Kadı-n Adalet, Erk-ek İse İktidar Demek…
Dün yemek yerken sohbet ediyoruz. "Bir erkek kadınlar için, bir kadın ise erkeği için güzelleşir" dedim..
"Sen misin bu sözü diyen" ve kıyamet koptu...
Kıyameti koparanlar hemcinslerimdi...Destek ise kadınlardan geldi.
****
Bir erkeğin tüm varlığı kadınlar, bir kadının varlığı ise erkeği içindi...
Arada ki fark ise dünyalar kadardı...
Hani derler ya, "doğanın kanunu" diye...
Aynen öyle...
Erkeğin varlık nedeni, çoğalmak...
Kadının varlığı ise çoğaltmaktı..
Ve hayat dişi üzerinden kurguluydu...
****
Tartışma devam ediyordu...
Ve daha çok ben konuşuyordum...
"Kadın" kelimesinde adalet vardı... Kadı-n..
"Erkek" kelimesinde ise er-kek ve erkek vardı...
Kısacası yiğitlik ve iktidar üzerine kurguluydu, erkek...
Varlığımız gereği hem yiğit kişi olacaktık ve asla iktidarsız olmayacaktık...
Yiğit değilseniz erkek kabul edilmiyordunuz, iktidar sahibi değilseniz adam kabul edilmiyordunuz...
Doğanın kanunu, sosyal hayatın kanunu karşısında geri adım atıyordu.
Anlayacağınız doğanın kanunu ve sosyal hayatın kanunu karşısında geri adım atsa da, doğanın kanunu işlemeye devam ediyordu...
Biz erkeklerdoğanın kanunu gereği; kadın-hayat peşinde koşarken, merkezimize kadınları koyarken, mülkiyetin ortaya çıkmasıyla beraber kadını iktidarımızın egemen olduğu yerlerde esir ediyorduk... Hayatın öyle mümkün olabileceğine inanıyorduk.
Ne de olsa mülk, tapulu olmak ve sahiplenmek gerekiyordu.
****
Biz erkekler hayatımız boyunca iktidar için dövüşecek, bunu bir yiğitlikle yapacaktık.
Bakın eski tarihe, tüm şövalyeler ve kahramanlar erkek...
Örneklerimiz, kıyaslamalarımıza bakınca çoğumuz sınıfta kalsak da, sonuçta en küçük aile içersinde iktidarımızı pekiştiriyorduk.
Bunu yaparken, kadınlarımıza kök söktürüyorduk.
Yaşamamızın kaynağı olan kadınlara...
Hayatın içinde iktidar sahibi olamayınca en kolay olanı evimizde iktidar ve kral oluyorduk.
Ve iktidar neyi gerektiriyorsa, bunu uyguluyorduk en küçük sosyal birimde...
Şiddetle, iktidarımızı pekiştiriyor ve devam ettiriyorduk.
Ve hayatın içersindeki tüm başarısızlıklarımızın hesabını kadınımızdan ve çocuklarımızdan çıkarıyorduk.
****
Bir erkek kadınlar için, bir kadın ise erkeği için yaşıyordu.
Gün geliyordu, erkeğinden umudunu kesen kadınlar, erkek çocukları üzerinde kuruyorlardı tüm hayallerini...
O ise erkek çocuklarının hayatlarında büyüdüklerinde zehirli bir sarmaşığa dönüyordu anne sevgileri...
****
Neyse tartışmaya devam ediyorduk.
Dışarıda aklı selim, güleryüzlü tüm erkekler aile içersinde bir despota dönüşebiliyorlardı...
Bastırılmış tüm duyguları ile başarısızlıklarının hesabını kadınları üzerinden görüyorlardı.
Çünkü, dışarıda iktidar olunamasa da, en küçük sosyal birimde ailede, iktidar kesindi...
Ve orada, sorgulanmaya başlanan iktidarın, iktirdarsızlık olacağını bilen erkek, iktidarını vermemek için baskın kimliğini ortaya çıkarıyordu... Ve doğal olarak şiddet ortaya çıkıyordu...
İster sözlü, ister fiziksel...
Kadınla beraber çoğalmayı bilmeyen, iktdarı terk etmeyen tüm erkekler, kadın üzerinde iktidar kurarak hayatlarını siyah beyaza çeviriyorlardı...
****
Hayatın gerçeği kadındı...
Yoksa kadın, dişi hayatın yoktu bir anlamı...
Ve onun içindir ki, biz erkekler için kadın hayat demekti...
Hayat ise iktidar...
Ve kadın aslında iktidar aracının ta kendisiydi...
Ve bundan dolayı tüm savaşlar önce evde başlıyordu.
Galiba yer yüzünde tüm despot liderlerin en önemli sorunu kadınlarıydı.
Ve kadınlar üzerinde kuramadıkları iktidarları ya da iktidarsızlıklarını, hayatın diğer alanlarında despot kimlikleriyle örtüyorlardı. Tabi anneleri ile ilgiliydi...
Ya da tam tersi...
****
Ve biz tartışmaya devam ediyorduk...
Kadın ve erkeğin mülkiyet ile beraber başladıkları ve sona ermeyen tartışmalarını biz farklı bir boyutta, farklı bir mekanda devam ediyorduk...
Ve mülkiyetin ortadan kalkacağı güne kadar sürecek olan tartışmanın içersinde, asıl hayatı keşfedeceğimiz iktidarsızlığı ise ıskalıyorduk...
Çünkü, bilmiyorduk hayatı keşfetmek iktidar sahibi olmaktan geçmiyordu, tüm gizem iktidarsızlıkta yatıyordu...
Ve işte o'nu keşfettiğimizde (ki, insanlık oraya doğru gidiyor) kadın gerçek anlamını, erkek ise gerçek kadınını (hayatı) bulacaktı...
Son söz: Kadın adalet demek... Erk-ek ise iktidar.. İktidar ve adalet ne kadar birbirine aykırı iki şey... İktidarlarda adalet, adalette ise iktidar olunamıyordu. Ve kadını keşfettiğimizde adaleti buluyor, erkeği keşfettiğimizde ise iktidardan uzaklaşıyorduk...
Ve galiba, asıl olan karşı cinsler olarak hayatın anlamını keşfetmek için yaratılmış olmamızın anlamından uzaklaşmaktı, iki cins arasında yaşanan tüm sorunlar...