content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

11 Mar

Kadın Bay Erkek Bayan ve Gebelik

 Kelimelerin kökleriyle oynayanların kökeni hakkında bilgi sahibi değiliz. Son zamanlarda işi gücü bırakıp kelime uydurup; daha sonra bunlardan çok sık kullanılan olunca da; bak gördünüz mü eskiler anlaşılmıyor diye yeri göğü inletenler olmaktadır.

Aslında tamamen planlı yapılan bu çalışmanın maksadı dili anlaşılır kılmak değildir. Daha doğrusu bunu yapanların böyle bir derdi de yoktur. Asıl hedef milleti milli ve manevi değerlerden ne kadar uzaklaştırırsak o kadar hedefe ulaşmış oluruz mantığıdır.

Daha düne kadar umumi helâlar üzerinde cinsiyetleri ayırt edecek kelimeler “Kadın, erkek” olarak yazılıyordu.  Yani cinsiyet olarak “kadın” ve “erkek” olarak adlandırılıyordu. Sonra nereden türediyse bir zümre zuhur edip; bu ifadeleri “kaba” ve “ayıp” olarak tanımladı. Hatta kendi bakış açılarına göre “köylüce” gördü. Sonra bu iki kelimeyi sözüm ona kibarlaştırıp “bay” ve “bayan” yaptı.

Artık mektup zarflarının üzerinde “Sayın Bay… “ veya “Sayın Bayan…” yazıyordu. Filmlerde bay, bayan unvanları işleniyor; kadın veya erke tabiri kaba olarak addediliyordu. Bu epey sürdü. Aslına bakılırsa “Bay” ile “Bayan” tam olarak nerden geldiğinin belli olmadığı Kubbealtı Neşriyat tarafından hazırlanan “Misalli Büyük Türkçe Sözlük”te açıklanmaktadır. Zaten Bazı kelimelerim menşei belli değilse onu dilimize kazandıranların da menşeinin de ne idüğü belli değildir.

Daha sonra bu kelimeler herkes tarafından kabul görünce ve konuşulunca “Köylü ile sosyete” aynı kefede yer aldı. Bunun da çaresi bulundu. Tekrar eskiye dönülerek cinsiyeti daha öne çıkaran kadın ve erkek şekline getirdiler. İnsanlar bu hususta yine bölündü. Yani dedem zamanındaki kadın-erkek, babam zamanında bay-bayan haline getirilip; daha sonra yine kadın-erkek şekline dönüştürüldü. Tahminim o ki yaklaşık çeyrek asır sonra bu iki kelimeye yeni bir ad daha uydururlar. Vaziyet onu göstermektedir.

Biz bir kelime yerine başka bir kelime konmasına alışıkız da; yerine koyduklarımızı beğenmeyip tekrar eskiye dönmeye pek alışık değiliz. Bu “dönmenin” sebebi ne ola ki?

Aynı durum gebe ve hamile kelimeleri için de geçerli. Yine üç çeyrek asır önce gebe olarak bilinen kelime; bazı sosyetelerin bu hale düşmesinden rahatsız olunmuş olacaklar ki gebe yerine hamile kelimesini uydurdular. Gebe; eski Türkçede ‘kebe-mek’ karnı şişmek manasındadır. Yarım asır önce ifan sahibi Anadolu insanı bu vaziyete “yüklü” olarak ad vermiş, hem meram anlatılmış hem de malum zümrece “kaba” olarak addedilen ifadeden kurtulmuşlardır. Daha sonra Arapçadan gelen “hamil” taşımaktan hamile olarak değiştirilmiştir. Ancak günümüzde doktorların “gebe” kelimesine yeniden dönüş yapması üzerine eski haline getirilmeye çalışılmaktadır.

Biz; gaye, maksat, hedef, ufuk gibi kelimeyi silip yerine “amaç” getirmiş; milletin tamamı sonradan uydurulmuş bu kelimeyi kabullenip lisanına alınca hızını alamayan dilci şimdi de uydurduğu amaca ne amaçla olduğu belli olmadığı bir bakış açısıyla “erek” yapmıştır. İnanın milletin yarısı amaç kelimesini kullanıp yarısı kullanmasaydı birilerinin daha çok hoşuna gidecekti. Yani millet neyi tamamen benimserse onu hemen değiştirmek gibi bir anlayışa sahip olanlar var.

Ne Zeki diyelim. “Dil yaresini andıracak yare bulunmaz.”

Dil sizce hangi anlamda kullanılmıştır?

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank