Kadının Mesaisi Üç Vardiya
Her özel günün olduğu gibi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün de suyunu çıkarmak üzereyiz.
“Kadınlar Gününe özel tava yüzde 25 indirimli, parfümler yüzde 50, iç çamaşırı iki alana bir bedava” 8 Mart’ın nasıl kutlanacağını düşünüyorlarsa...
Belediyeler, sivil toplum örgütleri etkinliklerle günü kutlayacaklar ama keşke sınırlı camialara değil, dar gelirli semtlerdeki kadınlara da ulaşılsa.
Gerçekler o kadar dipte ki, birşeyleri yukarıdan bakarak değiştiremiyorsunuz. Oysa ezberletilmiş kadın-erkek algısı ‘eşitlik’ düzleminde yeniden yazılmalı.
Kız çocuklarına yemek, kahve yaptırırken erkek çocukların ayağına su götürmek normal karşılanıyorsa hala yolun çok başındayız demektir. Ki öyleyiz.
NESNE DEĞİL ÖZNE
Türkiye’de hayatın sosyalizasyonu net. Kadın evde çocuk bakar, yemek yapar, erkek dışarıda çalışır ve doğal olarak hakim güç o’dur.
Dışarıda ahçıların çoğu erkek, evde neden yemekleri sadece kadınlar yapar sorguluyor muyuz? Çocuğun anneye ihtiyacı var doğru ama emzirme süresi bitince babalar da bal gibi çocuk bakar.
Çocuğa annenin bakmasının sebebi babanın yeteneksizliği değil, bu anlayışla katmerleşmiş işhayatında erkeklerin iyi ve kolay iş bulmasıdır.
Hemen belirtelim, kadın erkek rolleri çiftler arasında gönüllü paylaşıldığı sürece sorun yok. Yeter ki toplumsal dayatmalar güçlü ve zayıfı cinsiyete göre ayırmasın. Sosyolog Prof. Dr. Nalan Umdular Yetim’in bir yorumunun altını çizmek gerekli. ”Kadın özne değil, nesne olduğu sürece toplumun itilen kesimi olmaya devam eder. Şiddet görür, taciz edilir, asgari ücretin üzerinde iş bulamaz. Kamuoyu ise detayları tartışmaya devam eder”
ZİHİN DEVRİMİ
Bırakın erkekleri kadınların çoğu kendilerini hayat karşısında eşit görmüyor. Ancak erkek dünyasına yaklaştıkça onlar gibi giyinip, sert tavırlar sergiledikçe otorite noktalarında kadın yer alabiliyor.
İş yerinde anaç mı davranıyorsun kendi işyerin değilse bittin.
Velhasıl zihin devrimi yarım kaldı, onu biz kadınlar, anneler tamamlayacağız.
Eşini, babanı değiştiremezsin ama çocuğunu değiştirebilirsin. Çocuklarımıza ‘sen erkeksin, sen kızsın’ diyerek cinsiyetlerini değil insanlıklarını vurgulayan cümleler kuracak, cinsiyetin bir bölümünü şehzade yetiştirir gibi üstün görmekten vazgeçeceğiz. Çoluk çocuk, yemek, temizlik, eğer çalışma hayatı da varsa 3 vardiya mesaiye rağmen hala eşit görünmüyorsak o meşhur sloganı söyleyeceğiz.
“Hakkımız, söke söke alırız”
Önce zihinlerdeki prangaları tümüyle çözmekle başlayacak herşey.
KADIN EKOKÖY İZMİR’E YAKIŞIR
Yeşili, mavisiyle cennete düştün hissi veren Urla’da kadın kooperatifi belediye öncülüğünde başarıyla çalışıyor. Kadınların el emeği, doğal üretimleri değerleniyor. Yolun başındalar. Diyorum ki hazır bu oluşum varken, Büyükşehir Belediyesi desteklese ve girişim kendi markasını üreten
Kadın Ekolojik Köyü’ne dönüşse. Madem bu bir hayal o zaman, İzmir Kalkınma Ajansı da güdümlü destek sağlasa ekolojik köy sanayileşse. Hazır uçuyorum; köy çalışmaya acil ihtiyaç duyan kadınları belirli sürelerle işe alarak meslek öğretse ve tabii kimse beni bu rüyadan uyandırmasa.
İzmir’e yakışırdı hani..