Kalemim Durgun Bu Aralar Sebebi: Aşağıda
Bir yorgun hüzün çöktü üzerime. Aniden! Usulca kapımı çalan bir korkunun esiriydim artık. Gecenin kör karanlığında gelen davetsiz misafirin… Ölümün ürpertici sesi… Boğuk, derinden, iniltili…
Evet günlerdir kalemim tutuk, yüreğim donuk… Sadece kendimi dinliyorum ve sessizliğin sesini… Meğer ölüm denilen şey o kadar yakınmış ki; yaşamadan inanmıyor insan… Ne kadar uzakta olursa olsun, bir o kadar yanımızda Azrail'in soğuk öfkesi…
Farkındayım bir süre uzak kaldım siz okurlarımdan. Ama nedensiz değildi gidişim… O geceyi şuan bile hissediyorum uzuvlarımda. Apansız uzandığım kanepede nefes alamayarak ayağa fırladığım anı. Su içtiğim halde nefes alamamaya devam edişimi, adeta kendi tükürüklerimle boğuluşumu, camları can hıraş açtığım anı ve kendimi iniltiyle balkona attığım o son çırpınışlarımı… Birkaç saniye daha nefessiz kalsaydım "kim bilir" nerede olacaktım?…
Yoruldum arkadaş!.. Yaşanan o kısacık zaman dilimi dahi beni benden almaya yetti. Kalbim yorgun, ruhum yorgun, ben yorgunum arkadaş!.. Hastaneye gitmedim, neyim vardı ya da var bilmiyorum, inanın bilmek de istemiyorum. Belki stres, belki astım, belki akciğer, belki kalp sorunu… Kondurmuyorum hiçbirini kendime. Domuz gribi vs. hastalıklarla hastanelere koşturan, ilaçlara sarılan insancıklar... Ölenler de hastanelerde gidiyor yine naber!... Bırakın artık doktorlardan medet ummayı, siz kendi sağlığınıza dikkat edin doğal yöntemlerle, son çare doktora sarılın!
Anladım ki; insan yaşadığı her olaydan iyi de olsa, kötü de olsa ders çıkarmayı bilmelidir. Benim bu olaydan çıkardığım ders, birkaç gün molaya ihtiyacım olduğuydu. Araştırma yapmamı bekleyen kitaplar, maceralı ülkemizin bitmek bilmeyen gündemi, hane üyelerinin anlamsız tartışma konuları bir süre kafaya takılmamalıydı. Kılımı bile kıpırdatmadım, kendime tatil verdim. Bazen dertleri, tasaları kısa süre de olsa rafa kaldırmayı bilmek gerek. Unutmayın ki; hayatta hiçbir şey, şu kısacık ömrümüzü sağlıklı geçirmekten, sıhhatimizden daha değerli olamaz.
Bakın İngiltere British Columbia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, "depresyon belirtileri gözlenen kanser hastalarının ölüm oranının taşımayanlara oranla %25 daha fazla" olduğunu açıklıyor. Bu da demektir ki; depresyon adamı öldürüyor! Kimse kendisini ölüme yakıştırmasın, öyle değil mi?… Hepimiz bir gün öleceğiz ama neden hastalıklara yenilerek, depresyonla ölelim ki; yaşlanıp torun torba sahibi olarak vaktimiz geldiğinde ölmek dururken?! Hayat her karesinde güzel, sindirilesi ve doya doya tüketilesi… Şimdi yaşamak vakti arkadaş! Bırakın somurtmayı bir tebessüm dünyaya…
Merhaba dünya, merhaba dostlar, merhaba yeni doğan güneş…
Sizi çok iyi anlıyorum. Çünkü bende bu olayı 3 defa yaşadım.
10 Yıl önceydi ilki ve en ağırıydı. Gece yatakta uyurken birden uyandım ve nefes almıyordum, alamıyordum. O anı hiç unutmuyorum. Gerçekten çok feci bir durumdu. O zaman evliydim karım yanımda uyandı ve yardımcı olmaya çalışıyordu. Nefes alamamak gerçekten çok berbat bir şey.
İkicisini eşimden ayrılıp annemin evine döndüğüm yıl yaşadım 8 yıl oldu sanırım. Yine uykumda oldu. Gece gözlerimi açtım nefes alamıyordum. Annem yanımdaydı yardım etmeye uğraşıyordu. Yavaş yavaş nefes almayı uğraşıyordum ama umutlarımda o kadar azalmıştı ki, nefeslerim kırıntı kırıntı halde zorla alıyordum.
Sonra bir kere daha yaşadım o durumu ama öncekilere göre hafifti. Öksüre öksüre açılmıştım.
Yaşadığım bu nefes alamamalar neden oluyor bende bilmiyorum. Tükürük mü nefes borusuna kaçıyor, yoksa kalp krizi mi bu bilmiyorum. Ama insanı gerçekten çok fena korkutuyor. Size de geçmiş olsun diliyorum. Sizi çok iyi anlıyorum.
Kasım 26th, 2009 at 11:40Güzel paylaşımınız için teşekkürler, size de geçmiş olsun. Bir daha ikimizin de yaşamaması temennisiyle:)
Kasım 26th, 2009 at 12:19Büyük geçmiş olsun beril hanım. Hoşgeldiniz tekrar.
Kasım 26th, 2009 at 13:46Beril Hanım;
Kasım 27th, 2009 at 17:14Geçmiş olsun bir daha yaşamamanızı diliyorum. Bugün var yarın yokuz ama biz yazılarınızı merakla bekliyoruz.
Size çok büyük geçmiş olsun. Anlattığınız olayı yaşamayan bilemez. Gerçekten kötü bir o kadarda eğitici bir durum. Bir şeyleri daha iyi anlamak için yaşaması gerekiyor insanoğlunun ne yazık ki! Hayatta en önemli şey sağlıklı yaşıyor olmak ve tabiki NEFES ALMAK!!!
Kasım 28th, 2009 at 18:04(Bu ileti, aynı zamanda bilgiagi.net uzantılı e-posta adresinize de gönderlmiştir. Ancak; kontrol etmeme ihtimalinizi göz önünde bulundurarak ayrıca burada yer almıştır).
Aralık 4th, 2009 at 14:35Beril Hanım merhaba,
Ben, BilgiAğı yazarlarından Mevsim Edebiyat köşesinin sahibi Yavuz Yavuzer.
Umarım vaktinizi almıyorumdur. Bu hafta boyunca, tüm yazılarınızı okumaya çalıştım ve açıkçası kullandığınız akıcı dile hayran kaldım. Çok fazla vaktinizi almadan...
Herhangi bir aksilik olmazsa; Ocak 2010'da "Yokuş" isimli edebiyat dergimiz yayında olmuş olacak. İçeriği; kültür-sanat (öykü, deneme, makale, şiir vb.) olarak belirledik. Sizin de aramızda olmanızı istiyoruz. Ben, sizi öykü bölümünde düşündüm ama; siz ne dersiniz? Eğer İlhami, dizinizin dibinden ayrılmazsa yapabilirsiniz diye düşünüyorum (: Aylık olarak yayına hazırlanacak olan Yokuş'ta, dilerseniz deneme de yazabilirsiniz. Uzun yazının kısası, yazılarınızı aylık olarak bizimle paylaşırsanız mutlu olacağız. Dönüşünüzü bekliyoruz...
Saygı ve selamlar
Yavuz Yavuzer
http://www.yavuzyavuzer.com
http://www.yokusdergisi.com
http://www.kartalgazetesi.com
Öncelikle yazımın altına güzel dileklerini ekleyen herkese teşekkürler...
Yavuz Bey, size de güzel mailiniz için ayrıca teşekkür ederim. Bu mevzunun üzerinde vakitlice konuşmak-mailleşmek gerek diye düşünüyorum. turizmgazetesi.com adresinde de turizm yazıları yazıyorum. Oraya da gözatabilirsiniz..
Aralık 5th, 2009 at 12:20Beril