Kanserleri Önlemek Elimizde
Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer kanserde her yıl yüzde 1-2 artış olduğunu belirterek, “Bugün kanserle yaşayan 350 bin hasta var.
Bu artış devam ederse 2030′da yarım milyon vatandaşımız yeni tanı alacak.” diyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), her sene 7 milyon insanın kanser yüzünden hayatını kaybettiğini bildiriyor; artış hızında bir değişiklik olmazsa da 2030 senesinde 26 milyon insana kanser teşhisi konulacağını ve bunların 17 milyonunun öleceğini tahmin ediyor. Gelişmiş ülkeler, dünya nüfusunun ancak yüzde 15′ine sahip, ancak kanser ölümlerinin yüzde 30′u bu ülkelerde görülüyor. İnsan ömrünün uzaması sebebiyle kansere, gelişmekte olan ülkelerde daha fazla rastlanıyor. Zengin ülkelerde kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri daha fazla iken, fakir olanlarda ise karaciğer, yemek borusu ve mide kanserleri başı çekiyor.
Kanser nedir: Kanser, vücudun herhangi bir dokusundan kaynaklanan 200′den fazla hastalığın genel ismidir. Habis tümör ve malin tümör de kanserle eşanlamlı kullanılan diğer tabirlerdir. Kanserin komşu dokulara doğrudan veya uzak organlara kan veya lenf yollarıyla yayılmasına metastaz ismi verilir. Metastaz, bütün kanserler için hastalığın ilerlemiş ve tedavisinin de zor olduğu manasına gelir. Kanserler, hücre büyümesi ve tamirinden sorumlu olan genlerdeki değişikliklerden dolayı ortaya çıkar. Bu değişikliklerin oluşumunda birçok çevresel faktörün büyük önemi vardır. Kanser oluşumunda kalıtsal, çevresel ve hayat tarzımızla ilgili birçok faktörün rolü vardır. Kalıtsal özelliklerimizi değiştirmek elbette elimizde olmamakla beraber, çevresel faktörlere karşı tedbir alarak, hayat tarzımızı düzenleyerek ve bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçerek pek çok kanser türünü önlemek mümkün olabilir.
Tüm kanserlerin üçte birinin sebebi tütün: Tütünün sadece sigara şeklinde içilmesi değil, puro, pipo, nargile aracılığıyla solunması da kanser yapıcı etkiye sahip. Pasif olarak sigara dumanına maruz kalmak akciğer kanseri için bir risk faktörüdür. Tütün, en çok akciğer kanserine sebep olmakla beraber, ağız, yemek borusu, gırtlak, mide, kalın bağırsak, mesane, pankreas, rahim ağzı kanserlerinin ve bazı lösemilerin oluşumunda da rolü vardır.
Beslenme önemli: Sebebi ne olursa olsun obezite yani şişmanlık, kanser riskini artıran bir etkendir. Şişmanlıkla ilgili kanserler içinde meme, rahim içi, böbrek, yemek borusu ve kalın bağırsak kanserleri başta gelir. Diyetimiz de kanser oluşumunda büyük önem taşır. Sebze, meyve, tahıl, lifli besinler ve deniz ürünlerinden zengin beslenme sindirim sistemi kanserlerini azaltırken, fazla miktarda yenen kırmızı et, yağ ve tuz, kanser riskini artırır. Sosis, salam gibi işlenmiş etlere koruyucu olarak eklenen nitritlerin kanser yapıcı etkileri olan bileşiklere dönüşebileceği de unutulmamalıdır.
Besinlerin pişirilme tarzı da kanser oluşumunda mühimdir. İdeal olanı haşlama, buğulama ve ızgara gibi pişirme yöntemleridir. Tütsüleme, yağda kızartma ve kömür ateşinde hazırlanan yiyeceklerden olabildiğince uzak durulmalıdır; özellikle mangalda pişirilen etlerin yanmamasına dikkat edilmelidir.
Besinlere konulan bazı katkı maddelerinin, hazır yiyecek ve içecek kap ve ambalajlarının, tarım ve böcek ilaçlarının da kanser yapıcı etkileri olabilir. Alkol içenlerde, karaciğer, gırtlak, ağız, boğaz ve yemek borusu kanseri riski daha yüksektir. Alkolle beraber sigara içilmesi kanser riskini daha da artırır.
Eviniz de kansere yol açabilir: Birçok ülkede yapılan araştırmalarda, akciğer kanserli hastaların evlerinde, diğer evlere göre yüksek düzeylerde radon gazı bulunmuştur. Radon, kayalardaki ve topraktaki uranyumun harap olması ile ortaya çıkan radyoaktif bir gazdır. Radon kaynağı kayaçlar Türkiye’de fazla miktarda bulunmaktadır. Depremler sırasında yerkabuğundaki kırılma ve çatlamalar ile binalara radon sızması kolaylaşır ve insanlar daha fazla radona maruz kalabilirler.
Mühim bir kanser yapıcı madde de asbesttir: Halk arasında ak toprak, ceren toprağı olarak da bilinen asbest de mühim kanserojenlerdendir. Isıya, aşınmaya, kimyasal maddelere çok dayanıklı lifsel yapıda bir mineral olan asbest özellikle gemi, uçak, otomobil yapımında, inşaat sektöründe, ısı ve ses yalıtımında kullanılır. Asbest, Anadolu’nun birçok yöresinde yerkabuğunda bulunur ve evlerin damlarına sermek, badana yapmak için ve küçük çocuklarda pudra yerine bilinçsizce kullanılır. Bu sırada havaya karışan asbest lifleri yoğun şekilde solunur. Asbest, onu topraktan çıkaran ve kullanan köylülerden başka, asbestin kullanıldığı endüstri alanlarında çalışan işçiler için de çok zararlıdır. Dünyanın birçok ülkesinde asbest kullanımı kaldırılmış ya da sınırlandırılmıştır, çünkü asbest, akciğer ve karın zarı kanserlerinin bir numaralı sebebidir.
Bunlara dikkat!
Kanser oluşumunda çevre kirliliğinin de önemli rolü vardır. Dizel egzozundaki tanecikleri yoğun olarak soluyanlarda akciğer kanseri riski yüksektir.
Az hareket eden insanlarda, özellikle de yaşlılarda kalın bağırsak, meme, rahim içi, böbrek ve yemek borusu kanserleri daha fazla görülür.
Uzun süre ultraviyole ışınlara maruz kalmak deriyi yaşlandırarak ve hücrelerin DNA’sında hasara yol açarak melanom ve diğer deri kanserlerinin oluşumunu kolaylaştırır ama güneş ışınlarının dik olmadığı saatlerde düzenli olarak her gün 20 dakika güneş banyosu yapılmasının kansere karşı koruyucu etkisi vardır.
Son senelerde hastalıkların teşhisinde giderek daha çok kullanılmaya başlanan, gereksiz yere sık tekrarlanan tomografi, mamografi, sintigrafi, anjiyografi ve benzeri radyolojik incelemelerin de kansere zemin hazırlayabileceği dikkate alınmalıdır.