Kardeşlerin İslam’ı ve İslam’ın Kardeşliği
Gerek fert olarak gerekse toplum olarak müslümanlar arasındaki küskünlüklerin, kırgınlıkların ve hatta düşmanlıkların ortadan kaldırılması, aralarının bulunması öteki müslümanların görevidir.
Ama sadece arayı bulmakla sorumlu değildirler, haklıyı tesbit edip hakkını diğerinden alıp ona teslim etmekle ve hakkı teslim etmemek suretiyle haddi aşan taraf ile mücadele etmeleri de gerek.
Gerçek manada islam kardeşliği bunu gerektirir.
Mademki müslümanlar din kardeşidir, o halde her türlü dertleri ile ilgilenmelidir sadece bazı konularda kardeşlik vurgusunda bulunup diğer kardeşlerinin haklarını istismar derecesine vardırmamalıdırlar taki güven duyguları zedelenmesin ve istikbal de onların olabilsin.
Kardeşler toplumunda kardeşliğin devamı için sürekli bazılarından feragat ve fedakarlık beklenmemeli kardeşlerin tamamının sorumlu olduğu unutulmamalıdır.
İslam kardeşliğinden dem vurulduğunda hep Hucurat suresinin 10. ayeti “müslümanlar kardeştir” ayeti öne sürülür oysaki bu ayetten önceki ayette yüce yaradan şöyle ferman etmektedir “Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.”[1]
Yani: Şayet mü’minlerden iki halk birbirleriyle savaşırlarsa, aralarında sulhu inşa edin. Aralarını düzeltirken, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini islami hak ve hukuka göre bir tarafı mağdur etmeyecek şekilde düzeltin. Şâyet biri diğerine hakkını vermeyip saldırmaya, haksızlığa devam ederse, Allah’ın koyduğu düzenin kurallarına dönünceye kadar, saldıran tarafla savaşın. Ekonomik hakların ve sorumlulukların taksiminde de âdil davranın.
Belirttiğimiz üzere islam kardeşliği sadece sözde değil haklı olan kardeşten, mazlum taraf olan kardeşten taraf olmakla da alakalıdır ve kardeşler birbirinden sorumlu topluluk olarak tanımlanmış ve yek diğerinden sorumlu tutulmuştur.
Numan b. Beşir’den rivayet edildiğine göre peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Allah’ın (çizdiği haram) sınırlarına girmeyen ile o sınırların içerisine giren kimselerin misali şu topluluğa benzer: Bir gemide kura çekilip bazılarına geminin üst kısmı bazılarına da alt kısmı düştü. Aşağı kısımda bulunanlar su almak istediklerinde (başka ihtiyaçta olabilir) üstte bulunanların yanında geçiyorlardı. Bu sebeple; “eğer bize düşen yerden delik açarsak üsttekilere rahatsızlık vermemiş oluruz (tarzında akli bir çıkarımda bulunsalar) dediler. Eğer yukarıdakiler aşağıdakileri istekleriyle baş başa bırakırlarsa hepsi burda helak olurlar. Ama onların ellerinden tutup engellerlerse hem kendileri kurtulur hem de gemi halkının tümünü kurtarırlar.’’ buyurmuştur.[2]
İşte günümüz islam ümmetinin içinde de elit tabaka da yaşayanlar veya otorite olanlardan bazıları da zulüm işleyerek Allah’ın haram sınırlarını aşmış ise; diğerlerinin bunların elinden tutup dur demeleri gerekir yoksa gemi ve içindekilerin tümü helak olmaya elverişli hale gelecektir.
Yani; ben zulum edenlerden değilim demek helak olmaya düçar olmaktan kurtarmaz..
Hem “Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur.”[3] ayetindeki tehdidi göz ardı etmemek gerek.
Yani: Baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenlere, haksızlık edenlere yakınlık, eğilim göstermeyin, onların fiillerine iştirak etmeyin, yardımcı olmayın, desteklemeyin ki, size ateş dokunmasın.
Ayrıca peygamber s.a.v sahabelerine “"Zâlim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et!" buyurmuş Sahâbîler sormuşlar: " Ey Allah'ın Resûlü! Mazluma yardımı anladık, Ama zâlime nasıl yardım ederiz?" Bunun üzerine Efendimiz, "Onu da zulmünden vaz geçirirsiniz!" buyurmuş.
Yani peygamber s.a.v, zalime de zulum yaptırtmayınız bu sizin kardeşlik görevinizdir demektedir.
İslam kardeşliğinin kulağı çınlasın! Müslümanların kardeşliği ise başkalaşmış gibi adeta...
Nerde bu kardeşlik!
Şayet Kur’anî dusturlara terekküb edilmezse aynı ırktan olan kardeşlerin islamı olacaktır islam kardeşliği.
Oysaki her ırktan aynı haklara sahip olan kardeşliktir islam kardeşliği…
Kardeşler toplumu olduğuna defalarca işâret edilen İslâm toplumunda ırki faydalardan sıyrılarak peygamberi ve Kur’an’i dusturlara oturtulacak kardeşlik neredesin!
[1] - Hucurat: 49/9
[2] - Buhari
[3] - Hud: 11/ 113
Deveye demişler ki:'Boynun eğri.' O da:'İşime öyle geliyor.'Demiş.Günümüz 'İslam Kardeşliğinde' görülüyor ki ;çarpıklaşmış ,yozlaşmış ideolojik çıkarlar hayatında strateji ve yöntemlere ters düşen uyarılara verilen böylesi cevaplara rastlamak içten değil.Küs olanları barıştırma, hakkını kaybeden müslümanların hakkını gözetme şöyle dursun ; arada ki kuyuyu uçurum yapma yolunda elinden gelen arda konulmuyor...:( Ne zaman zulme uğrayana sırt çevrilmeyecek? Ne zaman haksızlık karşısında gözlere perde indirilmeyecek? Ne zaman acı feryatlara kulak tıkanmayacak? Ne zamana kadar dökülen gözyaşları dilsiz kalacak? : Ne zaman İslamın kardeşliği anlamını bulacak?
Temmuz 22nd, 2011 at 21:13