Kapitalizm, AKP ve Onur Hamzaoğlu
Onur Hamzaoğlu, bir bilim insanı.
Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, bir bilim insanı disiplini ve ahlakıyla hareket ederek, özellikle Kocaeli Dilovası bölgesinde çevre ve sağlık sorunları üzerine yaptığı araştırmaları kamuoyu ile paylaştı.
Hamzaoğlu, 2005 yılında yayınladığı “Endüstri yoğun bölgelerde yaşayanlarda ölüm nedenleri: Dilovası örneği”araştırma sonuçlarına göre, Dilovası’nda kanser vakalarının yaygınlaştığını, anne sütünde ve çocuk dışkısında yoğun metallere rastlandığını ortaya koydu. Bölgede bulunan yoğun ve kirli sanayinin, bölge halkı üzerinde büyük sağlık sorunlarına neden olduğunu, bölgedeki yerleşim yerinin taşınması da dâhil, çözüm yollarının araştırılmasını ve tehlikeye giren halk sağlığı sorununa en kısa zamanda çözüm üretilmesi gerektiğini belirten Hamzaoğlu, TBMM’ye de bir rapor sunar.
Hamzaoğlu’na göre Dilovası, kanser yuvasıdır!
2009 yılından beri Prof. Dr. Hamzaoğlu hakkında davalar açılıyor, soruşturuluyor!
Ne için?
Halkı galeyana getirdiği, bölge insanı üzerinde korkular yarattığı, halkı paniğe sevk ettiği için!
Öyle ya, halk panik olacağına, oradaki güzel ve temiz havayı solusun dursun!
Hamzaoğlu’nu kimler şikâyet ediyor ve bu iddiaların sahipleri kimler?
Kocaeli Cumhuriyet Savcılığına yapılan şikâyetin sahipleri, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı ve Dilovası Belediye Başkanı
Bu taciz yetmezmiş gibi, Hamzaoğlu hakkında Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanlığı da, YÖK’e şikâyette bulunmuş ve YÖK de, Kocaeli Üniversitesine yazarak bir disiplin soruşturması açılmasını istemiş.
Bir bilim insanı, yaptığı araştırmaların sonuçlarını açıkladı diye susturulmaya çalışılıyor.
Susturmak isteyenler kimler?
AKP’li yerel yöneticiler, AKP’li bakanlık ve YÖK.
YÖK’ü biliyoruz; bilimle, özgür düşünceyle ve bilim namusuyla ilgisi olmayan, üniversiteyi zapturapt altında tutmaya çalışan bir kurum.
Peki, Müslüman ahlakından dem vuran, muhafazakârlığın bulaşıp kokmayan limanında demokratlık taslayan AKP’lilere ne demeli?
O bölgedeki insanların sağlığını hiçe saymak hangi vicdana, hangi ahlaka, hangi dine sığar?
Şu Ramazan ayında tuttuğunuz orucun huşuluğunda bir düşünün, Dilovası ve Kandıra bölgesindeki insanları.
O insanların çocuklarının dışkılarında ağır metaller var!
Bölgenin emzikli kadınlarının sütünden, bebelerinin midesine ağır metaller akıyor!
Ve insanlar, kansere daha çabuk ve daha bir sıklıkla yakalanıyorlar.
O insanlar zehir soluyorlar!
Bunları söyleyen bir bilim insanını şikâyet etmek, onu susturmaya çalışmak hangi vicdana, hangi ahlaka, hangi dine sığar?
Bir düşünün şu oruçlu kafayla!
Düşündüğünüzde belki şu gerçeğe ulaşırsınız: Kapitalizmin özüyle öpüşen, biçimiyle çelişen bir AKP gerçeğine.
Bunu daha da genişletelim: Yüz binlerce sayfa kitaplarınız, hatiplerinizin ağzından dökülen milyonlarca cümleniz, kapitalizmin karşısında bir düş bile değil; tuzla buz olan bütün o söylemler, eğri büğrü, kargacık burgacık zavallı birer ibare olarak ortalıkta dolaşmakta. Ve bütün bunlar birer propaganda olmaktan öteye gidememekte.
Gerçek ise, orda! Yani İslamcılar, gerçeğin karşısında kendi gerçekliğini yaratarak değil, mevcut gerçekliğin bir figürü olarak, onunla tatlı bir uzlaşı içerisinde dans ederek var olabilmekteler ancak! Hadi, buna da oryantalist bakış deyin de, çıkın işin içinden!
İslam, kar uğruna insan hayatını feda eden, çevreyi bozan bir düzenin savunuculuğunu yapabilir mi?
Evet, yapabilir!
Para olunca, yapar!
Orada çok büyük sanayi kuruluşları ve büyük hacimli sermayeler var.
Tamam, bunlarda gerekli, ama insan hayatını nereye koyacağız?
Paranın kölesi olmayan bir Müslüman, Onur Hamzaoğlu’nu susturmaya çalışmaz.
Hamzaoğlu’nun araştırmalarını test eden yeni araştırmalar yaptırır ve çıkan sonuçlara göre tedbirler alır.
Çoğunluk, fütursuzluk etmeyi haklı çıkarmaz!
Çoğulculuğu olmayan bir çoğunluk, her daim otoriterliğe kayma tehlikesini taşır.
Umuyor ve diliyorum ki, mütedeyyin Müslümanlar her daim fütursuz Müslümanları eleştirsin, uyarsın ve sınırlasın.
Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’na destek kampanyasına katılmayı, en azından internet üzerinden ona bir imza vermeyi, insani bir sorumluluk olarak görüyorum.