Kaddafi ve Eril İktidarın Baba Figürü
Diktatör Kaddafi linç edildi.
Elbette onaylanacak bir durum değil. Ancak linç kültürü bu coğrafyada çok yaygın. Kendi yakın tarihimizde de linçin örnekleri var. Buradan Arapları aşağılama havasına girenlere duyurulur!
Yakalandığında kendine vuranları durdurmak için, gazetelerin yazdığı eğer doğruysa, “Ben sizin babanızım, vurmayın” demiş.
Büyük ihtimalle böyle demiştir.
Çünkü diktatörlerin ruh dünyasının temelinde zorba bir güç ve bu gücün babalık figürüyle ifadesi vardır.
Otoriter, totaliter tüm iktidarların dili erkek egemen dil olup, iktidarın başındaki, kendini toplumun babası olarak görür. Daha doğrusu topluma, kendisinin babalığını babalanarak dayatır.
Soy sop kültürünü, ata kültürünü siyasetin dünyasına taşıyan iktidarın başı, o toplumun atası olur, babası olur vs.
İmparatorlar, krallar, padişahlar, şahlar, çarlar böyledir.
Ancak babalık miti, yalnızca kapitalizm öncesi toplumlarda görülmez.
Babalık kültü, modern çağlarda ve günümüzde de görülmekte.
Çünkü babalık kültünün en iyi taşıyıcılarından biri eril toplum iken, 200 yıldır buna bir de milliyetçilik eklenmiştir.
Stalin döneminin okul kitaplarının başında, “Stalin, babımızdır” yazmaktaymış.
Sosyalist olduğu iddiasındaki bir toplumda bu ilkel, eril, kaba dilin işi ne diye sorulabilir.
Ancak o iddiadaki toplumda bir diktatörlük vardır ve Stalin, hem gücünü, hem de toplumun öncüsü olma iddiasını bu babalık figürüyle ifade etmektedir.
BAAS rejiminin iktidarda olduğu yerlerde de Cemal Nasır, Saddam Hüseyin, Hafız Esad benzer figürler sergilediler.
Libya’da darbeyle iktidarı ele geçiren, 42 yıldır iktidarda kalan ve Libya’nın tek adamı olan Muammer Kaddafi’nin “Ben sizin babanızım” demesi ‘doğal’.
Hem de öylesine doğal ki, diktatör, kendi dünyasını dünyanın merkezi sanacak kadar iktidar budalası.
Libya’da isyanlar başladığında Kaddafi ve ailesi, bir uzlaşmayla ülkesinden gidip başka bir yerde yaşayabilirdi. Bu öneri kendisine götürüldü. Ama o, Libya’yı kendi malı olarak gördü ve iktidar hırsının körlüğüyle öneriyi ret etti.
Kendini akıllı ve güçlü sandı. Hâlbuki hiçbir planının ve gücünün olmadığı ortaya çıktı.
Yine gazete haberleri doğruysa, Kaddafi ailesinin yurtdışı bankalarında 200 milyar doları (Çok abartılı bir rakam) olduğu söyleniyor. 200 değil de, diyelim ki 30 milyar dolar olsun. Ülkenin parasını gasp ederek bu kadar servete sahip olma tutkusu normal midir? Aile ve sonraki birkaç kuşağı, bu paranın ne kadarını yiyebilir? Kaddafi daha kaç yıl yaşayabilir ve bu Karun servetinin ne kadarını harcayabilirdi?
Bütün bunlar normal insanların değil, manyaklaşmış, gözü dönmüş insanların yapısını gösterir. Biline ki dünyada hala iktidarda olan böyle insanlar, aileler var.
Diktatörler kendilerini bulunmaz Bursa kumaşı sanıyorlar.
Diktatörler, kendileri yönetmeseler toplumun çökeceğine inanıyorlar.
Diktatörler, elindeki gücün esiri haline gelmiş zalimlerdir.
Diktatörler öylesine iktidarın tutsağı olmuşlardır ki, bu tutsaklık onları hem zalim, hem komik, hem de manyak yapmaktadır!
Tabiî ki her diktatörlük, tek şahısla sınırlı olamayabilir. Hükümet düzeyinde oluşan yönetimlerde de oligarşik diktalar olur.
Kaddafi hırsının, körlüğünün ve aptallığının kurbanı oldu.
İktidarı yönettiğini sanıyordu ama gerçekte, iktidar olgusu onu yönetti.
Çünkü o, iktidarın ve egolarının kölesi olmuştu.
Diktatörlerin tarihte hak ettikleri tek yer, tarihin çöplüğüdür.
NOT: Bir sonraki yazımda Kaddafi üzerine yazılan kimi yazılara yönelik eleştiriler yapacağım.