İzmirspor-Tavuk-Köfte…
Ey şanlı İzmirspor.
Ey namlı Şimşekler.
Her beşik, içindekine sorarmış, “ Nereden?”
Her kefen, içindekini uğurlarmış, “Nereye?”
*
Sen de nereden nereye geldin.
Ama…
Tavuk-köfte kavgasına kadar dibe vurdun.
*
Sen ki; İzmir’in lacivert-beyaz gururusun
Sen ki; Türkiye Birinci liginde resmi maç oynayan ilk kulüpsün.
Sen ki; Resmi ligde ilk golü atan takımsın.
Sen ki; Metin Oktay, Tarık Gencay, Seyfi Talay, Sami Özok, B.Mustafa öncü olmak üzere yüzlerce ünlüyü bağrından çıkarmışsın.
Sen ki; ülkenin ilk spor tesislerini yapmışsın.
Sen ki; ilk spor okullarını açmış, binlerce eğitimli sporcu kazandırmışsın.
Sen ki; kulüpleşmede parmakla gösterilmişsin.
Sen ki; birbirinden değerli başkanlar tarafından yönetilmişsin.
Sen ki; sana yürekten bağlı, ruhuyla kaynaklı taraftara sahip olmuşsun.
*
Böyle parlak bir tarihe sahip iken…
Son yıllarda…
Gücünü kaybetmiş, başarıya hasret kalmış, kayyumluk konuma geldin.
Ne acıdır ki…
87 yıl sonra amatör kümeye düştün.
Yine de her şeyinle simgesin.
*
Keşke son hafta ‘tavuk-köfte’ kavgası yaşanmasaydı.
Futbol şube sorumlusu, futbolcular için “Tok tutar, köfte yesinler” talimatını vermese…
Antrenör “ Tavuk olmalı, sıkmaz” diretmesiyle kapışmasaydı.
Hocasız kalmasaydı.
*
Nereden, nereye akışı anılarıyla gururdur.
Köfte-tavuk dalaşı ise kabul edilmez sığlıktır.
*
Ne yapmalı?
Camianın “ çınar altı” bilgeleri vardı.
Hasip’in kahvede buluşur, kararlar alırdı.
Onlar şimdi toplanmalı.
Şimşekleri yeniden çaktırmalı.
Olmadı…
Kim oyunbozanlık yapıyorsa;
İki hamur bir yumurta çırpıp, pide yapmalı!
*****************