederim.
Bu arada Nesrin hanımın:
"mesela şambriyel lastikle denizde yüzenleri görmek istemediğimizden o tür yerlere gitmiyoruz.:)" sözlerinin biraz ağıra kaçtığını düşünüyorum, her ne kadar sözlerinizin sonunda gülümsemişseniz de ben bu sözleri içim burkularak okudum Nesrin hanım... Ha "şambriyel lastikle" denize girdim mi ? Hayır girmedim, açıkçası denize girmediğim için girmedim ama girenleri biliyorum, görüyorum...
Neyse ben "mesela şambriyel lastikle denizde yüzenleri görmek istemediğimizden o tür yerlere gitmiyoruz.:)" bu cümleleri okumamış saydım kendimi vee sayenizde bir kahve molasının zamanın gelmiş olduğunu farkettim 🙂 bana müsade 🙂 Kazmalardan uzak bol köpüklü bir kahve beni bekliyor 🙂
Saygılarımla...
:)) Ahmet Bey, bugüne kadar okuduğum yazılarınızdan belkide en güzeliydi.Pazartesi sendromunu attırdı üstümden:)görüşünüze katılmamak mümkün değil.Ama "kazma"ların olmadığı bir Türkiye düşünmekte mümkün değil sanırım:)hatta çok lüx:) Benimki kış güneşli olsun:) kahvem de yeterince köpüklü:)hayatta, mümkün olduğunca az "kazma"larla karşılaşmak dileğiyle...
Ağustos 1st, 2010 at 19:57valla ahmet bey ben bugün bu kazmaları çok andım::)) .. piknik dönüşü çöplerini arabamın altına saklayan kazmaları yani... çok güzel yazmışsınız.. harikasınız:)) sevgiler
Ağustos 1st, 2010 at 21:25Sayın AHMET FİDAN,
Yazınızı okudum, ne yazık ki bu tür kişiler var. Türkiye zaten bu nedenle çok fazla ilerleyemiyor, sebebine gelince kişilerin böyle olmasında yalnızca onların suçu yok. Başta bulunanlar özgürlükleri kısıtlayınca veya iktidara gelenler ''Halk beni iktidara getirdi, istediğimi yaparım.'' zihniyetine sahip olanlar halkın önünü kesince yükselmek isteyenlerin bir kısmı bu sınıfa girmek zorunda kalıyor, yoksa insan psikolojisi engellemelere karşı dizayn edilmiştir. İnsanlar okudukça ve eğitim düzeyi yükseldikçe bu tür olanlar yerini gelişmeye bırakır, gazeteci-yazar ve şairler bunun için var. Bu kesimler ellerindeki bütün gücü kullanarak aydınlatmak zorundadırlar, unutmayalım ki bu ülkeye Cumhuriyet İngiltere'den 750 yıl sonra gelmiştir. Matbaanın ülkeye girmesi ile batı arasındaki fark ise 400 yıldır, bunları göz önüne alarak daha fazla mücadele edilmesi gerekmektedir.
KERİM ÖZBEKLER
Ağustos 1st, 2010 at 23:11GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR
Nehir: Evet AHMET Bey size şimdi yorum yapabilirim... Çok güzel yazınız sizi acımasızzca eleştiremicm, kadın ve erkek kazmalara değinmeniz çok güzel,etik,kendime sordum ben nekadar kazmayım.... Aslında sorun, kibarlığı, dürüslüğü, insan toplumu başkasından bekliyor...
Ağustos 1st, 2010 at 23:25Kimse kendine BEN Neyim sormuyo....
Sevgili Sacide hanım düşüncelerinize saygı duyuyorum okumamış saymanızı da saygıyla karşılıyorum. Ama bunlar benim düşüncelerim di ve aynı fikirdeyim..Ben o cümleyi aynen uyguladığım için yazdım. Belki herkesin adına yazmışım gibi olmuş şöyle deseydim "gitmiyorum" daha doğru olurdu.Evet bu tür insanları görmemek için kendimi uzak tutuyorum bu doğrudur. Burada iç burkulacak bir şey olmadığını düşünüyorum Tabiki size saygım sonsuz ama yine söylüyorum etrafımızda kendini bilmez çok fazladır. Biz ne kadar red etsekte bu bir gerçektir. Kendimizi bunlardan uzak tutmak bizim elimizdedir.Sayın hocamın da dediği gibi kazma çeşitli bir modeldir. Ve yazdıklarımın hepsinin birer gerçek olduğu katidir.
Ağustos 2nd, 2010 at 14:09sevgiyle kalın ....kahveniz bal şeker olsun..
Sevgili Ahmet Fidan,
Ağustos 3rd, 2010 at 02:53Kazmalik genetiktir. Her insanin icinde azicikta olsa kazmalik vardir. Kazmalik bi nevi hastaliktir ve bulasicidir. Cocuklar buyurken cevresinde hangi renk cogunluktaysa ona burunur ve gelisir.
Kazmalarin egitilmisi, cahili, yasi, cinsiyeti, irk'i, olmaz.
Kazmalar da kisilik bozuklugu vardir.
Her ailenin icinde nadirde olsa bir kazmasi vardir.
Erkek egemen bir toplumda yasadigimiz icin erkek kazmalarin sayisi kadin kazmalardan daha fazladir.
Kazmalar sayginliktan uzak, yeteneksiz, basarisiz, sahtekar, gamsiz, hissiz ve fikirsiz insanlardir.
Kazmalar her devrin adamidir.
Kazmalar negatif enerji tasirlar.
Her turlu problemin egitimle cozulcegine inananlardanim.
Kazmalarin olmadigi bir dunya diliyorum.
Yazınızı okudum kazmalık olgusu kişiye göre değişir.İstem dışıda kazma olunur karşındaki kazma kazma duruyorsa kazmalık karşı tarafa geçen enpati de olabilir yani kazma olmak içten değildir...:)))))
Ağustos 6th, 2010 at 14:11Yazınızı okudum kazmalık olgusu kişiye göre değişir.İstem dışıda kazma olunur karşındaki kazma kazma duruyorsa kazmalık karşı tarafa geçen empati de olabilir yani kazma olmak içten değildir…:)))))
Ağustos 6th, 2010 at 14:14Kesin siz kazma insanlarla karşılaştınız Ahmet Bey yoksa bu yazılar neyse:)))))Kazmasız günler diliyorum size:)))))
Ağustos 6th, 2010 at 16:25''5 yıldızlı otelin kendine ait olduğunu düşünüp parasıyla etrafına hükmedenlerden (bu arada ben 5 yıldızdan nefret ederim.)Allah bizleri korusun çünkü onlar dışı insan görünümlü boş şişme oyuncaklar gibiler.''Bu yorumu yapan arkadaş nasıl genelleme yapıyor yorum yaparken geniş düşünmek gerek tıpkı Ahmer FİDAN gibi...
Ağustos 6th, 2010 at 16:52Sayın necati bey, sanırım siz net okumamışsınız. Orada o otellerde kazma gibi davrananlardan bahsedilmiş. Bütün otellere gidenler kazma denmemiş. Bir dahakine daha net anlayarak okursanız seviniriz. Bir gün (galiba sık sık gidiyorsunuz) oteldeyken etrafınıza bir bakın derim, mutlaka en az bir tane göreceksiniz bu kazmalardan. Saygılar....
Ağustos 6th, 2010 at 19:24Sayın Necati bey okuduğunuz metnin tamamını alarak yorum yapınız, sadece bir cümleyi alarak yapmayınız. O zaman genelleme olmadığını göreceksiniz...
Ağustos 6th, 2010 at 19:29Nesrin Hanım;ne demek istiyorsunuz...:)))5yıldızlı otellerden nefret etmeniz acaba ulaşamadığınız içinmidir...? Bilemem artık kazma her yerde kazmadır bunun 5 yıldızlısı 1 yıldızlısı olmaz.
Ağustos 6th, 2010 at 22:38''Galiba sık sık gidiyorsunuz''Cümlesi hazımsızlıktır...
Oysa ben gün içinde hem beş yıldızlı hemde gecekonduda aynı gün içinde bulunan birisiyim...:)))Geniş düşünün ortamı kavgaya çevirmeyin hoş olmuyor...
Saygılar...
Sayın Necati bey; hazımsızlık kelimesinin kelime anlamını, bütün Türkiye'yi gezmiş biri olarak size iade ediyorum. Bu kadar üzerinize alınıp gocunmanız saçma olmuş. Burada yıldız tartışması yapmak size hiç yakışmamış, artı komik olmuş. Ben burada anlayabilenlere tartışmayı tercih ederim. O yüzden geniş okuyun, okuduğunuzu geniş anlayın. Eleştirilere açık olun bu da geniş düşünme biçimidir. Umarım geniş düşünmeyi becerirsiniz.
Ağustos 7th, 2010 at 20:17Nesrin Hanım yazılarınızı okudum da :))))))) gülmekten alamıyorum kendimi:)))))))))))) Hiç bu aralar bu kadar keyiflenmemiştim...:))))))))))))
Ağustos 7th, 2010 at 22:59Ya sizi tanımıyorum ama yazılarınıza bakınca sinir küpü olduğunuzu düşünüyorum...:))))))))))
Hocam sayenizde kazmanın ne anlama geldiğini bir kez daha çok ama çok iyi anladım...Teşekkür ederim bunun için...
Ağustos 8th, 2010 at 02:13Sevgili Sinem hanım insan kendini anlatamayınca bazen oluyor. Ama asla sinirlilik değil. Zaten artık yorum yapmıyorum :):):):)
Ağustos 8th, 2010 at 10:17Sayın necati bey ;
Ağustos 10th, 2010 at 09:09ben şuanda ne nesrin hn nede sizi tanıyorum. Sadece dışardan gördüğüm,okuduğum kadarıyla bi erkek olarak birşeyleri hazmedemeyen bir tavrınız olduğunu anlıyorum. Ayrıca bir erkeğin bir bayana kazma olarak hitap etmesinden daha başka nasıl bi kazmalık olabilir bilmiyorum. Ayrıca sitede baktımda size ait bir yazı göremedim. Nesrin hanımın varmış okudum ve gayet güzel yazılar. O gülen arkadaşında sanırım ya anlaması biraz geç, yada genel kültür bakımından biraz kendini geliştirememiş. Ben sadece bir okuyucu olarak bu konuda sessiz kalamadım. Siz ki necati bey herhangi bir yazı yayımlamadan sadece yorumlarla yetinen kişi lütfen bayanlara biraz olsun saygılı olalım herkezin düşünce özgürlüğüne saygı duyalım.
saygılar...
Çok çok çok teşekkürler Tuncay bey, anlaşılabilmek ne güzel. Sizin gibi beyefendiler olduğu müddetçe hakikatın anlaşılması uzun sürmez...Saygılar.
Ağustos 10th, 2010 at 11:56