Kar Beyazlığı
Geçen gün akşama kadar yağmur yağdı Yozgat’ta akşam ezanıyla birlikte yağmur yerini kara bıraktı. Yağmurun ardından karın geleceği belliydi. “Rahmettir, berekettir” dedik bağrımıza bastık yağmuru da karı da… Gökte bembeyaz kelebeklerin uçuşu harika bir manzara oluşturdu. Yüksekten karın yağışını seyrede durduk. Harikaydı!..
Eskiler kışın yağmur yağmasını hayra yormazlardı. Hatta kış mevsimde yağmur yerine gökten kar yağsa daha iyi olur derlerdi.. Şimdilerde mevsimler değişti yaz yağmuru da hoş, karlar da hoş. Buyursun gelsin diyoruz yeter ki felaket getirmesin. Rahmet ve bereket getirsin. Hele kışın kar yağmasında bir örün çeşmemiz suyumuz kalacak mı? Yağsın yağsın rahmet olup insin ve bereketi rahmetini getirsin… Odunu kömürü düşünemez olduk yeter ki rahmet yağsın diyoruz.
Karın yağışı neyi hatırlattı biliyor musunuz? Berraklığı, saflığı, temizliği! Yatsı ezanıyla birlikte evime dönmek üzere yola çıktım. Ortalık beyaz bir gelinliğe bürünmüştü. Kar tamamen çevreyi kaplamış, kirli görüntüler kaybolmuş, heryer beyaza bürünmüştü…
VE TEMİZ YOLLUYOR
Karın beyazlığı bedre saflığı temizliği çağrıştırıyor. Gökten inen kelebekler bembeyazdı, saftı ve temizdi… Caddedeki sokakları kaplayan kar o kadar beyaz ve temizdi ki avuç avuç alıp yiyesim geldi. Kendi kendime dedim ki “Bak Mevla ne verirse hep saf ve temizinden veriyor. Hem de billur gibi beyaz ve temiz” iğne ucu kadar kirlilik yok, kar çevreyi çepeçevre kuşatmıştı. Demek ki kirlilik insanın eliyle oluyor. Mevla kirliliği sevmiyor, kirli olan bir şeyi de bize göndermiyor…
İnsan yaradılışı, doğayı çevreyi düşündüm. O an her şeyin temiz saf ve günahsız, masum gönderilişini düşündüm. Anadan doğan çocuğun masumluğunu günahsızlığını hatırladım. Doğayı yaradan Mevla’nın her şeyi aslına uygun doğal ve insan faydasına olacak şekilde yarattığını düşündüm.. Tüm bu güzellikleri kirleten insanlığın kendisidir dedim…
Caddelerden, sokaklardan geçip evime ulaştım.. Gözüken her alan beyaz ve temizdi… Saftı temizdi.. O saflık, temizlik, berraklık içime su gibi akıverdi. Gerçekten de düşünülmesi gereken bir konu diye hesap edip çevreye inceden inceye göz attım. Etrafta her ne kadar kirlilik varsa hepsinin üzeri kar beyazlığı örtmüştü. Tüm kirlilikleri yok etmişti. Düşündüğümüzde bu güzellik insana çok şey anlatıyor. Adeta yüce Mevla bu güzel rahmetiyle insanoğluna bir mesaj ulaştırıyor. Bak sana tertemiz nimetler verdim ama sen kıymetini bilmedin. Dercesine!..
ELLERİNDEN YANSIYOR DOĞAYA
Doğayı kirleten insanoğlunun kendisi. Doğanın dengesini bozan da insanoğlu… Yaşadığımız çevreye sahip çıkmıyor kirletiyoruz, bozuyoruz, tahrip ediyoruz ve kullanılamaz hale getiriyoruz. Her şey insanoğlunun kullanımına sunulmuş ama biz bunların kıymetini değerini bilmiyoruz. Bozuyor ve yok ediyoruz..
Hem ahlaki anlamda, hem sosyal ve psikolojik anlamda hem de doğal ortamda kirliliğin sahibi bizleriz. Emin olun kirlilik birgün bizi boğacak yok edecek farkında olmasak da… Doğal denge filan kalmayacak gökten inan rahmet de birgün bize küsecek, kaynaklar tükenecek ve yaşadığımız dünyayı kendi elimizle yaşanılamaz hale getireceğiz. Korkmayın da, endişelenmeyin de bu böyledir..
Doğal dengeyi bozup yok ederken ahlaki ve sosyal dengeleri de bozuyor yok ediyoruz. Hırsımız doymayan gönlümüz aç gözümüz bizi menfaatler uğruna savaşan yaratıklara çeviriyor.. farkında olsak da olmasak da dünya bizim ellerimizde kirlenmeye, yıpranmaya bozulmaya ve asliyetini kaybetmeye başlıyor.
Yağan karın berraklığını seyrederken bunları düşündüm. O temiz ve saflığı biz ellerimizle ne hale geldiğine tanıklık ettim. Tozla, çamurla birleşen kirlilik sabahleyin gözüme garklı göründü o saflığı ve temizliği doğa kaybetmeye başlamıştı. Üzüntüm birkat artıverdi. Yerini hüzüne ve acıya bıraktı. Aynı berraklığı uçağa binip dünyaya baktığımda görmüştümk. Meğer o gördüğüm beyazlık dünya değil bulutların saflığı ve beyazlığı imiş. O saflığı ve temizliği bazen insanoğlunun vebali günahı kendisi temizleyecek mi acaba? Heyhat kirliliğin içerisinde kaybolacak gibiyiz!...