Kaderle Oynamak
Nakşi… Hani müritlerin yiyip içtiklerine, oturup kalkmalarına şeyhin karar verdiği.. öyle ki, evlenilecek kızın bile onaydan geçmesi gerek. Şeyhlerin, istikbali maddi manevi parlak bir müridi gözlerine kestirdiklerinde, kendi kızlarını veya yakınlarının kızlarını vermek için, bu gençlerin istedikleri kızla evlenmesine mani oldukları da rivayetler arasında.
Ve kim bilir kaç kızın umutları söndürüldü bunlar tarafından. Acaba öbür tarafta, kaderleriyle oynanıp, hayalleri söndürülüp, ağlatılan kızların ahları bunların ne tarafına geçecek?
Aslında bunun suçu onların değil, kadınları android olarak gören İslam geleneğinin. Bu geleneğin zihniyeti öyle bir yer etmiş ki, Kur’an’dan delil getirseniz bile kafalardaki sabit fikirleri kıpırdatamazsınız. Gene de şu ayeti yazayım:
“Allah’ın bitiştirmek istediğini kesenler ve yer yüzünde bozgunculuk çıkaranlar, işte lanet onlara..” 13/25
Kadere müdahale, Allah’a şirk koşmaktan başka nedir ki? Ama anlatamazsınız. Kadını o kadar insan yerine koymazlar ki, onun kararları, istekleri, planları, düşünceleri, duyguları, arzuları olmaz. Hakkında karar verilir, plan yapılır, düşünülür, duygulanılır ve eğer arzulanırsa duruma bakılır, hesaplara uyarsa evlenilir ve ona inek muamelesi yapılır, uymazsa tabanlar yağlanıp kaçılır. Öyle arada çekim mekim gibi şeyler…aşk meşk falan.. ohhoo günah!! Rum 21 ayetini yazsak ne olacak? Görmezden gelirler.
Ağabeyler amcalar… kadınlar android değildir. Canları var. İğne batınca canları yanıyor ve kanları akıyor…duyguları var. Uzayda bir yer kaplıyorlar. Yaşam, kadının konu mankeni yapıldığı bir monolog şeklinde yaşanamaz. İlişkiler tek taraflı kararlarla belirlenemez desek de anlamazlar. Çünkü işlerine gelmez.
Ne olacak ki, bu taraflarda birilerinin canı mı yanıyor? Peki ama bu taraftaki huriler incitilip acıtılırsa o tarafta size huri verilir mi?
Bir de bunlar kadınlara sokmayınca daha kolay uçacaklarını sanıyorlar. Ama önce düşüncede yok etmek gerek. (ki, bu erken yaşlarda pek mümkün değil) Düşüncede yok edemedikleri için, bedenlerinin ucundan akıp gidecek olan Sorun’u(!) kafalarına ağır bir yük olarak yüklediklerinden uçuşlarını daha da zorlaştırıyorlar. Sorun, bilinçaltından bilince doğru zorlayınca, ne yapacaklarını nasıl davranacaklarını da şaşırıyorlar. Bir gösterip bir kaçırıyorlar.. Bir cilve bir naz… Gösterip vermemekte kaliteli fahişelere taş çıkarıyorlar. Her konuda sünnete uymaya titizlik gösteriyorlar ama, kadın konu oldu mu, hiç pas geçmeyen peygamberi örnek almıyorlar da, fitilleri yakıp yakıp, kuyulara atıp atıp, tabana kuvvet… dolayısıyla arkalarında bir sürü kırıklık bırakıp, Sorun’u ileri yaşlarına taşıyorlar. Ve yolculuklarının bir yerinde, prostat kanserinin bunlara sokacağı muhtemel. Ya da kalp.
Not: Kaliteli Fahişe= Evvel zaman içinde, devletin işe burnunu sokarak her şeyi cılka çevirmediği zamanlarda, kaliteli fahişeler var imiş. Bunların özelliği, pençelerine düşürdükleri adama, her tür marifetlerini sergileyip, tutkun hale getirdikten sonra, bir gösterip bir kaçırarak adamların bütün mallarını yemeleriymiş. Adam tilloz bayrağını çekene kadar.. Şimdi artık bu kaliteli fahişeler, dışarıda işlerini rahat bir biçimde icra edemedikleri için, evlilik kurumunun güvencesinde işlerini icra etmeyi tercih ederlerken, dışarıda bulunanlar sadece kurban..
M.Ş. Nisan 11