Japon Patlıcanı İle Yozgat Patlıcanının Farkı ne?
İki gün önce beni bir televizyon kanalından aradılar ve ”patlıcan” üzerine görüş almak istediklerini söylediler.
“Bayram değil seyran değil mevsimi de pek değil, bu ne iştir” acaba diye düşünürken muhabir kız geldiğinde merakımı giderdi.
Meğerse bizim Mehmet Öz “Japon patlıcanı” diye bir bomba patlatmış.
Ben “Yozgat Patlıcanı şöyle müthiş, böyle muazzam, kanseri önlüyor, bağışıklığı kuvvetlendiriyor, kalp hastalıklarını tedavi ediyor” desem kimse dönüp bakmaz bile.
Söyleyen “Mehmet Öz” olunca patlıcan da “Japon” olunca işin rengi değişiyor.
Muhabirin uzattığı mikrofona şunları söyledim:
“Mehmet Öz artık bir doktor değil bir “showman’ dir ve sağlık hakkındaki tavsiyelerini de bunu bilerek değerlendirmek gerekir. Mehmet Ali Erbil’ le Mehmet Öz’ ün sağlık tavsiyeleri bilimsel bakımdan aynı değerdedir.
Mehmet Öz artık bu işin ticaretini yapıyor; yakın zamanda Japon patlıcanı hapı çıkarmazsa bir kilo çiğ patlıcanı kameralar önünde yemeye hazırım.
Patlıcan patlıcandır ve elbette tüm diğer sebzeler gibi de faydalıdır, mevsiminde makul ve mantıklı miktarlarda yenmesi gerekir.
Patlıcanı daha fazla pompalamaya, mucize olarak sunmaya ise gerek yoktur.
Kolesterolü düşürme meselesine gelince. Bir kere kolesterol yüksekliği tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, ikincisi de bunu düşürmenin sağlıklı olmakla hiçbir alakası yok.
Ben de daha önce bu “absürt” durumu anlatmak için “Mozambik domatesi” diye bir şey uydurmuştum ve bana onlarca telefon ve e-posta gelmişti.”
Milliyet gazetesinin “Japon patlıcanı” haberini “Abur-cubur” köşesinde okuyabilirsiniz.
KAYNAK: http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2012/10/07/bir-tavsiye/tgrt-de-grip-ve-korunma-yollari/