Kaç Adet Paralel İstersiniz?
17 Aralık depreminden sonra; yolsuzlukların peş peşe ortaya dökülmesiyle birlikte, bir "Paralel Devlet" edebiyatı başladı. Hakaretler, yalanlar, iftiralar, tehditler, baskılar, anti-demokratik uygulamalar, keyfî kanun değişiklikleri, kıyım ve zulümler, sürüp gitti. Ve halâ devam ediyor.
Neymiş? Gülen Cemaati, Devleti ele geçirmiş mi? Her yere hakim olmuş muş? Peki; elde delil var mı? Yok... Ciddi olarak, bir tahkikat ve takibat var mı? O da yok?... Sadece, lâf üretimi var. Tehdit, hakaret ve kıyım var.
Kaldı ki; Türkiye'de "Paralel Devlet'ten bol" bir şey yoktur. Kimi hukuki, kimi de hukuk dışı amaçlarla, Devlete hakim olmak ister. Bunun için elinden gelen gayreti gösterir.
Hemen aklımıza gelenleri, sayıverelim.
1 - Başbakan, aile efradı, danışmanları, devamlı kıyım yapan (İçişleri, Sağlık, Milli Eğitim, Adalet, Dışişleri gibi) bakanları.. (Balkondan hava atarlar)
2 - KCK, PKK, BDP, Hizbullah vb. örgütler..
3 - Silâhlı kuvvetler..
4 - Yüksek yargı, Barolar, Sendikalar, Meslek Odaları, STK’lar, hemşehri dernekleri, Futbol kulüpleri, vb. .
5 - ABD, AB, İSRAİL, İRAN, İNGİLTERE, ALMANYA, FRANSA, BARZANİ Lobileri..
6 - Masonlar, Sabatayistler, Kripto Ermeniler..
7 - Robert Koleji, Galatasaray, Mülkiye vb. okullar mezunları..
8 - Yabancı vakıflar ve yabancıların Türkiye'deki ajanı kuruluşlar..
9 - Rum Patrikhanesi..
10 - Medya, üniversiteler, TÜSİAD vb. kuruluşlar..
11 - İstihbarat Örgütleri (CİA, MOSSAD, MİT vb.)..
12 - Mafyalar (Uyuşturucu, silah, sigara, akaryakıt, çay, tuz, şeker vb. maddelerin kaçakçılığını yapanlar; kadın ticaretini yönetenler; ihale yolsuzluklarını koordine edenler, yargıya etki yapmaya çalışanlar, vb.)..
13 - Karadenizli, Gürcü, Çerkez, Kürt vb. lobileri..
14 - Her işe karışan; dürüst bürokratlara nefes aldırmayan, tayin, terfi, torpil, iş takibi peşinde koşan, parti örgütleri..
Velhasıl, saymakla bitmeyecek örnekler. Bunların bir kısmı, elbette hukuka uygun davranmakta, kendi gücünü arttırma, etkili olma, amacını gütmektedir. Ama çoğu hukuk, ahlâk ve dürüstlük dışı metodlara başvurmaktadır. Amaca ulaşmak için her şeyi mubah saymaktadır. İmkân bulursa, Devletin gücünü ve imkânlarını istismar edebilmektedir.
Şüphesiz, Türkiye’de gerçek demokrasi, hukuk düzeni, dürüst bir medya, şeffaf bir rejim, sağlıklı bir denetim arzusu olsa; bu çirkin tablo oluşamazdı. Yapanın, yatığı yanına kâr kalmazdı. Ama ne yazık ki; ülkemizde hukuk düzeni ve yargı çöktürülmüştür. Görevler (emanetler) ehline değil, yandaşlara verilmiştir. Denetim mekanizması, yok edilmiştir. Haram, helâl, saçı bitmemiş yetim hakkı, haksızlıklara karşı çıkmak gibi kavramlar, yok edilmiştir. Çıkarcılık, üretmeden, tüketme, çabucak köşe dönme, adam sendecilik hastalıkları yaygınlaştırılmıştır. Dindar geçinenlerin çoğu, dindarlıktan geçinir olmuşlardır. Dürüstlük, vatan sevgisi, haksızlıklara karşı çıkmak, vb. hasletler; nadir bulunur hale gelmiştir. Ve bu hasletlere sahip olanlara, düşman muamelesi yapılmış, her türlü hakaret, baskı, iftira, tehdit, kıyım ve zulüm uygulanmıştır.
Korkarım ki, bu seçim sonuçlarından sonra ahlaki çöküntü daha da hızlanacaktır. Herkes, baskı, tehdit, kıyım ile haksızlıklara ve yolsuzluklara karşı çıkmaya korkar hale getirilecektir. Hukuk düzeni, tam anlamı ile işlemez hale getirilecek, yandaştırılacaktır. Cumhurbaşkanlığı amacı uğruna, her yola başvurulacaktır. Yandaş medya, daha da pervasız ve saldırgan hale getirilecektir.
Şüphesiz, zulme, kıyıma, iftiraya, haksızlığa, hakarete uğrayanların, göğe açılan ellerini; Cenab-ı Hakk'ın boş çevirmesi düşünülemez. Neticede, O'nun iradesi tecelli edecektir. Ve Mevlâm, neylerse güzel eyleyecektir...
Önemli not:
1 - Gülen cemaatinin yurt dışındaki okullarına karşı açılan karalama, kapattırma, iftira kampanyasının, milli çıkarlarımıza karşı bir ihanet olduğuna inanıyorum. Asıl sebebin; İran, Suudi Arabistan ve Oslo'da PKK ya verilen vaatlerden kaynaklandığını düşünüyorum. Zira; Gülen Cemaati, Vehhabiliğin, Şiiliğin ve terörün, önünü kesmektedir. Ehl-i Sünnet inancının, milli birlik ve beraberlik şuurunu yaymaktadır. Türkiye’yi yurt dışında, başarıyla, gururla temsil etmektedir. Hele hele, ülkemizi başkalarına kötülemesi, mektup vs. yazması, tamamen iftiradır, yalandır. Zaten, elde bir delil de yoktur. Ama; AKP iktidarı, milli olan her şeye, TC, Türk, Ne Mutlu Türküm Diyene vb. kavramlara karşıdır.
2 - Bakanlar; Başbakan’a yaranmak için, cemaate ve Sn. Gülen'e karşı, hakaret, iftira, suçlama, yarışına girmişlerdir. Ülke'nin tüm meseleleri unutulmuş, bir kenara atılmıştır. Bu gidişin sonu iyi değildir. Rabbim; halkımızı ve ülkemizi korusun.