Kapatılan DTP’nin Ardından
PKK’yı temsilde bir halk yapılanması olan KCK kulağı tırmalayıcı gelir de, bunun bir de siyasi yapılanması olan DTP, istedikleri hak ve özgürlükleri alamadıklarını savunurlar ve bu güruh, millet meclisinde cirit atarlar da kimsenin sesi çıkmaz. Devletin üniter yapısı içinde seküler olarak ifade edilen bir mecliste istediği gibi konuşan, hatta bazen dil farkı gözetmeksizin düşüncelerini dillendiren o milletvekilleri hala neyin özgürlüğünü savunmaktalar? Farz edelim, dağdaki yandaşlarını-yoldaşlarını savunuyorlar, peki sorarlar size; o dağdakiler neyi savunuyorlar? Kürt refahını mı? Hayır, kürt özgürlüğünü mü? Yoksa kürtlerin dünyaya hakim olacakları bir günü mü bekliyorlar? Çok düşünmelerine gerek yok. O temsilcileri zannettikleri kürt halkı eline bir sosyal güvenlik kurumundan bir belge alıp hastaneye gittiğinde bizim Denizli’deki bir vatandaşın gördüğü muamelenin aynısını görecektir. Akabinde, o reçeteyle eczaneye gittiğinde yazılanlardan farklı ilaç vermeyeceklerdir. Batı daki ücret uygulamasıyla doğu daki farklı yapıda mı?
Dağda eline tabanca-tüfek alıp ta bir düşünce aksiyona dökülecek olsaydı, evvel zamanda eşkiyalar memlekete vali olurlardı.
Devletin ve bir kısım insanımızın doğu ya ve güney doğu ya yatırım yapmadıkları aşikar bir gerçek. İşsiz kalan toplumun(ki o toplumun okuma-yazma oranını da göz önünde bulunduracak olursak) bir takım kendini bilmez, ülkenin çökmesini isteyenler tarafından maşa olarak kullanıldığından, bu mahrumiyeti dağda dile getirmeye çalıştıklarını zannetmektedirler. O dağdaki insanlara da onları kullananlara da, kullanamayanlara da şunu söylememiz gerekir ki: “Şu topluluk, yahut devlet hiçbir zaman tarihte dış bir devlet tarafından yenilmemiştir, kendi kendimiz tarafından yenilmişizdir.” Bir millet iç dinamiklerini yitirmişse yek vücut olmaktan çıkar ve sağa sola çarparak, yalpalayarak yürür ve korkulur ki sonunda bir engele toslar.
Kapatılan DTP(Demokratik Toplum Partisi) Yargıtay’ın yorumuna göre ‘dağdakilerin siyasi versiyonu partisi’ şimdilik tam olmasa da sesini yitirmiş gibidir. Fakat sine-i millete döneceği naraları atan bu kesim milletten çok taş, sopa, kavga, ve kana döneceğiz mesajları vermektedirler. Ve böylece meclisin ferah ikliminde barınamayan bu sözüm ona ‘huzur sevdalıları’ o dar sokaklarda bağırarak mı sesini çıkaracaklar? Yoksa, meclisteki diğer partidekilere laf atamayanlar, sokakta halkın camlarına taş atacaklar da mı cevap alacaklar…
Stratejik açıdan bakacak olursak; DTP’ nin anlam verilemez tutumuna, Anayasa mahkemesinin de pek doğru bulmadığım kararına karşı, demokrasi yaşayan ülkemizin bazı sınavlardan kaldığını görmekteyiz. HADEP’ i kapatan DEHAP’ ı kapatan ve sonunda DTP’ yi de kapatan mahkeme kapatmakla iyi bir sonuca varsaydı, bu son olanı(DTP yi kapatmak) yapmazdı. Yaptıklarının parti kapatmalarıyla sonuçlandığını gören DTP’ lilerde doğru olanı yapsalardı bu kadar parti kapatılmazdı.
Bu millet eğer sesini duyurmak istiyorsa, bazı metfun değerlerini ihya etmesi gerekmektedir.
sorunu tanımlamada başarılı buldum..iyi çalışmalar
Aralık 18th, 2009 at 14:07