content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

06 Ağu

Kadına Erkeğin Suçunu Yüklemek

Bizler her konuda olduğu gibi bu recm meselesinde de ifrat veya tefrite kaçıyor bir türlü “orta[1]” olan sıfatımızın gerektirdiği orta yolu tutturamıyoruz nedense…

Recm meselesi var mı yok mu konusuna girmeyeceğim, meselenin kapalı kaldığını zannettiğim kısmına değinmektir niyetim…

Bunu da ikinci şari döneminde yaşanmış bir olayı aktararak ve özerinde tetkikler yaparak anlatmayı uygun gördüm.

Şöyleki; "İbn-i Abbas (r.a)’dan rivayete göre Hilal ibn-i Umeyye Nebi (s.a.v)’in huzurunda karısına Şerik ibn-i Sehma ile zina etti, diye söz attı. Resulüllah da Hilal’e:

- Dört şahidini hazırla, yahud arkana had (vurulur) buyurdu[2]. Bunun üzerine Hilal:

- Ya Resulullah! Bizim birimiz karısının üstünde bir erkek görürse, şahid aramaya mı gidecek? (şahid getirinceye kadar işini görüp savuşmaz mı?) diye itiraz etti. Resul-i Ekrem:

- Sen şahidlerini hazırla. Aksi takdirde arkana hadd-i kazf (seksen değnek) vurulur, demeye devam etti. Bunun üzerine Hilal ibn-i Umeyye:

- Ya Resulüllah! Seni hak peygamber gönderen Allah-u Teala’ya yemin ederim ki, muhakkak ben kesin olarak doğru söylüyorum. Ve eminim ki Allah benim arkamı hadden kurtaracak bir vahiy, bir ayet gönderecektir, dedi. Bu sırada hemen Cibril indi ve Resul-i Ekrem’e (Karılarına zinayı isnad edenler/zina iftirasında bulunanlar) ayetini ta (şayet doğru söyleyenlerden ise/şayet eşi doğru söyleyenlerden ise[3]) kavl-i şerifine varıncaya kadar getirdi[4]. Bunun üzerine Resulüllah, kadına haber gönderdi. Kocası Hilal de hazır bulundu. İlk önce Hilal (dördüncü dipnotta geçtiği gibi) şehadet ve yemin eyledi. Resul-i Ekrem: Allah muhakkak bilir ki, sizin biriniz elbet yalancıdır. Şu halde ikinizden tövbekar olan ve bu lian [5] yemininden rücü eden var mıdır? Buyurdu. Sonra Hilal’in zevcesi ayağa kalkarak ve (dört def’a) lian şehadetiyle Allah’ı işhad ederek yemin etti beşinci yemine sıra geldiğinde mecliste hazır bulunanlar kadını durdurarak:

- Bak kadın, bu beşinci yemin azabı mucibtir, ihtarında bulundular. Ravi ibn-i Abbas der ki: Bu ihtar üzerine kadın biraz ağırlaşıp durakladı. Hatta biz kadın yemin etmekten vazgeçecek ve geriye dönecek sandık. Sonra kadın kendini toparlayıp:

- (Şimdiye kadar şerefle yaşamış) kavim ve kabilemi, ben bundan sonraki günlerde rezil ve rüsvay etmem diyerek lian yeminini yerine getirdi. Sonra Resul-i Ekrem:

- Bu kadına bakınız. Eğer gözleri sürmeli, iki kıçı iri, baldırları kalın bir tipte çocuk getirirse, çocuk Şerik ibn-i Sehma’ya aittir, buyurdu. Kadın da hakikaten böyle bir çocuk doğurdu. Bunun üzerine Resullüllah:

- Eğer Allah kitabının (lian) hükmü infaz edilmemiş olsaydı benimle bu kadın için bir durum vardı. ( yani ben o kadına hadd-i zina icra ederdim) buyurdu. [6] "

Benim bu uygulamadan anladığım: Dört şahidin bulunmadığı veya (kocası olması şartıyla) kadına zinayı isnad eden kişi şahidlik etse ve dört yemin ile bir lian etse dahi kadın, dört yemin ve bir lian ile bunu inkar ederse bu cezanın ona uygulanmayacağıdır. Yani asrımızda olduğu gibi bir söylenti veya birisinin şahidlik etmesi ile bazı bölgelerde töre adı altında kadının öldürülmesi veya bazı ülkelerde olduğu gibi recm’in ve zina cezasının uygulanamayacağıdır. Ayrıca recm’in uygulanacağı kişilerin de evli olmaları gerekir, bekara recm uygulanamaz zaten, Had uygulanır..

Yani: islam’da recm’in olması ayrı bir şey, nasıl ve hangi şartlar yerine gelirse uygulanacağı apayrı bir şeydir.

Tüm bunlar göz ardı edilip; recm'in hangi şart ve olgulardan sonra uygulanacağı söylenmeden, bizatihi recm'in uygulanışı sürekli ön plana çıkartılıp islam'ın bu hüküm ile yıpratılması yönünde bir çaba vardır sanki. Ayrıca sanki bu hüküm sadece kadına uygulanan, kadına özel bir hüküm olduğu lanse edilmekte, oysaki bu hüküm evli erkek için de geçerlidir islamda.

Lütfen islam'da recm cezasının pratikte uygulanabilmesi için gerekli olan şartlara dikkat ediniz.

1- Dört şahidin (şahidlerin şartları da ayrı bir meseledir, sıradan kişilerin şahidliği burada makbul olmuyor) kadın ve erkeğin cinsel ilişkiye girdiğine şahidlik etmesi gerekir.

2- Şayet şahitler bulunmazsa kocanın (bir başkasının yemin ve lianla isnadı da makbul olmayacaktır) dört yemin ve bir lian ile zina fiilini karısına isnad etmesi gerekir.

3- Şayet kocası böyle bir tarz ile karısına bu sucu isnad etse dahi kadın, dört yemin ve bir lian ile bunu red ederse (inkar ederse) böylesi bir durumda yine de recm uygulanamaz (hüküm düşer).

Şimdi sormak isterim ki; bu şartların varlığını hasaba katarak meseleye bakıldığında bir recm uygulanması pratikte mümkün olur mu?

Bizat ikinci şari tarafından; “Eğer Allah kitabının (lian) hükmü infaz edilmemiş olsaydı benimle bu kadın için bir durum vardı (yani ben o kadına hadd-i zina icra ederdim).” söylemi ortada iken, recm furyasının olmasına akılsırı erdiremiyorum…

Bu, olsa olsa sadece kadına erkeğin suçunu yüklemek olacaktır...

Aslında bu ve benzeri hadisler ışığında recm meselesine derinlemesine bakıldığında sanılanın aksine; kadını (yaşam hakkını) koruma vardır...

Ve son olarak şunu söylemek isterim: Din insan için gelmiştir/gönderilmiştir insana karşı kullanılan din, ya din değildir veya tahrif edilmiştir. 05-15- 2011

*******

[1] - Ayet: “İşte böyle!Biz sizi, insanlar üstüne tanık olasınız, resul de sizin üstünüze tanık olsun diye, orta yolu izleyen bir ümmet yaptık.” Bakara; 2/143

[2] - Yani: Karısına iftira ettiğinden dolayı Had-i Kasf denilen seksen sopa vurulacak, kocaya…

[3] - Nur; 24/6

[4] - Ayetin tamamı: “Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir. Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah’ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır.” Nur; 24/6,6,8,9.

[5] - Lian kelimesi; kovma, uzaklaştırma, nefret gibi manalara gelen la'n kökünden gelir. Aynı kökten telaun, birbirine lanet okumak, sövüşmek manasına gelir.

Fıkıh ıstılahı olarak lian, "yemin ile müekked la'n ve gazab lafızlarına mekrun olarak karı ile koca tarafından, belli bir şekil çerçevesinde yapılan dörder şehadete" denir. Yani koca, karısına zina suçunu isnad ederse fakat şahid getiremezse, bu isnad ve ithamını hakimin huzurunda, belirtildiği şekilde dört kere yemin ederek tekrar eder. Kadın da bu ithamı, yemin ederek ve yalancı olduğu takdirde Allah'ın lanet ve gazabının üzerine olmasını dileyerek dört kere reddeder. Bu şekilde cereyan eden hadiseye lian denir. Lian hadisesi karısına zina isnadında bulunan koca hakkında hadd-i kazf denen bir "ağır ceza"nın yerine geçer. Kadın hakkında da -yine İslam'ın en ağır suçlarından biri olan- hadd-i zinanın yerine geçer.
Lian sonunda karı ile koca boşanır. Koca kazf cezasından, kadın da zina cezasından kurtulur.

[6]- Sahih-i Buhari Muhtasar-ı Tecridi sarih tercemesi ve şerhi 11. cilt sayfa no:140-141-142, hadis no:1717

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank