Kadın Savcı, Hepimize Demokrasi Dersi Vermiş!
Toplu taşıma aracında şort giydi diye, içindeki nefreti kusmuş olan zanlının serbest bırakılmasına itiraz eden kadın savcıyı kutlamak gerekiyor. Savcı, açık açık yaşam tarzına müdahaleyi, şiddet kullanılmasını, toplumu galeyana getirme ve tahrik etme olarak değerlendirerek topluma ders vermiş.
Bir genç bayan, toplu taşıma aracında… Ve şiddete uğruyor. Otobüsteki kalabalık ise seyrediyor. “Aman bana bulaşmasın, başım derde girmesin” bananeciliği…
İslam hukukuna göre Ayşegül Terzi’yi giydiği şorttan dolayı cezalandırdığını iddia eden meczup Abdullah Çakıroğlu çelişkili açıklalmalarda bulunmuştu.
Ve gözaltına alınan Çakıroğlu’nu, mahkeme serbest bırakmıştı.
Kamuoyunda yükselen tepki, Savcı Fatma Arzu Tekir’i harekete geçirmiş.
Savcı Tekir, Çakıroğlu’nun şiddet kullanarak başka bir kişinin yaşam tarzına müdahale ettiğini, mağdur ve şahitler üzerinde baskı kurabileceğini, ayrıca kaçma şüphesinin de bulunduğunu belirterek tutuklanmasını istemiş.
Saldırının karşılığı en fazla 3 yıl
Savcı Tekir, saldırıda delillerin somut olduğunu belirterek; “Şüphelinin üzerine atılı İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyeti’nin Kullanılmasını Engelleme, Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik ve Aşağılama eylemlerinin vasıf ve mahiyeti, suça dair yasada yazılı cezanın üst haddi (3’er yıl) şüphelinin aleyhine mevcut somut delil durumu (şikayetçi anlatımı, bu anlatımı destekleyen ve olayın gelişimi, oluş şekline ilişkin olay mahallinde bulunan tarafsız görgü şahidi Mahir Kır isimli şahsın anlatımı, olay zamanına ilişkin görüntü kayıtları, adli tıp raporu, teşhis tutanağı, şüphelinin Asayiş Şube Müdürlüğü’ndeki ifadesinde mağdureyi hiç tanımadığını ancak üzerinde kısa etek olduğu için yüzüne tekme attığını beyan etmiş” diyerek işlenen suçun karşılığının en üstü olan 3 yıl ile cezalandırılmasını istemiş.
Galeyana getirmek ve tahrik etmek suçtur
Savcı Tekir, zanlının tutuklanması ve 3 yılla neden cezalandırmasına yönelik yazdığı aşağıda ki metin farklı yaşam tarzları ile ilgili, demokrasinin olmazsa olması olduğunu hatırlatmak isterim.
“Ayrıca aleyhe mevcut deliller kapsamı da değerlendirildiğinde şüpheli bu eylemi ile kendisiyle aynı sosyal yaşantıda ve düşüncede olmayan bir şahsa karşı cebir ve tehdit içerikli söz ve davranışlar sergileyerek, aynı zamanda kendisi ile aynı düşünce zemininde olabilecek insanları galeyana getirip ortak harekette bulunmak ve nefretle davranmalarını tahrik etmek istemekle; cebir, tehdit ve şiddete özendirmek suretiyle davranmış, ayrıca farklı yaşam tarzına ilişkin tercihe yine cebir ve şiddet kullanarak müdahale etmiş ve bu şekilde şüphelinin şuç işleme kastının yoğunluğu olduğu kanaatine varılmış olup, ayrıca şüphelinin olay sonrasında kaçması, bunun da kaçma şüphesini kuvvetlendirmesi, ayrıca mağdur şikâyetçi ve şahitler üzerinde baskı yapma girişiminde bulunma ihtimalinin kuvvetli olması hususları dikkate alınarak tutuklanmasına karar verilmesi talep olunur.”
Yapılan saldırı bir özendirmedir!
Savcı Fatma Arzu Tekir, tutuklanma gerekçesinde aynı zamanda aynı düşündüğü toplumsal kesimleri, şiddet yoluyla galeyana getirme ve tahrik etmenin bir suç olduğunun bir kez daha altını çizmiş.
Kadın savcıyı bir kez daha kutluyorum. Topluma farklılıklara nasıl davranılması gerektiğini; farklılıklara şiddet yoluyla müdahalenin en sert şekilde cezalandırılması gerektiğine yönelik demokrasi ve hukuk dersi verdiği için…
Zanlının giyim tarzından dolayı uyguladığı şiddetin aynı zamanda, “… kendisi ile aynı düşünce zemininde olabilecek insanları galeyana getirip, ortak harekette bulunmak ve nefretle davranmalarını tahrik etmek istemekle; cebir, tehdit ve şiddete özendirmek suretiyle davranmış…” diyerek farklı yaşam tarzı ve giyiminden dolayı birine uygulanan şiddetin aynı zamanda; galeyana getirme ve özendirme olduğuna dikkat çekmiş.
Şunu kabul etmek gerekiyor.
Bu ülkede sadece şort giyen, birilerine göre açık kıyafetler giyenler için nasıl ki, cezalandırılması gerekir diyenler, kabul etmeyenler varsa; bir kadını kapalı, çarşaflı gördüğünde de aynı şiddeti uygulayabilecek, nefret kusabilecek binlerce kişi olduğunu da hatırlatmak gerekiyor.
İşte bu tehkileyi görmek gerekiyor.
Bu tehlikeyi önleyecek yegane sistemin demokrasi ve hukuk devleti olduğunu hatırlatmak gerekiyor.
Farklı olanı kabullenmenin de bir saygı olmadığını hatırlatmak isterim.
Birinin farklılığına saygı duymak zorunda değiliz.
Ancak o’nun farklılığının o’na ait olduğunu ve o’nun farklılığının yaşayabilmesinin benim farklılığımın teminatı olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor.
Farklı olmanın ancak bir başkasının farklılığı ile mümkün olabileceğini de bilmek gerekiyor.
Tartışmasız, hukuk, yasalar ve devlet, farklı olanların teminatı olmalıdır.
Ve kim ki, farklı olana farklı davranıyor, şiddet gösteriyor, aşağılıyor, hakaret ediyor tereddütsüz cezalandırılmalıdır.
Son söz: Kapalı olanlara nasıl kamuyu yasaklamışsak, hatta kimi zamanlarda kamusal alanları yasaklamışsak, tam zıttı olanların içersinde de ellerinde olanaklar olsa aynı şeyleri farklı yaşayanlara, kendisini modern yaşam tarzı diye ifade edenlere, uygulamaktan kaçınmayacaklarını, hatta daha sert olarak uygulama yapacaklarını da görmek gerekiyor.