23 Şub
Oldum olası hiç hoşlanmadım şu özel günlerden. Yani anneler günü, babalar günü, sevgililer günü,kadınlar günü vs… Mantığımı zorlayan bu günler çiğ kokar bana.Ya geriye kalan 364 gün ne olacak? Diyeceksiniz ki, hiç olmazsa sene de bir gün vazifelerimizi hatırlayıp, hatırlatalım. Vazife mi ? Ne vazifesi Allah aşkına? Her an her saat yaşanan duygunun hatırlatılmaya ih...tiyacı mı olur? Onu zaten genç ihtiyar herkes kendi çapında yaşıyor.
Mide hakkını niçin hatırlatan olmuyor da kalbimizi bize hatırlatıyorlar anlamış değilim. İkisi de doymak için zil çalıp uyarıyorlar bizi zaten. Onları doyurmadan yaşamanın imkanı var mı? Onların esaretinde yaşamıyor muyuz? Midemin sesine de kalbimin sesine de kulak vermeden yaşayabilir miyim hiç?. Midemiz ne yiyeceğine kalbimiz kimi seveceğimize kendi karar veriyor zaten. Biz de kuzu kuzu onların isteğini yerine getirmeye çalışıyoruz elimizden geldiğince.
Bundan ötesi var mı? Yer yerinden oynasa da kalbin istemediğini sevmek, midenin istemediğini yemek...mümkün mü? Zorlama yaparsan alaşağı eder bu iki organ insanı .
Bir başkasının bana hatırlatmasıyla mı yemek yiyor veya aşık oluyoruz? En doğal duyguların, esaret kabul etmeyen, her halükarda yaşanan duygunun insana hatırlatılmasına ne gerek var ki? Mantığım bunu söylüyor bana. Bu sevgililer gününü anlamak mümkün değil. Senede bir gün "sev sevil,sevmelisin,sevilmelisin, sevdiğine şunu bunu almalısın... meli... malı..." gibi sözlerle mi kalbimiz aklımıza düşüyor sanıyorsun ey sömürü düzeni?!..
İtalya’da fi devrinde bir hükümdarın erkeklere sevgililerinin yanına gitmelerini yasaklayarak savaşa sürüklemesi üzerine Rahip Valantin’in gizli gizli insanları vuslata erdirme çabasını bayram ilan etmişler.
Biz de dünyaya ayak uydurarak bu günü sadece hediye almaya endeksleyerek kutluyoruz yıllar yılı. Kadınlar gününün Amerika’da yakılan işçi kadınlardan sonra icadedildiği gibi… İhtiyarlayanlarını en kıytırık yerlerde kendi hallerine bırakanlar olduğu gibi yeni doğan bebeğini cami avlusuna hatta çöp kutusuna atanlar da var…Niye bebekler ve ihtiyarlar günü yok?
En tabi duyguların yaşanma hakkı birileri tarafından baskılanmasının sonunda hak iadesi gibi gösterilerek başka birilerinin de bunu tüketim çılgınlığına alet etmesi gibi tuhaflıklar yaşanmakta. En yüce duyguların bir güne sığdırılması çok itici bir olay bence. Hele de hediyeleşme şartı ile gösteriş budalalığı haline getirilmesi ile daha da itici oluyor.
Sevgiler dengeli ve tutarlı olmalı. Bir günde pompalanan hatırlatmalarla oluşan sevginin saman alevinden bir farkı olmaz. 364 günde içi boşalmış olarak kalmamalı…
Güvenli, dengeli, seviyeli yaşayıp yaşatma mücadelesi içinde olunmalı ki sevginin ruhu doysun... Kaliteyi tutturana da 365 gün helâl olsun..!
Asuman Soydan Atasayar