content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

16 Nis

Kardeşlik Mucizesi

Allah Tebarek ve Teala her işinde ve her şeyiyle biz kullarının mutluluğunu dilemiştir. Bizlerin birbirimizi sevmemizi ve birbirimize saygı duymamıza önem ve değer vermiştir.

Öyle ki biz insanların birbirimize eşit ve denkliğimizi vurgulamış ve fakat “ayrıcalıklı” olmayı, şahsiyet olarak “üstün” olmayı O’ndan sonra birbirimize karşı sorumluluk bilinciyle dolu olmamıza ve gereğini yerine getirmeye (taqwa) bağlamıştır.

Kavmi farklılıkların, coğrafi bölgelerin, cinsiyetin, makam ve mevkiin “üstün” olmaya gerekçe olmadığı, bunun yerine birbirimizi sevme, birbirimize saygıda yarışma, dayanışma ve fedakârlıkta bulunmanın bu “ayrıcalık”a sahip olmanın olmazsa olmazı olduğu dinimizce belirlenmiştir. Zira bizler yaradılış gayemize uygun davranmakla insanlığı ve buna bağlı olarak diğer canlıları sevip onlara karşı sorumluluğumuzu yerine getirebiliriz.

Bizler aynı menb’adan beslenen semavi dinlerin sonuncusuna (İslam) dinine iman etmiş Müslümanlar olarak bu “kayıp kardeşlik”in yeniden tesisine –geç kalınsa da- çaba sarf etmeliyiz. Bu kayıp kardeşliğin gereği bütün ihtiyaçları, gerekleri yerine getirmekle mükellefiz.

Alemlerin Rabbi bizleri “bir erkek (Adem) ve bir dişi (Havva) olan ilk iki insandan yaratmayı murad eylemiştir. Dolayısıyla bizler ilk olarak Adem ve Havva’dan kardeşiz. İmam Ali’nin ifade ettiği “ya Adem’de, ya da dinde kardeşiz” ilkesi bizlere ışık olmalıdır. Dolayısıyla bu ilk kardeşliği sadece biyolojik sınırlandırmaya hapsetmeyip kardeşliğimizi sevgiyle, saygıyla, hak ve hukuka riayetle pekiştirmekle mükellefiz. Çünkü kardeşliğin anlamlı olması ancak kendimizi düşündüğümüz gibi kardeşlerimizi de düşünmekle mümkündür.

Resul-i Ekrem (as) soy, kavim, bölge, makam-mevki, gelire bakmaksızın İlahi fermanda “mü’minler kardeştir” ilkesini canlı tutmak için bütün gücüyle gayret ortaya koymuştur. Bunun tesisi için kendi şahsında ortaya koymuş olduğu eşsiz örneklik asırlardır bizleri beklemektedir. Bizlerin bu örnekliği canlı tutup yaygınlaştırmak gibi kutsal bir görevimiz vardır. O (as) nasıl fedakârlığı, sevgi ve saygıyı, haklara riayet etmeyi gözeterek tarih boyunca görülmemiş kardeşliği meydana getirmişse bizler de bu şekilde kardeşliğimizi oluşturmalıyız. Bu öyle bir kardeşlik olmalı ki aynı dini paylaşmadığımız insanlara da örnek teşkil edecek bir kardeşlik olmalıdır. Barışın, ebedi barış rüzgârlarının estiği yarınları oluşturmak ancak bizlerin çabalarıyla mümkün olabilmektedir. Herkesin barışı ve her kesimin saadeti esas alınarak bu yarınları kurabiliriz. Elbette ki “öteki”lerin kendilerini ayrı-gayrı görmedikleri, kardeşçe yaşanılacak bir dünyada ebedi barışı tesis etmek mümkündür.

Zira,

Kardeşlik sevgiyi, kardeşlik, saygıyı, kardeşlik paylaşmayı, kardeşlik, fedakârlığı, kardeşlik birbirinin hatalarını affetmeyi, kardeşlik vefayı, kardeşlik hak ve hukuka riayeti esas almayı, kardeşlik yek diğerinden emin olmayı gerektirir. Kardeşlik, gerektiğinde diğer kardeşlerini kendisine tercih etmektir. Kardeşlik bir vücut gibi olmaktır.

Bu sebeple kardeşlik başkalarına yakın olmayı, destek olmayı gerektirir. Kardeşlik diğer kardeşlerinin sevinç ve mutluluğunu arzu etmeyi, üzüntüsünde kardeşlerinin yanında olmayı gerektirir.

BİR DÜNYA DOLUSU KARDEŞLİK

Doğum günün kutludur ey Rasul...

Twitter: @AhmetAY_

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank