content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

17 Eyl

Kalkınmacı Devlete Çok İhtiyacımız Var

Kalkınma-gelişme önerileri yaparken önce tarihe bakacağız.

Son elli yılda(1960-2010) yaşadığımız verimlilik atılımlarını kalıcılaştıramadık.

İlk verimlilik hızlanmasını 1960-70’lerde yaşadık. KİT’ler ucuz sanayi girdisi sağladı, ithalat duvarları da sanayicileri korudu, bu durum 1979-80 kriziyle son buldu.

İç ve dış bazı rantlara dayalı bir verimlilik hamlesi yaşanmıştır.

İkinci hamle 1980’lerde olmuştur.

Dışarıdan gelen yapısal uyum kredileri ve içerden sağlanan ihracat teşvikleri ile yükselen bir verimlilik atılımı daha yaşandı.

Sanayide artan sermaye birikimi 1989’a doğru yavaşlamıştır.

1990’lı yıllar ise; büyüme, üretim, istihdam, verimlilik, ihracat gibi her bakımdan tam bir “kayıp yıllar” olmuştur.

2001 krizi sonrasında ise, IMF kredileri, küresel ucuz dövize dayalı sıcak para akımları gibi finansal kaynaklarla yeni bir verimlilik yükselmesi sağlanmıştır.

Ucuz borçlanma olanakları 2008 kriziyle bitti.

2010 sonrası tam bir verimlilik durgunluğu sözkonusudur.

Her defasında rantlara ve borçlanmaya dayalı genişleme konjonktürü, söz konusu rant kaynaklarının kurumasıyla birlikte yeniden durgunluğa itilmiştir.

Peki, diyelim ki, bu saptamalar doğru. Ne olması gerekirdi?

Şunu beklerdik:
Ulusal tasarruflara dayalı, sürdürülebilir ve araştırma-geliştirme (Ar-Ge) kazanımlarına dayalı bir teknoloji hamlesi olsun ve  verimlilik sıçramaları esas olarak bunlara dayandırılsın.

Bu nasıl olacak? Bu, sanayileşme stratejisi ile mümkün.

Devlet, henüz üretilmemiş, yüksek katma değerli yeni ürünleri üretecekleri desteklemelidir.

Kalkınmacı devletin burada çok aktif olması gerekir. Kalkınmacı devlet “göreceli üstünlükleri” bizzat yaratmalıdır.

Aktif, demokratik katılımlı, bölgesel eşitsizlikleri de giderici bir kamusal planlama bu alanda çok yararlı olacaktır.

Efendim var zaten, 10. Kalkınma Planımız. Var ama; uygulama nasıl, orada temellenen ilkeler uygulamaya konmakta mıdır?

Ortada çok sayıda cilalı, güzel, ama içeriği boşaltılmış kavram dolaşmaktadır.

Sıralayalım; ”yapısal reformlar”, “strateji belgeleri”, “inovasyon - girişimcilik”, “üniversite - sanayi işbirliği”, “Ar-Ge destekleri” gibi..
Bunlar elbette gerekli ve gerekleri de yapılsa çok faydalı olacak kavramlar.

Peki, son 20-30 yılda hangi markayı dünya piyasalarına hediye ettik, hangi alanda teknolojik bir sıçrama yaptık, temel bilimlerin hangi dalında bir teori ve ya yaklaşım oluşturduk?..

En yakını, biz, Türkiye iktisatçıları, yazan-çizen-düşünen sosyal bilimciler olarak bir “Türkiye İktisat Okulu” kurabildik mi?..

Bu alanda çok çalışan-yazıp-düşünen, Sayın Hocam Prof. Dr. Hasan Gürak’ı kaçımız okuduk?

Hemen her iktisadi-sosyal faaliyetin bir rant tasarımına dönüştürülmüş olduğu ülkemizde, bu uygulamalara seçenek olabilecek büyüme modellerini açıklayabildik mi?

Sonuçta, kalkınmacı, üretken, bilimsel, yönlendirici, etkin bir devlete, yönetim anlayışına çok çok ihtiyacımız olduğunu düşünmekteyim.

Bu konularda kitap önerisi;
1.Ha-Joon Chang, Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü, İletişim Yayınevi, 2003.
2. Ha-Joon Chang ve Ilene Grabel, Kalkınma Yeniden, Alternatif İktisat Politikaları El Kitabı, İmge Kitabevi, 2005

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank