Karadeniz’de Pontus Ayaklanması – II
Mustafa KÖSE
TARİH BİLİNCİ
Mondros Mütarekesi Sonrası Pontus Rum Faaliyetleri:
30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi, müttefiklere, çıkarları- nın tehlikede olduğu her yerde duruma müdahale etme hakkını veriyordu(7. madde) Bu hüküm, bir yandan müttefiklerin, müdahale etmelerini sağlamak üzere Hristiyan nüfusun, diğer yandan da böyle bir müdahaleyi önlemek için Müslüman nüfusun harekete geçmelerine neden olacak ağır sonuçlar doğurdu. Nitekim İngilizlerin ve Yunanlıların desteğini alan Pontus Rumları, mütarekeden hemen sonra hem siyasi hem çetecilik faaliyetlerine başladılar.
Halbuki İstanbul Hükümeti, mütareke ile birlikte bütün siyasi suçlar ve asker kaçakları için af çıkarmak ve savaş sırasında göç etmiş olan Rum ve Ermenilerin geri dönmelerini sağlayacak düzenlemeler yapmak şeklinde iyi niyetli (!) adımlar atmıştı. Ancak bu uygulamalar, Rumlar üzerinde etkili olmadığı gibi devlete de fayda yerine zarar getirdi. Zira Rum cemiyetleri, Pontus Rum Devleti kurmak amacıyla Karadeniz’e çok sayıda Rum göçmeni taşımaya başlamışlardı.
Rum Muhacirin cemiyeti ve Kordos Cemiyeti eliyle getirilen Rumlar kısa sürede silahlandırılıp, Türkler üzerine gönderilmeye başlandı. 13 Kasım 1918’de Merzifon bölgesine Rum çetesinin saldırması, Rum cemiyetlerinin ne denli hızlı ve planlı çalıştıklarını göstermektedir. Rum cemiyetlerinin Karadeniz’e göçmen getirmesinde onlara en çok yardım edenlerin başında Trabzon Metropoliti Hristanos, Samsun Metropoliti Germenos ve yardımcısı Eftimos Zitos geliyor- du…. “Rum Muhacirin ve Fukaraperver” ismiyle faaliyette bulunan bu cemiyetin gerçek adı “Pontus İlhak ve İstiklal Komitesi” idi. Trabzon ve çevresi- ne devam etmekte olan Rum göçüde daha çok bu cemiyetin marifetiyle yapılıyordu. Bu komitenin depolarında, göçmen adı altında getirdiği çete mensuplarına dağıtılmak üzere 35.000 seri ateşli Rus tüfeği ve 20.000’e yakın rovelver, bomba vesaire yanıcı ve patlayıcı madde vardı.
Yunanistan da Batı Anadolu ile Doğu Karadeniz’de yoğunlukla bulunduklarını iddia ettiği Rumların ayrılıkçı çalışmalarını desteklemekteydi. Hatta Yunan Hükümeti, merkezi İstanbul Boğazında bulunan bir başkan ve yedi üyeden oluşan Pontus Merkez Cemiyeti ile işbirliği yaparak ve bölgeye heyetler göndererek, kitlesel bir ayaklanmanın meydana getirilmesi için zemin oluşturmaya başlamıştı.
Pontus meselesini hiç yoktan var ettiğini söyleyen Yunan Başbakanı Eleftherios Venizelos, Paris Konferansı’nın ilk günlerinde Pontus projesini benimsememiş gibi görünmüşse de daha sonra hedefleri arasına Pontus Rum Devleti’nin kurulmasını da katmıştır. Ona göre, böyle bir devlet, Ermenistanve Gürcistan ile işbirliği yapmak suretiyle Türklere ve Bolşeviklere karşı sağlambir set oluşturabilirdi.
İngilizlerin de Pontus Rum hareketinden önemli beklentileri vardı.Onların Mondros Mütarekesi’ne koydukları 24. maddeden amaçları; Ermenileri ve Rumları harekete geçirip karışıklık çıkartarak Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerini işgal edip Karadeniz’e çıkışı olan bir Ermenistan kurmak ve Pontus Rum hareketini güçlendirmekti. İngiliz işgal kuvvetlerinin İstanbul Boğazı’nı Kontrol altına alırken Yunan gemilerine de yer vermesi ve Anadolu’nun yukarı kıyılarını Yunanistan’a terk etmesi, bu planın bir parçasıydı. Böylece hem Yunan emelleri tatmin edilecek hem de Ermenilere Pontus Rumlarına daha kolay yardım ulaştırılacaktı. Nitekim Pontus Rum çeteleri, mütareke sonrasında bölgeye serbestçe girip-çıkan Yunan savaş ve ticaret gemileri aracılığı ile Yunanistan’dan gönderilen silah ve malzemeyi kolayca alabilmekteydiler.(2)
Pontusçu Rumların esas umudu ve amacı ortalığı iyice savaş alanına dönüştürüp, zulme uğruyoruz iddialarıyla İngiliz ve Yunan Ordusu’nun Karadeniz’e çıkarma yapması ve bu sayede emellerine ulaşmaktı. Zaten başta Samsun olmak üzere 30.000’i geçen çeteler mevcutlarının başlarında eğitilmiş militanlar ve Yunan subayları olduğu halde gelişmelerle mağlup edilmeye ve dağılmaya başlamışlardı. Hele Giresun’da, Karadeniz’de ki en önemli Kuva-yı Milliye gücünün aktif saldırıları.. Osman Ağa, Giresun Askerlik Şube Başkanı Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan ve Jandarma Komutanı Yarbay Hamdi, el ele vererek gençleri teşkilatlandırarak oluşturulan 42. ve 47. Gönüllü Alaylar ve Nurettin Paşa komuta- sındaki Merkez Ordusu’nun harekatı karşısında hiç şanslarının olmadığı açıktı. Beklenen destek gelmemiş hatta sahil şehirlerindeki bir miktar İngiliz askerleri de çekilip gitmişti…
GİRESUN’DA PONTUSCU FAALİYETLER:
“8 Mayıs 1919 Perşembe sabahı limana bir Yunan Kızılhaç gemisi geliyor- du. Sözde, Rumlara doktor ve ilaç getiriyordu. Silah ve komiteci getirdiği şüphesizdi. Rumlar büyük şenlik yapmışlardı. Bu geminin gelişi ve Rumlar tarafından karşılanışı sırasında, cereyan eden olaylara şahit olan Dizdarzade Eşref Bey, O günlerde yayınlanmakta olan IŞIK gazetesinin 11 Mayıs tarihli nüshasında geniş bilgi veriyor ve bu olaylara sessiz baka kalmış olan Giresun mahalli hükümetini şiddetle yeriyordu.
Giresunlu Rumlar Perşembe sabahı palto ve pardösülerin altına gizledikleriKüçük Yunan bayrakları ile rıhtıma inmişlerdi. Haberini aldıkları gemi, ne olur ne olmaz gelmez düşüncesi ile bayrakları hemen ortaya çıkarmamışlardı. Fakat Yunan gemisi rıhtıma yanaşınca mavi-beyaz bayrakları sallamaya başlamışlardı.Kalabalık arasında “Zito kurtarıcı” diye bağıranlar çoktu. Henüz İzmir’in işgal edilmediği günlerdeydik. Çalgıcı Panayot Usta’nın idaresindeki Rum orkest - rasıda, rıhtımda Yunan marşları ve şarkıları çalıyordu. Yunan gemisindekiler bile Giresun’daki bu karşılama töreni karşısında hayretler içinde kalmışlardı.”
Devam Edecek...