Kahve Köşeleri
Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Diye bir soru yöneltmiş olsam, sizlerden değişik yanıtlar alırım. Deniz kenarında yaşıyorsanız, çoğumuz, “Oltamı kaptığım gibi kendimi sahile atarım.” Kimimiz de , “ Sinema ve tiyatroya gider, bir köşeye çekilip müzik dinler “ diyenlerimiz olabilir. Sorumu kışın yöneltmiş olsaydım, Anadolu’nun kırsal kesimlerinden erkekler hemen “ Yapacak bir şey mi var tabi ki kahveye giderim.” Derken bir başkası da, “ Kahveye gidip de o dumanının içinde ne yapayım. Oğlum ve karımla doğaya çıkarım” yanıtını verebilir.
Erkeklerimizin toplandıkları, bir araya gelerek oyun oynadıkları veya sohbet ederek vakit geçirdikleri kahvehaneler veya kafalarını demleyebilecekleri barlar muhakkak vardır. Peki ya kadınlarımız veya genç kızlarımız boş vakitlerini nasıl değerlendiriyorlardır dersiniz? Evli olanlar, dar ekonominin kıskacında evlerinde oturmayı, ev işleri ile oyalanmayı yeğleyeceklerdir. Kocaları demiştim. Onlar çoktan, yanık oyununun başında her şeyi unutmuşlardır o boğucu dumanın içinde. Tıpkı kaybolmuşlukları gibi.
Günlerden Cumartesi veya Pazar. Tatil günü. Memurlar ve diğer çalışanlarımız canınız sıkıldı değil mi? Ne yapmayı düşünüyorsunuz? Maça gitmeyi mi yoksa evde televizyonun karşısında pineklemeyi mi tercih ettiniz?. Peki güzel bir program yoksa ne yapacaksınız? İşte o zaman dışarı çıkma hazırlığı başlamıştır. Cadde de adımlarınız belli belirsiz nereye gidileceğini bilmeden birbirine dolaşacak. Etrafınıza bakıyorsunuz, gözünüz on adımda bir kahveye rastlıyorsunuz. Geçen haftada onlarca parayı kaybettikten sonra kendinize söz vermiştiniz bir daha kahveye uğramayacağım diye. Siz şeytanı hiç tanıdınız mı? Etrafınızda bir dolanmaya başladı mı, siz de ne söz kalır ne de erkeklik. Girmesin şeytan bir kere içinize. Gelgitler arasında adımlarınızı kahveye yöneltiyor ve ortada yanan sobanın kıyıcığına ilişiyorsunuz. Garsondan, tavşan kanı bir çay istiyor ve keyifle içiyorsunuz. Yan masalara bakıyorsunuz herkes gerilimli ve valenin beklentisi içinde. Çayınızı son kez yudumladığınızda arkadaşınızın bakışları arasında göz göze geliyorsunuz. Teklif karşısında içinizden “ Ben oynamaya tövbe etmiştim.” Diyorsunuz. Fakat dayanamayıp teklifi kabul ederek oturuyorsunuz masanın başına ve kaptırıyorsunuz kendinizi oyuna. İçerisinin pis havasına ve gürültüsüne aldırmadan.
Boş zamanlar, gerçekten insanlar için çok tehlikelidir. Zihin bu zamanlarda neler üretir neler. Hele bir de işsizseniz vay halinize demektir. Ortega Y.Gasset, İnsanı insan yapan sürecin günlük ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra bir köşeye çekilip düşünmesi ile başladığını söylemiştir. İşsiz insan güne nasıl başlar dersiniz? Bir kere geceden düşünceden boğulan bedeni yorgundur. Sabah kahvaltısını kimin yanında yapacaksa boğazına gidecek lokmaları çekinerek yiyecektir. Fizyolojik ihtiyaçlarını karşılayanların kendisine bir başka baktığını her an alınganlık içinde hissedecektir. Televizyon karşısında nelerle meşgul olacaktır? Bayan ise, kadın programları ve dizileri, erkek ise maç saatlerini bekleyecektir. Veya kapıyı çarptığı gibi cebindeki bir çay parasına kahvede bir yudum soluklayacaktır. Ve kim bilir hangi hayallerle tekrar döngünün yaşanacağı evin yolunu tutacaktır.