Kaddafi, Amerika’dan Korkmamayı Bize Öğretecek
Tabi işin esası psikolojik değil, politik süreçlerdir. Ama gene de, korkuların toplumlara mal olması, karar alma süreçlerine etki etmektedir.
Amerika’ya bağımlı yöneticilerin ve onların dayandığı psikolojik zemin, iktidarı kaybetmeme korkusudur.
Toplumların da, iktidarlarla beraber aynı zemini paylaştığı için korkması, iktidara destek anlamına geliyor.
Aman Amerika’ya karşı çıkmayalım, aman Amerika’yı kızdırmayalım, duygu ve düşüncesi, Türkiye’nin NATO’ya bağlanmasından bu yana uygulana gelmiştir.
İnsanımız uygulanan Batı yanlısı(Atlantik ötesi) politikalar nedeni ile geleceğini Batıda görme alışkanlığına bağlanmıştır.
Hatta bu hastalıklı ruh hali, bir ara halkımızın %65’ne tebelleş olmuştu.
Hatırlayalım. Avrupa Birliğine Türk Devletini teslim etmeye hazır büyük bir çoğunluk oluşmuştu.
Düşünebiliyor musunuz, bu çoğunluk Batıya bilhassa da Avrupa’ya karşı bağımsızlık savaşı verenlerin çocukları ve torunlarıydı…
Kendine güvensizliğin, güven kaybının buralara varması kendiliğinden olmadı. 1945’den beri uygulanan Amerika’ya bağımlı politikalar, insanımıza düşünecek başka çıkış yolu bırakmadı.
Hâlbuki Kurtuluş Savaşından sonra, insanımız kendine “ fakiriz ama gururluyuz” diyebiliyordu.
Şimdi ise, “hem fakiriz, hem de çıkış yolunu düşünecek mecalimiz kalmadı” diyor.
Bizleri, böyle korkak hale getiren NATO’nun da ne işimize yaradığını bilen yok. Sözde Sovyetler bize saldıracaktı da, NATO’da bizi koruyacaktı. Bırakın korumayı, yürütülen sinsi politikalarla bizi bölünme noktasına taşıdı. Zaten de asıl amaçları o idi.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da, durmadan halk hareketleri oluyor. Kimi programdan ve liderden yoksun, kimi ABD’nin kendi denetiminde değişiklikler…
Ama bunların hepsi toplanıp Amerika ve Batının zarar hanesine yazılıyor.
Hele bir Kaddafi Bingazi’yi geri alır ve petrolünü “Batılı leş kargalarının” elinden kurtarırsa, bu tip kalkışmalarda, Batı işbirlikçi bulmakta çok zorlanacaktır.
Amerika’nın yarattığı psikolojik korku bulutu da dağılmış olacaktır.
Dünyada Amerikan korkusu bir dağılırsa, yandı gülüm keten helvası…
Bir hususu hatırlatmama müsaade ediniz.
Korkunun halklara nasıl mal edildiğine bir örnektir.
ABD’nin Irak işgali öncesinde, ne demişti, Tayyip Erdoğan?
“Tezkere geçmez ise maaşları ödeyemeyiz”
Küçük korkuların toplanıp Amerikan korkusuna dönüşmesi her kademede bu şekilde işlenmiştir. Bilhassa da, bu korku, ordunun içinde silahı nereden alırız korkusuna dönüştü. Sanki Mustafa Kemal yola çıkarken silahı ve parası vardı.
Ergenekon Tertibi ile Amerika aynı korkuyu bir kez daha yarattı. Tıpkı Sovyetler Türkiye’yi işgal edecek korkusu gibi.
Şimdi de, Ergenekon korkakları halkın önünü tıkıyor.