Kadın Olmak mı?
Her geçen gün daha çok anlıyoruz kadın olmanın zorluğunu, acısını. Elbette acının hiçbir zaman dini, ırkı, ülkesi, cinsiyeti olmaz. Acının dili tektir. Rengi kara. Eskiden derlerdi ateş düştüğü yeri yakar. Evet, ateş en çok düştüğü yeri, söndürdüğü ocakları yakar. Bu öyle bir ateş ki bütün insan olan, insanları da yakıyor. Düştüğü yerde kalmıyor. Acı sınır tanımıyor, mekan yurt bilmiyor. Toplumda horlanan, ezilen kadın ve çocuklardır. Kadın ve erkeğin yaratılış, yapısal ve güç anlamında eşit olmadığını biliyoruz. Fakat yaşam şartları ve haklar olarak eşitlenebilir. Eşit haklara sahiptir. Kadınlar yaşam mücadelesinde cephenin hep önünde savaşmıştır. Ayakta kalmak, hayatını sürdürmek ve çocuklarını yetiştirmede kadın öndedir.
Cinsiyet farklılığından toplum kadına ve erkeğe farklı roller yüklemiş ve beklentiler içerisine koymuştur. Çoğu zaman insanlara cinsiyet kalıpları ağır gelmiş, taşıyamamışlardır. Bu rol ve görevlerde aile yapısı, yetiştirilme tarzı, gelenek görenekleri, yaşadığı çevre, inancı, ahlaki değerleri, ekonomik gücü, eğitim ve kültürel yapısı etkili olmuştur. Kadın ve erkeklerin aile içindeki rollerini cinsiyet belirlediği gibi cinsiyete bağlı olarak kadın ve erkeklerin çalışma yaşamı, siyaset, sanat ve diğer meslek alanları başta olmak üzere hayata katılım şeklide farklıdır.
Kadın ailenin temelidir diyerek aile içinde çocukların yetiştirilmesinde en büyük görev kadına verilmiştir. özellikle kültürün ve değerlerin kuşaktan kuşağa aktarılmasında temel öğe olan kadına büyük sorumluluklar düşmekte olup, köprü vazifesi görmüştür. Kadına fıtratının dışında roller verilmiş, görevler eklenmiş ve beklentiler içine girilmiştir. Erkek egemen toplumda yaşadığımız için erkek çocukları ayrıcalıklı yetiştirilerek kız çocukları ikinci planda kalmıştır. Bazı toplumlarda halen devam eden geleneklerdir.
Kız çocukları evde dahi erkek çocuklarının yardımcısı hizmetkarı gibi görülmektedir. Elbette aile içi yardımlaşma ve dayanışmada olabilecek durumlardır, normaldir diye düşünürüz. Fakat annelerin kızlarını ve erkek çocuklarını yetiştirirken eşit dengeli yetiştirmesi gerekir. Ailenin ayrıcalıklı yetiştirme tarzından dolayı erkek kendini özel ve güçlü görmekte kadına hak ettiği önemi değeri vermemektedir.
Çünkü çocuk yetiştirilirken 0-7 yaş arası aileden aldığı eğitimi, ne görürse, öğrenir yaparsa ölene kadar yaşadıklarını uygular. Çocuk her şeyi kamera gibi çektiği beyninin bir köşesine kaydettiği bu yaşam tarzı farklılıklar göstererek olumlu veya olumsuz hayatını etkiler.
Ülkemizde çoğunlukla kırsal kesime göre kadın kentte biraz daha iyi konumdadır. Kırsal bölgelerde halen gelenekler, görenekler, töreler ağırlığını sürdürmekte kadınlar eğitimden yoksun, haklarından bihaber yaşamaktadırlar. Eğer iyi bir nesil yetiştirmek, Ülke olarak gelişmek istiyorsak öncelikle kız çocuklarının, kadınlarımızın iyi bir eğitim almalarını sağlamalıyız.
Çocuğu yetiştiren annedir. İlk eğitimi anne verdiğine göre bilinçli, eğitimli geleceği görebilecek annelerin geleceği yönlendirmede rolleri büyüktür.
Gelişmiş ve bazı gelişmekte olan ülkelerde kadın ve erkek, içinde doğup büyüdükleri, yaşamlarını sürdürdükleri toplumda eşit hak ve sorumluluk taşıyan bireyler olarak yerlerini almışlardır. İş yaşamının her kademesinde, her alanda ve her meslek dalında kadınlar erkeklerle yan yana, yarışırcasına çalışmakta, diretmekte, dolayısıyla başarılı olacağını göstermektedir.
Aktif nüfus ve istihdam içinde kadın ve erkeklerin yer ve rolleri önemli farklılıklar göstermektedir.
Bu nedenle, özel bir öneme sahip kadınların durumu, yapısal düzenlemelerin olumsuz etkilerinden çalışanların korunmasına yönelik politikalar kapsamında önemle ele alınmalıdır. Devletin ve milletin devamı açısından çok önemli olan aile kurumunun en iyi şekilde sürdürülmesi görevi de kadının omuzlarına yüklenmiştir.
Bir tarafta uğruna dağları delip çöllerde gezdikleri bir sevgili, diğer tarafta anne baş tacı, ne yazık ki diğer tarafta da ezilen sömürülen horlanan bir kadın var. Bu konu birkaç satırla anlatılacak kadar kısa değildir. Yazacak olsak kaç kitap çıkar ortaya.
Kadınların sorunları çok çözümleri yok denecek kadar azdır. Hiçbir anne kızını ezilsin, horlansın, dövülsün, tecavüze edilip öldürülsün diye doğurmadı.
Ve erkeklere soruyorum?
Sen kendini güçlü sanan beyefendi. Hiç yemek yapmadın diye dayak yedin mi? Çocuğun olmuyor diye üstüne kuma geldi mi?, yaşlandın, hastalandın diyerek, erkek çocuk doğurmadın diye babanın evine gönderildin mi, hastanede bırakıldın mı?, içip kumar oynayan kocan tarafından dövülüp kumar masasında bırakıldın mı?, giyim tarzınla suçlandın mı?, tacize, tecavüze uğradın mı?, karşılık vermiyor diye iftira atıldı mı sana, kilo aldın, doğum yaptın vücudun bozuldu diye aldatıldın mı?, ekmek düşmanı olarak suçlandın mı?, itilip kakıldın mı, horlandın mı, sadece cinsel obje olarak görülüp aşağılandın mı?, Töre adı altında pazarlık konusu olup ticaretin yapıldı mı?.
Çocuk yaşta zorla evlendirildin mi?
Berdel oldu mu? Öldürülerek çöpe atıldın mı? Elbette hayır. O zaman bir daha düşün kadın hakkında yorum yaparken. NEVİN KILIÇ
KADIN OLMAK MI?
Dünyaya gelişin dahi istenmedi.
Diri diri toprağa gömülen sendin.
Ne yaparsan yap kıymetin bilinmedi.
İtilip kakılan, horlanan sendin.
Alındın, satıldın kul köle oldun,
Anlamadılar peygamberi sen doğurdun.
Kanından canından ekmek yoğurdun.
Doğranıp çöplere atılan sendin.
Duvarlarda reklam resimlerin asılı,
Boy boy afişlerde pozların basılı.
Kimi zaman adın eksik etek diye yazılı.
Kaderine küsüp darılan sendin.
Aşkından Ferhat'a dağı deldirdin.
Mecnunu divane çölde gezdirdin.
Hiçe saydın kendini hep ezdirdin.
Canından vazgeçip ölen sendin.
Sana inandıkları kadar inanılır,
Güvendikleri kadar güvenilir
Anladıkları kadar anlaşılırdın.
Onların gözündeki değer kadarsın.
Ağustosta üşüdün, ayazda yandın.
Cinsel obje olarak akılda kaldın.
Namus bekçiliğini üstüne aldın.
Fıtratının dışında kaldın kadın.
Kadın olmak ağır suçmuş insana
Cehaletten geliyor bunlar başına.
Kimse acımaz, bakmaz gözyaşına.
Katilinden medet umuyor kadın.
Dertler dizi dizi gelmez arkası.
Korumaz seni, senden başkası.
Yeterli gelmiyor kanun yasası.
Yaşadığıyla, öldüğüyle kalıyor kadın.