Kamunun Sorunu; “Verimsizlik..”
“ Filanca bey, sizin kurumda çalışıyor” dedi, eski dostum Kızılay’da karşılaştığımızda..
“Tanır mısın kendisini?”
“Evet, tanışıklık var” dedim, çekinerek ve devam ettim ilk soruyu tartarak kafamda;
“ Valla çalışıp çalışmadığını bilmiyorum, ama Kuruma “girip-çıktığını” görüyorum arada bir, çalışmak ancak üretmek ile mümkün” dedim sonra da gülümseyerek..
Kurumlarımıza insanlar girip çıkabilir, hatta bazıları mesaisini de uzatıp gün boyu masalarına yapışabilir ama bu, çalışıp bir şeyler ürettiklerine işaret olamaz.
Yaşam belki de sürekli bir" öğrenme" sürecidir.
Sokakta, evde, işyerinde, okulda, eşten-dosttan, hep bir şeyler öğreniriz..
Hayat boyu, hep öğrenciyizdir aslında..
Bir köy çocuğu ve tabiat insanı olarak, gerçek verimliliği, çocukluktan, tarladan, bahçelerden öğrendim..
Çok erken kalkardık, bu yüzden, hep "kalkınmacıyızdır"..
İkinci büyük deneyim, Ankara Siyasal'da, Üniversite yıllarında oldu.
Tarihsel ve Toplumsal Gelişmenin dinamiklerini ve bunları anlayıp yorumlamanın bilimsel yöntemlerini öğrendik.
Sonra kamu bürokrasisinde çalışmaya başladık..
Ağırlıklı olarak Araştırma Bölümünde uzmanlık ve yöneticilik yaptım.
Okuduklarımdan ve yazdıklarımdan şüphe etmek temel karakterlerimizden biri oluyor.
Yazıp söylediğimiz her şey, "tartışmaya" açıktır.
Buralarda, iki grup yönetici tipi var;
Birinci grup; zayıf olanlar.. etkisiz elemanlar da denilebilir.
İkinci grup; negatif olanlar.. bunlara kifayetsiz muhterisler de denilir.
Verimli Yönetim sürecinin başı; doğru işlerin doğru biçimlerde yapılmasıdır.
Önce, kişilerin yeteneklerine ilgilerine uygun olan, doğru işlerin belirlenmesi, tanımlanması, sonra da, belirlenen doğru işlerin, doğru biçimlerde yapılmasıdır.
Bürokraside, "liyakat" denilen ilkelere uygun atamaların yapılmasıdır.
Verimsizliği bürokraside gördüm..anladım..
Niteliği, bilgisi, üretkenliği zayıf olan kişiler genellikle "şekilci" oluyorlar.
Öz'ü kaçırıp, biçimlerle uğraşmaktalar.
Öncelikleri toplumsal değil, bireysel kalıyor.
Şekilcilik, kırtasiyecilik zamanı, enerjiyi, hevesi, coşkuyu öldürmekte, insanları olumlu işler yapmaktan vazgeçirmektedir.
"Bekçi Murtaza" tipine çok yerde rastlanır.
Görevlerimizi, bir grubun, bir kesimin çıkarına değil, halkın geniş kesimlerinin yararına olacak şekilde geliştirmeliyiz.
Kimin sesi yüksek çıkarsa, emin olun ki, verimi düşüktür.
Yavaş seslerle, fısıldar gibi konuşup, yüksek üretkenliklere doğru kanat açmalıyız.
Sevgiyle ve üretkenlikle kalın..