Kanser 2 Saniye Yakalan Çip
Hürriyet gazetesindeki “Kanseri 2 saniyede yakalayan çip” başlıklı haber kimseyi heyecanlandırmasın (1).
Bu haberi çok dikkatli okumak ve değerlendirmek gerekiyor.
BİR: “6 milyar kan kanser hücresinde kanser hücrelerini 2 saniyede yakalayabilen mikroçip” keşfi bilimsel açıdan elbette önemlidir ve tebrike de değer.
Bununla beraber bu buluşun insanlığın yararına olduğunu iddia etmek hatta düşünmek pek de doğru olmayabilir.
Atom bombası ve nükleer silahların keşfi de hiç şüphesiz ki çok mühim buluşlardır ama bunların bırakın bir faydası olmasını insanlık için büyük bir felâket olduğu apaçık ortadadır.
Bu çip de bir çeşit “tıbbi silah” tır.
İKİ: Kanserde “erken teşhisin” ileri sürüldüğü gibi hayat kurtaran bir uygulama olmadığı, kanser teşhislerini artırdığı (overdiagnosis) ama kanserden ölümleri azaltmadığı ispatlanmıştır.
Bu sebeple erkeklerde prostat kanseri taramaları artık tavsiye edilmiyor.
Kadınlarda meme kanseri taramalarının da şimdilik hem yaş aralığı hem uygulama sıklığı daraltıldı.
Swiss Medical Board gibi yeni meme kanseri taramalarının başlatılmamasını, halen yürütülmekte olanların bir an evvel sonlandırılmasını tavsiye eden bilimsel kuruluşlar var.
ÜÇ: Marifet, kanserin erken teşhisi değil “kanserin önlenmesi” dir.
Böyle bir çip ile kanser teşhis edilmeyecek bir Allah’ ın kulu kalmayabilir.
Her insanın vücudunda sürekli olarak kansere dönüşebilen hücre değişiklikleri oluşur ama bağışıklık sistemi bunların “kanser hastalığına dönüşmesini” engeller.
Hatta bağışık sisteminin, teşhis edilebilen bir kitleye dönüşen kanserin ilerlemesini durdurması ve tamamen yok etmesi de mümkündür.
Önemli olan, her kanseri değil erken teşhis ve/veya tedavinin ölümleri azalttığı kanserleri yakalayabilmektir.
DÖRT: Bu çip ile kanında kanser hücresi tespit edilen biri bundan sonra modern tıbbın ileri teknolojisiyle “ileri tetkiklere” (tomografi, PET, anjiyo vb) ve “gereksiz tedavilere” (overtreatment) mahkûm edilecektir.
Kanda kanser hücresinin bulunmasının “bonusu” da beyninize kanser teşhisin zerk edilmesinin yaratacağı stres ve anksiyetedir (Çok şükür ki bunların da ilaçları var).
Zaten Prof. Dr. Mehmet Toner’ in şu sözleri keşfin arkasındaki “acı gerçeği” gözler önüne seriyor:
“Bu teknoloji kanseri diyabet gibi kronik hastalığa dönüştürebilecek”!
Dikkat edin, bu teknolojinin kanseri önlemesi veya gelişen bir hastalığı tamamen yok etmesi değil kanseri tıpkı tip 2 diyabet gibi geçmeyen kronik bir hastalığa dönüştüreceği bildiriliyor.
Oysa modern tıbbın tedavi edilemez bir hastalık haline dönüştürdüğü ve ölene kadar ilaç kullanmayı şart koştuğu tip 2 diyabet aslında “adam gibi beslenme ve yeterince hareketle” tamamen önlenebilen ve gelişe bile tedavi edilebilen bir hastalıktır.
Bu yeni teknoloji sayesinde nur topu gibi “tip 2 kanserimiz” olacaktır.
BEŞ: Tıbbın asıl vazifesi kanseri önlemektir ama hiçbir ticari getirisi olmayan böyle bir şey “ticari tıp biliminin” kapsama alanı dışında kalır.
Big pharma’ nın hemen bu buluşun üzerine atlaması bu işte ne kadar büyük bir rant olduğunun en kuvvetli delilidir.
Kanserin önlenmesi “Teşhis et, tedavi et, kasaları doldur” prensibini şiar edinen Johnson & Johnson’ ın da Sony’ nin de işine gelmez.
Prof. Dr. Toner: “Milyonlarca dolar yatırıp, 10 yıl kadar bekleyecek yatırımcılara ihtiyaç var” diyor.
Yani “yaptığımız bilimin hedefi paradır” demeye getiriyor.
“Milyonlarca dolar ve 10 yıl bekleyecek yatırımcı” arayan tıp biliminden insanlığa fayda çıkmaz.
Aklınızı başınıza almanız için daha ne desin adamcağız bilemiyorum.
Gelelim neticeye
Sağlıklı yaşamak hasta olmamak için tıbba da onun teknolojisine de ihtiyacımız yoktur.
Erken teşhis bir kandırmacadır ve esasında da “geç teşhistir” çünkü kanser önlenebilir bir hastalıktır.
Erken teşhisiniz de, çipiniz de sizin olsun.
Alın tıbbınızı da teknolojinizi de başımızdan gidin!
***
Hürriyet’ te Mesude Erşan‘ ın haberi:
Massachusetts General Hospital’den Prof. Dr. Mehmet Toner ve ekibi 6 milyar kan hücresinde kanser hücrelerini 2 saniyede yakalayabilen mikroçip keşfetti. Buluş, kanserde en önemli aşama olan erken tanıya imkan verecek.
KANSER, nanoteknoloji, doku mühendisliği alanlarında çığır açan buluşları nedeniyle 12’nci Kadir Has Üstün Başarı Ödülü’nü layık görülen Prof. Dr. Mehmet Toner Hürriyet’e konuştu.
Yaklaşık 9 yıldır kanser hücrelerini yakalayabilen mikroçip üzerinde çalışan Prof. Dr. Toner, buluşun yakında yaygın kullanıma geçebileceğini söyledi.
Sağlık malzemesi üreten dünyanın Johnson and Johnson’ın hem araştırmayı fonladığını hem de patent hakkını aldığını anlatan Prof. Dr. Toner şu bilgileri verdi:
“Biz laboratuvarda mikroçipi geliştirdik. CD teknolojisinde çok iyi olan Sony ürün haline getiriyor. Başta sadece kanserli olduğunu bildiğimiz hastanın kanından izole ettiğimiz kanser hücrelerinin çeşidini anlayabiliyorduk.
Şimdi sağlıklı insanların da kanlarına bakarak varsa kanser hücrelerini yakalayabiliyoruz. Aslında kanserli hücrelerin kanda olduğunu 1860’lı yıllardan beri biliyoruz. Milyarlarca kan hücresinin içinde belki bir tane var.
Şimdi bunu yakalamak mümkün. Bu teknoloji kanseri diyabet gibi kronik hastalığa dönüştürebilecek. Kanser şimdiye kadar hep öndeydi. Buluşumuz kanser hücresini bulmakla kalmayacak. Tarama ve erken tanıya imkân verebilecek.”
BİYOPSİYE GEREK KALMAYABİLİR
Mikroçipin 2 saniyede 6 milyar kan hücresini değerlendirerek kanserlileri tuttuğunu belirten Prof. Dr. Toner,
“Biyopsi yapmadan, kanda yakaladığımız kanser hücrelerinin hem tipini hem de genetiğine bakıp mutasyon olup olmadığını anlamamız mümkün. Kanser hücrelerine hangi ilaçların etkili olduğu saptayabileceğiz.
Şu an en büyük partnerimiz hedefe yönelik kanser ilaçları” diye konuştu. Toner, “Rutin tarama testlerine yakında kanser testi de eklenecek” dedi.
TÜRKİYE NİYE ÜRÜN GELİŞTİREMİYOR?
TÜRKİYE’de yeni fikirlerin ürün haline dönüşmesinde sorunlar olduğunu belirten Prof. Dr. Toner şunları söyledi:
“Aslında çok iyi fikirler var. Ama bunların ürün haline getirilmesi için uygun eko-sistem yok maalesef. ABD’ye baktığımızda MIT’nin (Massachusetts Institute of Technology) öğrencilerinin ve hocalarının yarattığı şirketlerin bugünkü cirosu 2 trilyon dolar. Bunu Türkiye niye yapamıyor?
Doktora eğitimi yeteri kadar kuvvetli değil. Kuvvetlenmesi lazım çünkü yeni ve iyi fikirler doktora eğitimden çıkıyor. Yeni fikirler çıksın, patenti alınsın, ondan sonra ister ABD üretsin, isterse Çin.
Ayrıca buluşları ürün haline getirmek için risk sermayesinin önünü açmak önemli (hukuk sistemi, vergiler vs.). Milyonlarca dolar yatırıp, 10 yıl kadar bekleyecek yatırımcılara ihtiyaç var.”
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/kanseri-2-saniyede-yakalayan-cip-40076293